İsrail ve Türkiye BM gibi kurumların izlemesi ve silah desteğinin kesilmemesi nedeniyle girdiği kentlerden çıkmıyor. Erdoğan İsrail’e Gazze’den çıkması çağrısı yaparken Türkiye güçleri Sêrekaniyê ve Girê Spî’den çekilmiyor
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Başkanı Vladimir Putin’in onay verip hava ve kara sınırlarını açmasıyla Sêrekaniyê ve Girê Spî’ye giren TSK-SMO, çağrılara rağmen çıkmıyor. Paramiliter güç SMO’yu da yanına alan Türkiye’nin askerlerini çekmediği Sêrekaniyê ve Girê Spî’nin kimliğini ve dokusunu değiştirdiği kaydediliyor.
İsrail Gazze’den çıkması çağrılarına, Türkiye de Sêrekaniyê ve Girê Spî’den çıkması çağrılarına aldırmayarak operasyonlarını sürdürüyor. Türkiye’nin yanına Suriye Milli Ordusu (SMO) unsurlarını da alarak 9 Ekim 2019’da girdiği Sêrekaniyê ve Girê Spî’den göç ettirilen Kürtler 6. kışı da mülteci kamplarında geçirecek.
Türkiye ve maaş-silah sağlanarak TSK’ye eklemlenen SMO’nun 9 Ekim 2029’da Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik yaptığı saldırılarının 5’inci yıldönümü.
ANHA’dan Renas Remo’nun haberine göre, yasaklı silahlar başta olmak üzere her türlü silahın kullanılarak, havadan ve karadan gerçekleştirilen saldırılar, TSK’nin 2016’da Cerablus, Ezaz ve El Bab’a, 2018’de ise Efrîn’e girmesinden sonra geldi. Haberde şunlar kaydedildi: “9 Ekim saldırılarının sonucunda ise, 30 kilometre derinliğe sahip Suriye topraklarının 110 kilometrelik bir alanı işgal edildi. Astana süreci kapsamında Rusya, Türk devleti ve İran arasında varılan anlaşma sonucunda işgal yapıldı. Türk devleti ve çeteleri sivilleri katletti, onları göç zorladı ve bölgede onlarca katliam gerçekleştirdi. DAIŞ’ın Mart 2019’da Demokratik Suriye Güçleri tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından işgalci Türk devletinin bölgeye yönelik öfkesi arttı. Suriye’deki konumunu güçlendirmek için açıktan ve açıklanan uluslararası raporlarda da DAIŞ çetelerine destek veriyordu. Amacı, DAIŞ üzerinden hazırlıklarını tamamlayarak, bölgeyi işgal etmekti. Türk devleti, DAIŞ’ın yenilgiye uğratılmasının ardından “Sınır güvenliğini sağlamak” bahanesiyle bölgeye saldırdı.”
Saldırı öncesi müzakereler
DSG’nin, Türkiye bahanelerini ve saldırılarını önlemek için başlatılan ateşkes girişimlerine destek verdiği, bu temelde ABD-Türkiye ve DSG-Uluslararası Koalisyon güçleri arasında müzakereler gerçekleştirildiği kaydedilen haber şöyle devam etti: “ABD ile işgalci Türk devleti arasında 7 Ağustos 2019’da “güvenli bölge” ve ortak operasyon odası kurulması kararı alındı. Ayrıca Suriye topraklarının 5-9 kilometre derinliğinde ABD-Türk güçleri devriye gezmeye başladı. QSD’de de bölgeden tüm güç ve silahlarını çekerek, ABD güçlerinin gözetimindeki kontrol noktalarını kaldırdı.”
Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ça alınan ABD güçlerinin Suriye topraklarından çekilmesi kararıyla, bölgedeki emellerini gerçekleştirmek için Türkiye’nin anlaşmayı bozduğu belirtilerek “Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerine saldırdı. Bu saldırılara tepki gösteren ABD ve Avrupa ülkelerindeki birçok askeri ve siyasi taraf, ABD Başkanı’nı, DAIŞ’a karşı yürütülen mücadelede ortaklarına destek vermeyi ihmal etmekle suçladı. ABD, Suriye halklarının aleyhine yaptığı anlaşmayı, Türk devletiyle yapılan ateşkes anlaşması olarak göstererek, gerçek amacını gizledi” denildi.
22 Ekim’de de Erdoğan’ın Rusya’da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğü, QSD ile Rusya arasında, Türkiye ile Özerk Yönetim bölgeleri arasındaki alanlarda Rus devriyelerinin düzenlenmesi, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine Rus askeri polisinin konuşlandırılması ve Şam hükümet güçlerinin sınır muhafızlarının her iki taraf arasındaki bölgelere yerleştirilesi hususunda anlaşmaya varıldığı kaydedildi.
Kentin dokusu değişiyor
Yapılan anlaşmalara rağmen Türkiye’nin saldırılara devam ettiği vurgulanırken “Saldırılarında insansız hava araçları ve savaş uçaklarını kullanarak bölgenin altyapısını ve bölgedeki devrimin öncü kadrolarını hedef alıyor” denildi. Türkiye’nin iki kentin kimliğini ve dokusunu değiştirdiğine dikkat çekilirken şu ifadelere yer verildi: “Yerel halkları zorla yerinden ederek, onların yerine bölgeye çeteleri yerleştirdi. DAIŞ çetelerinin ailelerini bölgeye yetiştirerek, demografik yapıyı değiştirdi. Ayrıca her iki kentteki okullarda Türk müfredatı ve Türk parası dayatıldı. Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgali sonucunda göç etmek zorunda kalan 300 binden fazla sivilin yerine Iraklı, Afgan ve Türkmen çete aileleri bölgeye yerleştirildi.”
100 binden fazla insan mülteci durumunda
Özerk Yönetim’in istatistiklerine göre, Girê Spî ve kırsal bölgelerinden 100 bine yakın sivil yerinden edildi. Ayrıca Reqa’nın kuzeyindeki Til Semin beldesinde 22 Kasım 2019’da kurulan Girê Spî Kampı’nda da 6 bin 31 bin göçmen kalıyor. Diğer göçmenler ise Reqa, Tebqa ve Kobanê’ye kalıyor. Serêkaniyê göçmenleri, 2019’da kurulan Waşûkanî Kampı’nda kalıyor. Kampta, 14 bin 714 kişi (2 bin 373 aile) bulunuyor. Göçmen sayısının artmasından dolayı Hesekê kentinde bir kamp daha açan Özerk Yönetim, kampa 14 bin 73 kişi yerleştirdi. Qamişlo, Girkê Legê, Amûdê, Til Hemîs, Tirbespiyê, Til Birak, Çilaxa, Dêrik, Dirbêsiyê, Til Temir, Zirgan, Hesekê, Erîşe’de de binlerce göçmen yaşıyor.
Serêkaniyê ve çevresindeki 15 Êzidî köyünde yaşayanlar da yerinden edildi, 65 evi gasp edildi. Dawidiyê ve Xurbet Cimo köylerinde bulunan 80 ev yıkılıp yerlerine askeri üsler inşa edildi. Êzidî mezarları talan edildi. Irak’tan 400 DAIŞ’li Serêkaniyê ve Girê Spî’ye, bin 400 Suriyeli paramiliter ve aileleri İdlib’den getirilerek bölgeye yerleştirildi. Özerk Yönetim’in kurumlarında çalıştıkları gerekçesiyle 78 sivil kaçırıldı.
Aynı senaryo farklı tutum
AKP-MHP hükümetinin yöneticileri ve havuz medyası İsrail’e Gezze’den çıkması çağrısı yaparken, Türkiye’nin benzer gerekçelerle Sêrekaniyê, Girê Spî, Efrîn’den askerleri ve paramiliterleri çekmemesine alkış tutmayı sürdürüyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Aksa Tufanı ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarının 1. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada bir kez daha İsrial’in kentten çekilmesini istedi Erdoğan’ın “İsrail’in uzun yıllardır süren soykırım, işgal ve istila politikası artık bir son bulmalıdır. Hitler nasıl insanlığın ortak ittifakıyla durdurulduysa Netanyahu ve cinayet şebekesi de aynı şekilde durdurulacaktır” demesi dikkat çekti.
QAMIŞLO