Kadim tarım bölgesi olan Trakya, sermaye saldırıları ile yerle bir edilmiş durumda. Sanayi, kayagazı, enerji santralleri ile yok oluşa sürüklenen Trakya’da yer altındaki kömür yakılarak metan gazı elde edilmeye hazırlanılması Trakya’nın idam fermanıdır
Yusuf Gürsucu
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) işbirliğindeki “Enerji Akademi Programı” kapsamında, jeolojik zorluklar imkan tanımadığından madencilik yapılamayan linyitleri ekonomik değeri yüksek gazlara dönüştürmek üzere hazırlanan proje onay aldı. İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Fişne, ‘Trakya Havzası kömürlerinin yer altı gazlaştırma potansiyelinin araştırılması, tek boyutlu gazlaştırma deneyleri ile sentez gaz kompozisyonunun belirlenmesi’ isimli projenin dünyada giderek yaygınlaştığını iddia ederek, ‘kömürü yerinde gazlaştırma’ yönteminin, klasik madencilikle üretilemeyecek durumdaki kömürlerin yer üstünden sondajlar açılarak yer altındayken yakılması prensibine dayandığını belirtti.
Tek değer ölçü ekonomi
Yer altındaki kömür damarlarının kimyasal olarak tutuşturulmasını ve ardından serbest bırakılan yüzde 90’ını metan gazı olan gazların yer seviyesinden alınmasıyla elektrik santrallerini besleyebileceği iddia edilmekte. Doç Dr. Fişne, “Türkiye’de pilot çalışmaların yapıldığını ancak yer altındayken gazlaştırma teknolojisinin ilk kez üniversite-sanayi işbirliğiyle başlattıklarını ifade etti. AA’da yer alan habere göre İTÜ yürütücülüğündeki projelerinde EÜAŞ’ın uhdesinde bulunan Trakya havzasındaki kömürlerin yerinde gazlaştırma yöntemiyle değerlendirileceğini belirten Fişne, “Normalde linyitin kalorifik değeri düşük. Kömürün yer altındayken gazlaştırılması ile katma değeri daha yüksek gazlar elde edilecek. Bu gazların ekonomik değeri de çok yüksek” derken yaratacağı ekolojik ve yaşamsal yıkımlar gündemlerinde olmaması dikkat çekici.
Kömür temiz kaynak olacak!
Fişne, “Kömürden başta doğal gaz elde edeceğiz. Bu doğal gazın içinde başta metan ve hidrojen olmak üzere metan, karbonmonoksit, propan gibi kalorifik değeri olan gazlar elde edilmesini hedefliyoruz. Tüm bu gazlara da sentez gaz diyoruz ve bu gazlar enerji üretiminde ya da sanayinin çeşitli dallarında pek çok amaç için kullanılabilecek. Böylece kömür, temiz enerji kaynağına da dönüştürülmüş oluyor. Yani termik santrallerde artık kömür yakmıyorsunuz bunun yerine elde ettiğiniz kalorifik değeri daha yüksek temiz gazları yakarak elektrik enerjisi elde edebiliyorsunuz” iddiasına bulundu.
Fişne çok heyecanlı!
Doç. Dr. Fişne, “20 milyar tonluk kaynağımızdan, yerinde gazlaştırma projesi hayata geçtiğinde ekonomiye büyük katkı sağlanacak. Projemiz başarı ile neticelenip ilk gaz üretimini gerçekleştirdiğimizde Karadeniz gazında yaşadığımız sevincin bir benzerini ülkemize yaşatmak istiyoruz.” dedi. Fişne; Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin yer altı madenciliğini terk ettiklerini ve kömürü tamamen yerinde gazlaştırma ile kullandıklarını, ABD’nin de bu konuda çok büyük araştırmalar yaptığını iddia etti. Fişne, “Dünyada şu anda bu konuda inanılmaz bir araştırma var. Pilot ölçekte yani deneme yapan çok sayıda ülke var. Bunların başında Hindistan, Çin, Avustralya, Amerika, Endonezya gibi ülkeler geliyor” diye belirtirken bu ülkelerde yaşanan çevresel sorunlar, ağır metallerin yer altı sularına karışması arazi çökmeleri gibi etkilere hiç değinmeden heyecanlı anlatımı dikkat çekici.
Yeni santraller tasarlanacak!
İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çınar ise bu teknolojide yer altına inilemeyen rezervler için yatay ve dikey kuyular açılacağını söylerken Trakya’da yıllardır süren kaya gazı üretim süreçleriyle kömür yakma projesinin birlikte ilerleyeceğini gösterdi. Çınar, “Yer altında da bir enjeksiyon kuyusu olacak, bir üretim kuyusu olacak. Bir başka bir üretim kuyusundan gazımızı üreteceğiz ve daha sonra da gaz yukarıda artık ne yapılmak isteniyorsa buna göre ayrıştırma olacak. Biz bu prosesi geliştirip ülkemize kazandırmak, burada yetiştirdiğimiz öğrencilerle bu teknolojiyi ticari alana taşımak istiyoruz” diye konuştu. Çınar, bu teknoloji için yeni bir santral kurulması gerektiğini belirterek, “Elde edilen gaz, standart bir termik santrale gidecek bir gaz olmayacak, buna göre bir santral tasarlanması gerekecek” sözleri böyle bir projenin hayata geçmesi halinde Trakya coğrafyasının yer üstü ve yer altı tamamen yağmalanarak gerçek anlamda yok edilecek.
Ekolojik yıkımın son halkası
Merkezi İsviçre’nin Basel kentinde bulunan MDPI’da 2018 yılında yayınlanan bir çalışmada yer altında kömürün gazlaştırılmasının ciddi çevresel etkileri yapılan çalışmalarda gösteriliyor. En belirgin zararları; arazi çökmesi, yer altı suyu rezervi kirliliği, hava kirliliği ve iklim değişikliğinin şiddetlenmesi gibi birçok olumsuz çevresel sorunlar olduğu ve ayrıca yanma sürecinde çok tehlikeli patlamalara neden olduğunun bilindiği çalışmada özellikle vurgulanıyor.
Siyanür dahil ağır metaller
Şimdiye kadar yürütülen farklı ‘Yer altında Kömürün Gazlaştırılması’ (YKG) operasyonları sırasında suların kirlendiğini gösteren birçok tehlikeli kirleticinin tanımlandığını ve bazı yerlerde uzun süreli yer altı suyu kirlenmesinin oluştuğu çalışmada yer alıyor. Çalışmada YKG işlemlerinden sonra tespit edilen organik kirleticiler arasında fenoller, benzen ve türevleri, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH’lar), heterosikller, amonyak, cıva, çinko, sülfatlar, siyanürler ve diğer ağır metaller bulunduğu ve yer altı suyundaki fenol konsantrasyonunu yükselttiği yer alıyor. Çalışamada arazi kullanımı değişikliklerinin habitat çeşitliliğini, su kaynaklarını, yüzey akışını ve yüzey sıcaklıklarını etkileyeceği ve yüzey sıcaklığını da artıracağı belirtiliyor.
Kanada’da dava, İskoçya’da yasak
Kanada Queensland’de Linc Energy’nin 2013 yılında tamamladığı Chinchilla projesi, bir pilot YKG projesiydi. Dokuz ay süren hükümet soruşturmasının ardından proje hakkında ‘ciddi seviyede çevresel zarar’ nedeniyle şirket hakkında dava açılmıştı. 1980’lerden beri YKG’nin denenmesine rağmen şu ana kadar ticarileştirme için gerekli çevre standartlarını yakalayamadığı davada vurgulanırken Trakya için proje hazırlayanların bu kirletici gerçeğe bir satırda bile yer vermemesi dikkat çekici. Diğer yandan yine Queensland’da Cougar Energy projesinden kaynaklanan su kirliliği, projeyi 2011’de kapanmaya zorladı ve pilot aşamalar tamamlandığında Queensland hükümeti, bağımsız bir bilimsel kurulun tavsiyesi üzerine YKG projelerinin güvenli bir şekilde hizmet dışı bırakılabileceğinin kanıtlanana kadar ticarileştirmeye onay vermeyi reddetti.
İskoçya yasakladı
İskoçya hükümeti, YKG ile ilgili olarak görüşlerine başvurdukları uzmanların, iklim ve çevre için çok fazla risk oluşturduğu yönündeki raporlarının ardından, yer altı kömür yataklarını yakarak metan çıkarma tekniğini 2016 yılında yasaklamıştı. Dönemin İskoçya Çevre Bakanı Paul Wheelhouse, yeni teknolojinin diğer ülkelerdeki test alanlarında, kirlilikler ve koruma kaybı sorunları geçmişi olduğunu belirtmişti. Bakan Wheelhouse, “İskoç hükümetinin görüşüne göre YKG çok sayıda ve ciddi çevresel riskler oluşturuyor ve bu temelde İskoç hükümeti bu teknolojiyi destekleyemez. Buna göre, YKG’nin şu anda İskoçya’nın enerji karışımında yeri olmayacak” sözleriyle sürece karşı çıkan ekoloji örgtülerini rahatlatmıştı.
Pervasız fikir
İskoçya, karasal alanların altındaki geniş kömür damarları ağı ve Edinburgh yakınlarındaki Firth of Forth ve Carlisle’nin kuzeyindeki Solway Firth nedeniyle Birleşik Krallık’ta çeşitli enerji şirketlerinin ve bazı akademisyenlerin YKG geliştirme girişimlerini destekleme konusunda ön saflarda yer alırken Avrupa komisyonu YKG araştırma projelerine on milyonlarca euro yatırım yaptı. Friends of the Earth Scotland (FoES) adlı çevre örgütü kampanya başkanı Mary Church İskoçya’nın yasaklama kararına yönelik, “Bu, halk için büyük bir zafer. Kömür damarlarını yakmak her zaman pervasızca bir fikirdi. YKG’nin tarihi, kirlenme olayları, zemin çökmesi ve endüstriyel kazalarla doludur” diye belirtti.