TTB’nin yeni seçilen Merkez Konseyi Genel Sekreteri Prof. Dr. Bulut, ‘Bakanlığı’nın Kovid-19’a dair vermiş olduğu veriler de gerçek dışıymış. Bunu bakanın ağzından itirafla öğrendik’ dedi
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 27 Eylül’de gerçekleştirdiği 72’nci Büyük Kongresi’nde yapılan seçimleri, “Yaşamdan, sağlık hakkından, meslek örgütümüzden vazgeçmiyoruz” sloganıyla seçime katılan Etkin Demokratik TTB Grubu kazandı. Koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde seçime giden TTB’nin yeni yönetimi de belli oldu. İşkence ve hak ihlallerine karşı verdiği mücadeleyle bilinen Şebnem Korur Fincancı başkanlık, Prof. Dr. Vedat Bulut ise Merkez Konseyi Genel Sekreteri görevine getirildi.
Bulut, yeni dönemdeki çalışmaları ve salgın süreciyle birlikte ortaya çıkan sağlık sistemindeki sorunların çözümüne ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz’e konuştu.
Salgına karşı mücadele
Bulut, Hem sağlık emekçilerine dönük şiddet hem de salgına karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti. TTB’nin sadece Merkez Konseyi ve Yüksek Onur Kurulu’ndan ibaret olmadığını, pek çok ayrı kolun bulunduğuna dikkati çeken Bulut, kamu yararına sağlığı gözetme ve sağlıkta dönüşüm programıyla mücadelelerinin devam edeceğini vurguladı. Bulut, “Çünkü şu an ki temel sorunumuz sağlıkta dönüşüm; Sağlığın giderek kapitalistleşmesi, insanların cebinden daha çok para çıkması, vatandaşlarımızın sağlık için para harcarken zaten bozuk olan gelir durumlarının iyice bozulması. Temel görevimiz 6023 yasada bellidir. Kamu yararına sağlık çalışmalarına yönelik politikalar önermek, meslektaşlarımızın haklarını korumak” diye konuştu.
‘Şirketler ve tekellerin işine gelmiyor’
TTB’nin son dönemlerde hedef alınmasına değinen Bulut, şunları söyledi: Bunun nedeni Türkiye’de sağlıkta dönüşüm programına, yap-işlet-devret modellerine, halkın sağlığını bozacak çalışmalara, nükleer santrallere, HES’lere, siyanürlü maden aramalarına karşı verdiğimiz mücadeleler Türkiye’deki şirketlerin ve tekellerin işine gelmiyor. Onların yaptığı açıklamalar bizi politikaya çekme girişimidir de aynı zamanda.
‘Gerçek veriler WHO’ya bildirilmedi’
Bulut, salgınla mücadele noktasında ülkedeki durumu da değerlendirdi. Bulut, “Son olarak anladık ki Sağlık Bakanlığı’nın Kovid-19’a dair vermiş olduğu veriler de gerçek dışıymış. Bunu bakanın kendi ağzından itirafla öğrendik. ‘Vaka ayrı hasta ayrı’ gibi bir açıklama yaptı. Vaka ve hastanın eşit olduğunu bütün hekimler bilir. Kaldı ki salgın hastalıklarda Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) bunun bildirilmesi zorunlu. Demek ki gerçek veriler WHO’ya da bildirilmedi. Bu Türkiye’nin saygınlığını son derece azaltır” diye belirtti.
‘Bilim insanları yürütmeli’
Sağlık sisteminde acilen bir yapılanma değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizen Bulut, bu noktadaki önerilerini ise şöyle sıraladı: Bu değişiklikte artık Sağlık Bakanlığı’nın birincil ve başat konumdan çıkması gerekiyor. Çünkü Türkiye’de yürütmeyle denetleme alanlarının birbirinden farklılığının gelişmediğini görüyoruz. Bu nedenle bu alandaki yürütme, planlama ve denetleme tek elden yapılıyor. Bu merkeziyetçi sistemde bilim politikalarında siyaset egemen oluyor. Bilim politikalarını bilim insanları yürütmelidir.
‘Ekosistemi bozduk’
Bulut, WHO’nun “yeni pandemilere hazırlanın” açıklamalarına da işaret ederek, “Yeni pandemiler elbette olacaktır. Çünkü biz ekosistemi bozduk. Doğayı öyle bir tahrip ettik ki canlıların yaşam alanları değişmeye başladı” dedi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğini içeren Kyoto Protokolü’nün halen bazı ülkeler tarafından imzalanmadığını kaydeden Bulut, “Yüzde 75 karbon salınımına yol açan ABD hala imzalamadı. Birleşmiş Milletler’in (BM) gücünü biraz daha arttırması gerektiği anlaşılıyor. Sadece kapitalist ülkelerin çıkarlarını korumaya yönelik değil, dünyanın tüm halklarının haklarını koruyan, her alanda insanları eşitleyen kararlar almalı. Asıl pandemi işçi sınıfını, fakirleri, yoksulları vuruyor. Sonuçta daha iyi sağlık hizmetine ulaşan insanlarda ölüm oranları daha düşük olacak. Bu bir eşitsizliktir.
İSTANBUL