Hükümlü Ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’nda konuşan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, hasta tutuklu siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında yeniden bir infaz erteleme prosedürü başlatıldığını açıkladı
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Hükümlü Ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’nda İsveç’e yapılan ziyarette hazırlanan rapor ile Kocaeli (Kandıra) Ceza İnfaz Kurumları’na yapılan ziyaretlerin raporları görüşüldü.
İsveç’teki cezaevine ziyaret sonrası hazırlanan raporun kabul edilmesi ardından Kocaeli Cezaevi’ne dair milletvekilleri görüşlerini dile getirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Enis Berberoğlu, “Kocaeli Kandıra’daki ziyaretimiz sırasında Aysel Tuğluk’la yaptığımız görüşme sebebiyle… Burada kişisel ve vicdani olarak üstümüze bir vazife düşmediğinin farkında olsam da sonuç olarak siyasetçi olmam hasebiyle bu konuda ne yapılması gerektiği konusunu en azından tartışmanın bir zemine oturtulması ve somut bir takım aslında ölçülerin oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Adli Tıp Kurumu bir kişinin bulunduğu cezaevinde kendi başına yaşamını sürdürmeye ehil olup olmadığına karar veriyor ve bu olay, o mahkûmun kaderini belirliyor bir anlamda yani içeride ölebilir daha ağır bir sıhhi koşulda yaşamak zorunda kalabilir” dedi.
AKP’den savunma: ATK ile ilgili
AKP’li Komisyon Başkanı İbrahim Yurduseven ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sağlıkla ilgili başvuru yapıldığını ve “Biz sağlık nedeniyle tahliyeyi taahhüt edemeyiz” şeklinde karar verdiğini belirterek, bunun komisyonlarıyla bir ilgisi olmadığını, “Adli Tıpla, tip bilimiyle ilgili” savunma yaptı.
‘Vicdani bir sorumluluk’
Komisyonun HDP’li üyesi Fatma Kurtulan da cezaevinde yaşanan sevk sorunları, tedavilerin engellenmesi, kadınların ihtiyaç malzemelerine ulaşmaması, İdare ve Gözlem Kurulu’nun keyfi kararlarına dikkat çekti. Özelde demans hastası Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çeken Kurtulan, “Belki siz yani Komisyon şunu fark etti mi bilmiyorum: Bulunduğu yerden dışarıya gelmesi biz gidip alıp getirene kadar gelemedi, çıkamadı oradan, böyle bir durumu var. Aysel’e gerekli teşhisi doktorlar koydu. Aysel için gerçekten vicdani bir sorumluluktur, vicdani bir şeydir. Aysel Tuğluk ile ilgili bir özel çaba sahibi olalım diye Komisyonumuza önermek istiyorum” dedi.
Kurtulan, yine cezaevinde açlık grevinde olan iki kadına ve uğradığı cinsel saldırı ardından şüpheli şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’e dikkat çekti.
‘Sevk temel bir hak’
CHP Milletvekili Ali Haydar Hakverdi de, sevklerin bağlandığı kriterler, disiplin cezalarına dikkat çekti. Sevklerin bir ödül olmaktan çıkarılması gerektiğini dile getiren Hakverdi, “Aslında mahkûmun ailesine yakın yerde konumlandırılması hem ailesine de eziyet olmaktan çıkarılacak bir husus. Sevkin ödül gibi kıstas alınması uygun bir şey değil. Sevk, temel bir hak, ailenin de hakkı, görüş hakkı, sosyalleşme açısından da mahkûmun da” ifadelerini kullandı.
Yoğun şikayet var
İdare ve Gözlem Kurulları’ndan da yoğun şikayetler geldiğinin altını çizen Hakverdi, yapılan kanun değişikliğinin doğru olmadığını belirtti. Hakverdi, yeniden kanuni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Aysel Tuğluk’a değinen Hakverdi de, “2 kez ret gelmiş ama gerçekten durumu tespit ettik yani. Buna dair yapılabilecek bir şey varsa kamuoyu, raporlama; ne üstümüze düşüyorsa bence insan olarak yapmak zorundayız. Hepimiz gördük, gözlerimizle gördük. Bir şey yapılması lazım ama hani yasal zemini ne olur? Nasıl olur? İşte, adli tıptan rapor çıkar, çıkmaz ama mutlaka bir şey yapılması lazım” diye konuştu.
Tuğluk ATK’ye bir kez daha gönderildi
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Aysel Tuğluk’a dair de İnfaz Kanunu’n 16’ncı maddesini anlatan Alkaç, “İnfaz erteleme iki türlü başlatılabiliyor, harekete geçirilebiliyor; birincisi, hükümlünün kendi talebi üzerine, tabii bizim de uygun görmemizde ya da hiç talep beklenmeksizin doğrudan, bizim resen işlettiğimiz mekanizmayla. Mesela, en son, gündem olduğu için o konuda da bir bilgi arz edeyim: Aysel Hanım’la ilgili biz yakın zamanda yeniden bir infaz erteleme prosedürü başlattık yani talebi beklemeksizin doğrudan başlattık -sanıyorum dündü- yeniden Adli Tıbba gönderdik, muayenesi yapıldı bu yönüyle. Tabii, burada infaz erteleme gerekip gerekmediği çok teknik bir konu, bilimsel bir konu, doğrudan sağlıkla ilgili bir konu. 16’ncı madde bu yetkiyi doğrudan Adli Tıp Kurumu’na vermiş. Adli Tıp Kurumu eğer bir hükümlünün ceza infaz kurumunda tek başına hayatını idame ettiremeyeceğini tespit eder ise bu durumda da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından toplum güvenliği yönünden bir değerlendirme yapılıyor ama bu, uygulamada zaten çok çok sınırlı kalıyor sayısal olarak. Hani, mutlak otomatiktir değil ama Adli Tıbbın genel olarak ‘Cezaevinde tek başına kalamaz, infaz erteleme gerektirir’ dediği hususta çok çok büyük oranla infaz erteleme kararı bu şekliyle veriliyor” açıklamasında bulundu.
‘Terör’ suçlarından yüzde 24 olumsuz rapor
Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulları’na yönelik eleştiriyi kabul etmeyen Alkaç, suçlamaların en fazla “örgüt”ten yatanlardan geldiğini belirterek, olumsuz verilen kararları ise “Bir hükümlü terörden ya da örgütten ceza infaz kurumuna girdikten sonra örgütün bütün talimatlarını yerine getiriyorsa, örgütle organik bağı devam ediyorsa, örgüt o adam içeride olmasına rağmen yapabileceği her türlü tasarrufu yaptırıyorsa burada hangi iyi hâlden bahsedeceğiz” sözleriyle savundu. Alkaç, İdare ve Gözlem Kurulları tarafından adlilerde yüzde 11, “terör” suçlarında ise yüzde 24 olumsuz kararlar verildiğini belirtti.
Garibe Gezer açıklaması
Garibe Gezer’e dair de Alkaç, bizzat kendi talimatıyla kontrolör görevlendirildiğini belirterek, “Bakan beyin talimatıyla Teftiş Kurulu’ndan müfettiş görevlendirdik, adli soruşturma yapıldı, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” sözleriyle savundu.
Kocaeli raporu yapılan görüşmeler ardından oy çokluğuyla kabul edildi.
MA / Berivan Altan