Koronavirüse ilişkin basın toplantısı düzenleyen TTB, alınması gereken önlemleri sıraladı. TTB Başkanı Sinan Adıyaman, belirttikleri önlemlere uyulması halinde sokağa çıkma yasağına gerek kalmayacağını belirtti
Türk Tabipler Birliği (TTB), koronavirüs (Kovid-19) ile ilgili son gelişmelere ilişkin basın toplantısı yaptı. TTB Merkez Konsey binasında gerçekleşen toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, TTB Koronavirüs İzleme Gurubu’nda yer alan TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Cavit Işık Yavuz ve Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği üyesi Özlem Azap katıldı. Toplantıya katılanalar “sosyal mesafelerini” koruyarak, birer metre aralıklarla oturdu.
‘İki hafta kritik önemde’
Yurttaşların da aralarındaki mesafeyi koruması gerektiğine vurgu yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, “Koronavirüs salgınına karşı önlemleri sıklaştırmalı, hazırlıkları hızlandırmalıyız” başlıklı metni okudu. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 18 kişiden daha fazla hasta sayısı olduğuna dair duyum aldıklarını belirten Adıyaman, “Hastalığın diğer ülkelerdeki yayılma hızına bakıldığında önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğu anlaşılmaktadır. Hasta sayısının hızla artabileceğini öngörerek, planlamaları ivedilikle yapmak ve gerekli önlemleri zamanında alarak uygulamak yaşamsal önemdedir” uyarısında bulundu.
Adıyaman, “sosyal uzaklaşma” önlemlerinin zamanında ve etkili olarak uygulanması ve sağlık hizmetlerinin hızla örgütlenerek hastaların tedavi edilmesi sayesinde hem hastalığın yaygınlaşmasının hem de ölüm oranların azaltılabileceğini söyledi.
‘Önceden uyarmıştık’
TTB’nin henüz Türkiye’de pozitif hasta saptanmadan önce yetkili mercileri uyardığına dikkati çeken Adıyaman, “Ellerin sık sık en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkanması, ellerin yüz ve ağıza götürülmemesi, kamusal alanlarda da olmak üzere, sık kullanılan yüzeylerin temizliği, kapı kolları, masalar, elektrik ve asansör düğmelerinin kullanılmasındaki davranışsal değişiklikler konusunda halkın bilgilendirilmesi sürdürülmelidir” diye konuştu.
Adıyaman, ayrıca sağlık sisteminin salgına hazır hale getirilmesi ve sağlık çalışanlarına yönelik koruyucu önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.
Önlemler sıralandı
Adıyaman, alınması gereken önlemeleri şu şekilde sıraladı:
* Salgının yönetilmesi için hastanelerde, ilçe, il ve ulusal düzeyde koordinasyonu sağlamaya yönelik bir işleyiş planı bir an önce hazırlanmalı ve uygulanmaya başlanmalıdır.
* Sağlık çalışanlarının salgın yönetimi sırasında yaşayabilecekleri aksaklıkları iletecekleri bir yapı oluşturulmalıdır. Hastanelerde ‘Hastane enfeksiyon komiteleri ile işbirliği halinde Korona Koordinatörler’ saptanmalı ve hekimler hastaya yönelik ihtiyaçları, talepleri, yaşadıkları sorun ve eksiklikleri doğrudan iletebilecekleri muhatap bulmalıdır.
* Hastalığın yayılmasını azaltmak için sadece bu hastaların izleneceği merkezler oluşturulması konusunda bir hazırlığa gereksinim vardır.
* Yurtdışından gelenler ile vaka temaslıların tümü kayıt altına alınmalı, 14 gün süreyle tecrit edilmeli ve izlenmelidir. Evlerinde tecritte tutulan şüpheliler TSM’ler tarafından görevlendirilecek sağlıkçılar tarafından, her gün düzenli olarak yapılacak ev ziyaretleriyle takip edilmelidir. Bu şüphelilere tecrittin önemi ve uyulması gereken kurallar konusunu da içeren eğitimler yine aynı personel tarafından verilmelidir. Şüphelilerin durumu her gün rapor edilmelidir.
* ASM’ler tarafından yerinde hizmet sunulan yaşlı ve bakıma muhtaç olanlar ve yaşlı bakımevleri, çocuk esirgeme yurtları gibi kurumlar haftada en az iki defa ziyaret edilmeli, kişilerin izlemi yapılmalı, şüpheli olgular kayıt altına alınarak, ilk aşamada tanı testi için örnek alınmalı ve tecrit edilmeli, düzenli eğitim programı uygulanmalıdır.
* Hapishane ve askeri birlikler, her ikisinde de günümüzde hizmet alanının özgünlüğünü bilen ve bunun eğitimini almış hekim ve sağlık çalışanları olmadığı için salgın riski yüksek bu yaşam alanları özel olarak izlenmelidir.
* Hastaların yüzde 20’sine varan bölümünün hastaneye yatışının gerektiği, %5’ine varan bölümünün yoğun bakım gerektirdiği bilinmektedir. Dünya deneyimleri hasta sayısı arttığında özelikle yoğun bakım yataklarının ve vantilatör gibi ileri destek sistemlerinin kısa sürede ihtiyaca yanıt veremeyecek duruma geldiğini ve bunun da ölümleri arttırdığını göstermektedir. Hastalığın olası yaygınlaşmasında ülkemizde, zaten hali hazırda sıkıntı yaşanan, yoğun bakım hizmet kapasitenin ciddi yetersizlik yaşayacağı öngörülmeli ve buna ilişkin hazırlık ve planlamalar bir an önce yapılmalıdır.
* Hastalığın tedavisinde işe yaraması olası ilaçların hastanelerde temin edilmesi konusunda gerekli planlamalar bir an önce yapılmalıdır.
* Test yapılamayan ama klinik ve görüntüleme bulguları (akciğer bilgisayarlı tomografisi) bu enfeksiyon için tipik olan hastalar SARS-CoV-2 varsayılarak önlemler buna göre alınmalı, süreç buna göre yönetilmelidir.
* Acillerdeki ve koronayla ilgili branşlardaki hekimlerin ve sağlık çalışanlarının koşulları ve ihtiyaçları özel bir hassasiyetle değerlendirilmelidir.
* Aile hekimlerinin yaptığı yıllık öğrenci periyodik izlem ve muayene, sporcu raporu, ehliyet raporu gibi hizmetler ertelenmelidir.
* Aile sağlığı merkezlerinde uzatılmış mesai uygulamasına son verilmelidir.
* Aile sağlığı merkezlerinde sağlık çalışanlarının gereksinim duyduğu maske gibi kişisel koruyucular ve el dezenfektanları yeterli ve düzenli olarak temin edilmelidir.
* Sağlık çalışanlarını koruyucu önlemler eksiksiz ve tüm çalışanları kapsayacak biçimde alınmalıdır.
* Salgında en fazla risk altında olan grup sağlık çalışanlarıdır. Sağlık çalışanlarının hastalıktan korunması için gereken önlemler bir an önce alınmalıdır.
Adıyaman, sağlık kuruluşlarında kişisel koruyucu malzeme eksikliğinin de bulunduğunu belirterek, “Kamusal ve özel sağlık kurumlarında sağlık çalışanları için gerekli olan uygun nitelikteki kişisel koruyucu malzemeler yeterli düzeyde temin edilmelidir” dedi.
‘Önlemler alınsa sokğa çıkma yasağına gerek kalmaz’
Adıyaman, “Sokağa çıkma yasağını öneriyor musunuz” sorusuna ise, şu şekilde yanıt verdi: “Bizim önerdiğimiz önlemler alınırsa gerek kalmaz. Sokağa çıkma yasağını desteklemiyoruz. Biz Sağlık Bakanlığına bu krizi ‘beraber yönetelim’ dedik. Sağlık Bakanı ilk vakayı açıkladığında çok fazla soru ile karşılaştık. Bazı yerler var oralara özel önem gösterilmeli. Bir koordinasyon şart, merkez olması gerek. Korkmayalım başıbdan beri söyledik gelecek dedik bu artacak bunu biz söylemiyoruz bilim söylüyor. Önlemler alınmalı alınmadığını görüyoruz.”
‘Tanı hastaneleri az’
Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği üyesi Özlem Azap ise, tanı bulmak için yapılan testlerin sınırlı hastanede yapılmasına tepki göstererek, “Ankara, İstanbul, Erzurum, Samsun ve Adana’da testler yapılıyor. Merkez sayısı çok az, biz tanı koyamıyoruz ve bu büyük bir soruna neden olacak. Bu hastalığa ilaç bulmak için Türkiye’nin bir çalışması yok. Dünyada da bu hastalığa ilişkin bir ilaç henüz yok. Bir takım ilaçlar deneniyor ama şu ilaç etki eder diyeceğimiz bir ilaç yok” dedi.
‘Henüz sürecin başındayız’
Daha sonra konuşan TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Cavit Işık Yavuz ise, henüz salgının başında olunduğunu söyleyerek, “Bilgiler daha net değil, bilgiler değişken. Önümüzde nasıl bir süreç var bilmiyoruz. Korunmak önemli. Aşı bulunursa bile bu bittiği anlamına gelmiyor. Vakalar bulunup izole edilmeli ve bulaşma hızı azaltılması. Bunun yolu da kalabalıkların azaltılması ve karantina uygulamasının hızlandırılması. Meselenin özünde bulaşma hızını azatlmak, bunun sonucunda ölüm oranını azaltırız” şeklinde konuştu.
İSTANBUL