Libya’da General Hafter’e bağlı güçler, Türkiye destekli yönetimin kontrolünde bulunan başkent Trablus’a yaklaştı. BM ve Türkiye destekli yönetim, Hafter güçlerinin Rusya desteğiyle başkenti almak üzere olduğunu açıkladı
Libya’nın doğusunu kontrol altında tutan ve Türkiye’yi bölgeye silah sevk ederek iç savaşı uzatmakla suçlayan Tobruk hükümetine bağlı Libya Ulusal Ordusu Komutanı General Halife Hafter’e bağlı güçler Trablus’a yaklaştı. Türkiye ve Katar gibi ülkelerin desteklediği Trablus yönetimi kuşatılırken, Fransa, Rusya gibi ülkelerin desteklediği Hafter güçlerinin Trablus’u alması durumunda Tayyip Erdoğan- Fayez Al Sarraj anlaşması her an kadük kalabilir.
Hegemonya savaşı
Doğu Akdeniz’de 2000’li yılların başındaki doğalgaz ve petrol aramalarından, Kıbrıs ve Mısır arasında 17 Şubat 2003’te yapılan ilk anlaşmadan bu yana ciddi bir hesaplaşma ve diplomatik çatışma yaşanıyor. Küresel ve bölgesel ülkeler hegemonya savaşı veriyor. Exxon Mobil ve Qatar Petroleum, ENI, Total, Noble Enerji, Shell, Dalek gibi enerji devleri bölgede anlaşmalar kotarmaya çalışıyor. Türkiye, iç savaş halinde olan ve Tobruk ile Trablus merkezli iki hükümetin olduğu Libya’nın batı kanadıyla 27 Kasım’da Dolmabahçe’de Doğu Akdeniz’deki ilk Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni belirleyen muhtıra imzalamıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; Türkiye, Katar gibi İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) ekolünü benimseyen ülkelerin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj (Fayez es-Sarrac) ile “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ve “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” adıyla iki anlaşma imzalandı.
Anlaşma 5 Aralık’ta Meclis’e götürüldü. Oylama sırasında konuşan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, UMH’nin Libya’nın tamamını temsil etmediğini belirterek şunları kaydetti: “Kaddafi katledildikten sonra iç savaş derinleşti. Bu hükümetin meşruluğu tartışmalıdır. Saha gerçekliği, hükümetin anlattığı gibi değil. Hafter güçlerinin hükümetin önemli bir kısmını elinde bulundurduğunu biliyoruz. İç savaşın devam ettiği bir yerde kendi kendimize taraf olduk. Mutabakat anlaşması uluslararası mahkemelerde geçersiz sayılacaktır.”
CHP ve İYİ Parti yine AKP ve MHP’ye payanda oldu ve Meclis’ten geçti. 7 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayınlandı. Trablus yönetimi de onayladı. Kıbrıs Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Yunanistan Trablus’un Atina’daki Büyükelçisi’ni sınır dışı etti. Trablus kapılarına dayandı 2011’den beri iç savaşın sürdüğü, IŞİD dahil çok sayıda selefi grubun olduğu Libya’nın doğusunu kontrol eden General Halife Hafter’e bağlı güçler Trablus’a yaklaştı.
Rusya desteği vurgusu
İtalya’da yayın yapan Corriere della Sera gazetesine konuşan BM Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salame, Hafter’e bağlı kuvvetlerin Rusya’nın askeri desteğiyle kenti ele geçirmek üzere olduğunu açıkladı. Salame, “Rusların Hafter’in birliklerine katılımından bu yana Trablus taarruzu güç kazandı. Son 10 günde savaş başkentin yerleşim alanlarına ilerledi” ifadesini kullandı. Salame mevcut gidişatın daha fazla sivil ölümler ile birçok kişinin yerinden edilmesine neden olacağını da kaydetti. Türkiye destekli UMH’nin Dışişleri Bakanı Muhammed Syala da Hafer’in başkenti ele geçirebileceği uyarısında bulundu. Roma’daki temasları sırasında İtalyan gazetesi La Repubblica’ya konuşan Syala, “Rusların insansız hava araçları ve paralı askerler aracılığıyla General’e destek vermesi neticesinde başkentin düşme riski bulunuyor” şeklinde konuştu.
BAE, Rusya (Rusya’nın Wagner Group üstünden paralı askerler ve ağır silahlarla savaşın içinde olduğu sık sık tarafların açıklamalarına ve basına yansıyor. Wagner Grup’un Suriye, Ukrayna’da da paralı askeri olduğu, Putin’e yakın işveren Yevgeny Prigozhin’e ait olduğu yazılıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı da bir süre önce Rusya’yı Hafter Ordusu’na destek vermekle suçlamıştı. ABD’nin de Hafter ile görüşmeler yaptığı ortaya çıkmıştı), Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin desteklediği Hafter grubu sık sık Türkiye’nin İHA’larını ve zırhlı araç depolarını vurduğunu açıklıyordu.
Boru hattı
Kıbrıs ile Mısır arasında 17 Şubat 2003’te münhasır ekonomik bölge sınırlandırma anlaşması imzalandı. Türkiye anlaşmayı BM’ye taşıdı. Sonraki süreçte Kıbrıs, Mısır, Yunanistan, İsrail gibi ülkeler Doğu Akdeniz’in en uzun anakara kıyısına sahip olduğu halde dış politikası nedeniyle tepkili oldukları Türkiye’yi dışlayarak zirveler ve anlaşmalar yaptı. Parseller belirlendi, sondaj gemileri arama faaliyetlerine başladı. AKP yönetimi de Türkiye’nin Fatih ve Yavuz sondaj gemilerini savaş gemileri eşliğinde sahaya çıkardı. Gerilim büyüdü. Doğu Akdeniz uluslararası krize dönüştü ve ABD ile Rusya da “gölge” boksu ile katıldı. Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, Mısır, Lübnan gibi ülkeler Doğu Akdeniz konusunda zirveler ve anlaşmalar yapıyor. Türkiye “by pass” ediliyor. Kıbrıs’tan ilk parsel kiralayan şirket Noble Enerji oldu.
Kıbrıs adasının 400 km güneyinde Afrodit adı verilen 12 numaralı parseli alan Noble Enerji, 2011’de büyük doğalgaz havzası keşfetti ve İsrail’in Delek ve Hollanda merkezli Shell ile ortaklık yaptı. Noble Enerji ve ortaklar, Akdeniz’in ortasında Mısır’a 1.1 milyar dolara mal olacak boru hattı inşa etme anlaşması yapmış bulunuyor. İlk gazın 2024’te Mısır’a ulaştırılması bekleniyor. Kıbrıs’ın izniyle ABD’li enerji devi Exxon Mobil 2018 yılında büyük bir doğalgaz kaynağına ulaştı. AKP ilk kez Barbaros Hayreddin Paşa sismik arama gemisini Nisan 2017’de Doğu Akdeniz’e gönderdi. Nisan 2019’da Fatih, ilk sondajına Akdeniz’de, Antalya’ya 100, Alanya’ya 65 kilometre mesafedeki Alanya-1 kuyusunda başladı. Askeri uçaklar-askeri gemiler eşliğinde sondaj bölge ülkelerinin tepkisini çekti. Ağustos 2019’da Yavuz sondaj gemisi sondaja başladı. Türkiye, adanın kuzeyi ve doğusunda belirlediği bölgelerde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) arama ruhsatlar vermiş durumda. İsrail ise Tamar doğalgaz sahasında çalışma yapıyor.
Rusya kızgınlığını sahada gösteriyor
Türkiye ile birlikte Astana, Nursultan, Soçi zirveleri yaparak Doğu Guta, Halep, İdlib, Cerablus, El Bab, Efrîn, Serêkaniye, Gire Spî gibi alanlarda TSKÖSO güçlerini serbest bırakan Rusya Başkanı Vladimir Putin, NATO’nun 70. yıldönümünde yapılan 3-4 Aralık 2019 Londra-NATO Zirvesi sonrası yayınlanan Londra Deklarasyonu sonrası hoşnutsuzluğunu sahaya yansıttı. Açıktan eleştiri yapmayan, Ocak 2010’de açılışı yapılacak Türk Akımı doğalgaz hattını ve MersinAkkuyu nükleer santralini bekleyen Putin tutumunu sahada gösteriyor. Türkiye’nin önce bloke ettiği ve YPG bahanesiyle blokeyi sürdüreceğini ilan etmesine rağmen zirvede Rusya’ya karşı Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya gibi ülkeleri korumak için NATO gücü konuşlandırma planını onaylaması Moskova’yı kızdırdı. Libya’ya bombardımanın zirve sonrası artması ve Hafter güçlerini Trablus’a ilerlemesinin ivme kazanması dikkat çekiyor.
DIŞ HABERLER