Gazeteci-yazar Kemal Can, CHP’deki gelişmeler için ‘Bu kaos fiili kopmalara neden olabilir’ dedi. Muhalefeti seçim odaklı olmakla eleştiren Can, ‘Sert baskı süreci topyekûn bir muhalefeti zorunlu kılıyor’ dedi
Diren Yurtsever/Ankara-MA
C HP’de 24 Haziran seçimleri sonrası başlayan kurultay isteği, parti yönetimi tarafından reddedildi. Muhalifler ise, sürecin devam ettiğinde ısrarlı. CHP’yi yakından izleyen gazeteci-yazar Kemal Can, CHP’de yaşanan kaosun kopmalara yol açabileceğini söylerken, muhalefet dinamiklerine seçim odaklı olmaktan çıkma ve geniş ortaklıklarla topyekûn muhalefet önerisinde bulundu.
CHP’de yaşanan kurultay tartışmalarını ve CHP’nin muhalefet pozisyonunun nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha önceki seçim ve referandum dönemlerinde de, muhalefet partileri ve özellikle de CHP yüksek bir beklenti oluşturdu. Seçmende “bu sefer tamam” havası yaratmanın yeterli olacağını düşündü. Bu tavır, iktidarın siyaseti seçime, seçim sonuçlarını da sadece sayısal dengeye indirgemesine razı olan bir sınırda durmak demekti. 24 Haziran seçiminde de benzer bir havada gidildi ve yine seçmendeki beklentiler karşılıksız kaldı. Üstelik bu sefer, seçim sonrasında halkın karşısına çıkılıp açıklamalar yapmak yerine, şaşkınlık ve suskunluk hakim olduğu için, muhalefet seçmenindeki moral bozukluğu daha büyük oldu. Aslında, sadece seçim endeksli siyaset düşünme zaafı, ortaya çıkan problemlerle ilgili olarak da yine bir iç seçim sürecini tetikledi. Seçim odaklı siyaset ve muhalefet yaklaşımı her bakımdan çok zayıf bir siyasi pozisyon. Bu hem aktörleri sürekli bir yenilgi döngüsüne sokuyor, hem de siyaseti sığlaştırıyor.
CHP’de tartışmanın delege sayısında kitlenmesini parti içi demokrasi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasetin basit aritmetik ve iktidarın getirdiği yeni siyaset düzeni içinde yüzde 51’e sıkıştırılmasının ana muhalefet partisi içine de sirayet ettiği anlaşılıyor. Seçim sonuçları, sadece salt çoğunluğu kimin kazandığı üzerinden değerlendirilemez. Seçimlerde ortaya çıkan sayısal sonuçlar çoğunluğu sağlayamasa da belirli talep ve iddiaların ağırlığını ve yönünü gösterir. Sadece bu açıdan bakıldığında bile, CHP yönetiminin, kurultay taleplerine karşı ‘yüzde elliyi bulamadınız öyleyse yoksunuz’ tavrı, aslında sürekli eleştirmekte olduğu iktidarın siyaset tavrıyla aynı. Diğer yandan, kurultay talep eden partideki muhaliflerin büyük çoğunluğunun yine aslında neyi değiştirmek istedikleri konusunda bir tartışmayı açmadan konuyu bir iç seçim havasına sokmaları da sürecin böyle sonuçlanmasında etkili oldu.
Bu süreç nereye evrilebilir?
CHP, yönetiminde değişiklikler yaparak tartışmaları yatıştırmaya yöneldi. Muhalefetteki isimler de içeriği belirsiz ‘değişim’ tartışmasını devam ettirmeye çalışacaklar. Gelen ilk bilgiler, tüzük kurultayı arayışı gibi bazı şekli zorlamaların devreye sokulacağını gösteriyor. Ayrıca, bazı muhaliflerde de partiden kopma eğiliminin bile ortaya çıktığı anlaşılıyor. Eğer seçim kampanyalarına kadar ilerletici bir ortak zemin yaratılamazsa beklenenden fazla reaksiyon alabilir.
Nasıl bir reaksiyon?
Normal şartlarda iktidara göre daha avantajlı olunması beklenecek yerel seçimlerde yeni bir seçim şokuna neden olabilir. Bu karmaşa ve kaos, moral kopmaların fiili kopmalara dönüşmesine bile neden olabilir.
CHP’deki iç tartışmalar genel muhalefete etkisi nedir?
Şu anda Türkiye’de çok sert baskıcı bir yönetim modeli yürürlükte. Zaten OHAL düzeninde bunların neler olabileceğini uygulamalı biçimde gördük. Dolayısıyla, yaşanmakta olan çok sert baskı, hukuksuzluk, keyfilik, topyekun bir muhalefeti zorunlu kılıyor. Bu baskı ortamı ile baş etmek ve demokratik hakları, talepleri korumaya çalışmak bütün muhalefet aktörlerini tek tek ve birlikte önemli hale getiriyor.
CHP’nin yeni yönetiminin pozisyonu nasıl olmalıdır?
Sadece CHP’nin değil bütün siyasi aktörlerin, çok uzun zamandır iktidar lehine oluşmuş siyasi kilitlenmeyi kıracak, siyaseti derinleştirecek ve içerik kazandıracak çabaları yoğunlaştırması gerekir.
Peki bu nasıl sağlanabilir?
Öncelikle, seçmenlerin oy verme davranışında belirleyici olan kutuplaştırma siyasetinin etkisinin azaltılması gerekiyor. Bunun olması için, daha tanıdık gelen isimler bularak karşı bloktan oy çalma üzerine taktik hesaplardan vazgeçilip, başta ekonomi olmak üzere temel meselelerle ilgili tartışmaların açılabilmesi ve geniş bir alana taşınması lazım. Bunun için de öncelikli olarak yerelden başlayarak alanda siyaset yapılabilmeli, aktörlerin değil temel taleplerin tartışılabildiği platformlar oluşturulabilmeli
Muhalefet yerel seçimleri avantaja dönüştürebilir mi?
Aslında bu açıdan yerel seçimler genel seçimlere göre daha avantajlı zemin yaratır. Çünkü yerel seçimlerin doğası gereği genel blok tercihleri yerine yerel sorunlar öne çıkar. Önümüzdeki günlerde daha da keskinleşeceği anlaşılan ekonomik kriz konjonktürü, giderek daha yakıcı hale gelen baskı ve hukuksuzluk bu durumu yaratan bütün kaynak sorunlar işaret edilerek ortaya konulmalı. Bu pencereden bakıldığında CHP’nin de mevcut ekonomik-siyasi tercihleri daha iyi uygulama iddiasından daha fazlasını öneren, daha cesur bir çizgi ve program ortaya koyması gerekir. Ve muhalefet dinamiklerinin, demokrasi güçlerinin daha yüksek bir ortak zemin üretmesine imkan yaratması, içine kapanmak yerine, yeni alanlara açılması gerekir. Muhalefetin dar mutabakatlar için değil, geniş ortaklıklar için çaba göstermesi gerekli.