TTB, Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) araştırma sonuçlarını açıkladı. Buna göre ASM’lerin yüzde 82’si kişisel koruyucu ekipmanları kendi paralarıyla satın aldı
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi, “Aile Sağlığı Merkezleri’nde TTB Araştırma Sonuçları”nı ve “Salgın Dönemlerinde 1’inci Basamakta Yapılması Gerekenler, Yapılmayanlar ve TTB Önerileri” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısı, zoom programı üzerinde online gerçekleşti. Toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Pratisyen Hekim Kolu üyesi Rıdvan Yılmaz, Dr. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile Aile Hekimliği Kolu’ndan Dr. Emrah Kırımlı katıldı.
Aile hekimleri süreç dışında kaldı
Toplantıda ilk olarak söz alan Pratisyen Hekim Kolu üyesi Rıdvan Yılmaz, yaşamını yitiren sağlık emekçilerini andı. Yılmaz, salgının hala meslek hastalığı olarak sayılmamasını eleştirdi. Birinci Basamak için eğitimlerin 10 Mart’ta yapıldığını, kişisel koruyucu ekipmanların dağıtımında ciddi eksiklikler yaşandığını hatırlatan Yılmaz, “Süreç birinci basamak için işletilmedi. 25 binin üzerinde Aile Hekimi ve bir o kadar yardımcı sağlık çalışanı sürecin dışında kaldı. Bu hastalıklara erken tanı koyup, sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi sağlanabilirdi. Bu maalesef gerçekleştirilmedi. Aile hekimleri ile ilçe sağlık müdürlükleri arasında iş birliği ve koordinasyon oluşturulmadı. Kronik hasta takiplerinin, kanser taramalarının çok ciddi şekilde sekteye uğradığını gördük. Birinci basamak sağlık hizmetinin örgütlenmediği, kullanılmadığı açık” dedi.
Söz alan Aile Hekim Kolu üyesi doktorlarından Emrah Kırımlı ise “Aile Sağlığı Merkezlerinde TTB Araştırma Sonuçları”nı açıkladı.
Kırımlı tarafından paylaşılan raporun detayları şöyle: “ASM’lerin yüzde 82’si kişisel koruyucu ekipmanları kendi paralarıyla satın aldı. ASM’lerin yüzde 86’sının el antiseptiğini kendi paralarıyla sağladığı saptandı. ASM’lerin yüzde 26’sında Sağlık Müdürlükleri tarafından Kovid-19 pandemisiyle ilgili eğitim düzenlendiği, yüzde 62’sinde de sağlık çalışanlarının bireysel ve online olarak Kovid-19 pandemisiyle ilgili eğitim aldı. ASM’lerin yüzde 81’inde sağlık çalışanlarına kontrol amaçlı PCR testi, yüzde 84’ünde de kontrol amaçlı antikor testi uygulanmadı. ASM’lerin yüzde 11’inde bir ve daha fazla sayıda görevli sağlık çalışanının enfekte oldu. ASM’lerin yüzde 59’unda kronik hastalığı olanlarla gebe ve emziren sağlık çalışanlarının ücretli izin alma olanağı olmadı. ASM’lerin yüzde 99’unda, pandemi döneminde sağlık çalışanlarına herhangi bir ek ödeme yapılmadı.”
Biz sahipsiz kaldığımız zaman hastamızda sahipsiz kalıyor
Kırımlı, salgın döneminde yapılan filayasyon çalışmalarına ilişkinde, şöyle konuştu: “Telefondan bilgi alarak, hastayı izledik. Herhangi bir test yapıldığında sonucuna ilişkin bize bilgi verilmediği gibi hastaya da verilmiyor. Hastaları Sağlık Bakanlığı tarafından arandığını ancak sorulan soru ise ‘Aile hekimleriniz sizi arıyor mu’ oluyor. Salgın yönetiminden ziyade Aile Hekimleri üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Kurumsal eğitim yapılmadığını öğrendik. ASM’lerden tek bir kişi çağrılarak, eğitildi. Herkes kendi çabalarıyla bu hastalığı öğrenmeye çalıştı. Biz sahipsiz kaldığımız zaman hastamızda sahipsiz kalıyor.”
Salgın ile birlikte depresyon ve ankisite hastalıklarında artış olduğunu aktaran Kırımlı, aile içi şiddetin de arttığı bilgisini de paylaştı. Kırımlı, birinci basamağın daha aktif kullandığı bir salgın yönetimi organizasyonuna geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Bakanlığa çağrı
TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman koronavirüs salgınının giderek yaygınlaştığı bugünlerde tüm sağlık çalışanlarının olduğu gibi birinci basamak sağlık çalışanlarının yeterince korunması, hem kendi sağlıkları hem de salgına karşı yeterli insan gücünün ayakta kalabilmesi için Kişisel Koruyucu Ekipmanlarının (KKE) yeterli kalitede ve sayıda sağlanması gerektiğini vurguladı. Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, şunları söyledi: “Sağlık çalışanlarına rutin test taraması yapılması son derece önem taşımaktadır. Sağlık çalışanlarına koşulsuz ve zamanında Kovid-19 testi yapılması, hem sağlık çalışanlarının sağlığı, hem de salgının kırılması bakımından önemlidir. Salgına karşı yürütülen mücadelede başarılı olmak için, birinci basmak sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarının sesine kulak vermek, başta meslek birliğimiz TTB ve toplumun her kesimiyle bu süreci birlikte yürütmek ayrıca önemlidir.”
TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, aylardır en az insanın yaşamını yitirmesi için mücadele ettiklerini vurguladı. Türkiye ve dünyada insan yaşamını merkezine almayan popüler, piyasacı bir süreçte dünyanın salgınla yüz yüze geldiğini aktaran Yılmaz, “Türkiye’de toplumun ihtiyacı eşitlikçi bir sağlık sistemidir. Birinci basamakla ilgili bilimsel bir program olmadığı bir süreçte böyle bir salgınla mücadele edilemez. Sağlık Bakanlığı birinci basamağı katamadı bu sürece. En kısa süre içerisinde bölge ve nüfusa dayalı birinci basamak bir sağlık sistemi salgın için olmazsa olmaz koşuldur. Sağlık sisteminde Aile Hekimleri üzerinden bunu örgütleme şansımız vardır. Birinci basamak ve ilçe sağlık müdürlüklerinin güçlendirilmesi şarttır. Sağlık çalışanları söz ve karar süreçlerinde etkin olmalı. Filyasyonun gereği gibi yapıldığı bir sağlık sistemine ihtiyaç var. Birçok hekim arkadaşımızı kaybettik. Salgın sürecinde hastalanan meslek hastalığı olarak değerlendirilmelidir” diye konuştu.
Sağlık hizmeti kamusal olmalı
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ise dünyanın içinde yaşadığı sistemin değişmeden salgınların sona ermeyeceğini belirtti. Hamzaoğlu, yaşanan sorunların masum pek çok insanın ölümüne neden olmamak için çalışması gerektiğini söyledi. Kovid-19 pandemisi sürecinde sağlık sistemindeki sorunların daha görünür olduğunu söyleyen Hamzaoğlu, devamla şunları söyledi: “Birinci basamak sağlık sistemi kamusal olarak tanımlanıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluk alanı değilmiş gibi hizmet sağlık emekçilerine terk ediliyor. Birinci basamak sağlık hizmeti kamusal olmalı ve genel bütçeden finanse edilmelidir. Yeni pandemiler gelmeden aile sağlığı sistemi bölge ve nüfus tabanlı olmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmeti kişiye ve çevreye bağlı ayrılmadan entegre edilmeli, sağlık mesleklerinden ekipler oluşturulmalıdır.”
HABER MERKEZİ