TMO’nun asıl işlevi olan depoculuk, şirketlere devredildi. Depoculuğun özel sektöre devredilmesi sonrası TMO tüccarlığa soyundu. Üreticiler ise fındığın TMO tarafından düşük fiyata satılma kararına tepki gösterdi
Karadeniz Bölgesi dahil, Türkiye’nin belli başlı tarımsal üretimlerin yapıldığı bölgelerde lisanslı depoculuk adı altında depolar inşa edilmeye başlanırken Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) depolarının bulunduğu bina ve alanlar satılığa çıkarılmıştı. TMO’nun terk etmeye başladığı depoculuk özel sektörün eline verilirken, çiftçiye ise tek yol olarak ürününü senet karşılığı bu depolara bırakma alternatifi kaldı. AK Parti Ordu İl Başkanı Halit Tomakin, TMO’nun fındık satışı yapmasına eleştiri getirenlere yönelik, “Yıllarca fındığımızı alıp sonra depolarda çürüterek yağ fabrikalarına gönderen zihniyetin artıklarının hiç konuşmaya hakkı yoktur” sözlerine yanıt Tüm Köy Sen Ordu Şube Başkanı Zekai Sağra’dan geldi.
Üretici soyuluyor
Sağra, “Üreticiyle alay edercesine davranan TMO’nun, piyasadan aşağı fiyatla fındık satma kararı kabul edilemez” dedi. Sağra, TMO’nun açıkladığı fındık fiyatının piyasaya altında olduğunu belirterek, “2 Mart tarihi itibarıyla satışa çıkacak fındıkta kilo fiyatı; sivri kalite 20 lira, levant kalitede 20.50 lira, Giresun kalite fındıkta 21 lira olarak belirlendi. Şu an Ordu’da 22 TL’den fındık alımı yapılıyor. Bu fiyat, ihracatçılar için ballı börek oldu. Fındık fiyatının yükseleceğini TMO da ihracatçı da biliyordu” diyen Sağra, “Fiyatı baskılamak için sözde ‘fiyatı erken açıklıyoruz’ müjdesi ile düşük fiyat açıkladılar. TMO’nun sezon başında açıkladığı fiyat ‘tavan fiyat’ oldu ve üreticinin emeği ve ürünü ucuza kapatıldı. Şimdi üreticide de ihracatçıda da fındık kalmadı, fiyatlar yükseldi” sözleri lisanslı depoculuk ile üreticiye verilen senetlerin üzerinden yıl geçmesi sonrası değer kaybederek piyasalaştırılma adımları yapılan soygunu ortaya serdi.
Destek lisanslı depolara
Giresun Ticaret Borsası (GTB) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar İbaş 2018’de yaptığı açıklamada, “Proje AB hibe destekli. Buna göre ilk 5 yılın üçünde kârlılık esası var. Biz de hedefi yakalama adına depoyu TMO’ya kiraya verdik. Depolarımızın büyük kısmını TMO ürünleriyle doldurduk. Üreticimizden istenildiği kadar talep olmadı” sözleri TMO’nun üreticiyi değil lisanslı depo şirketlerini beslemeye dönük hareket ettiğinin açık göstergesiydi.
Tasfiye mi edilecek!
AKP’li Tomakin, Fiskobirlik’in “TMO’nun fındığına talibiz” şeklindeki açıklamasına da tepki göstererek, “Asıl görevi fındığa yeni pazarlar bulmak, fındığı mamul yaparak en iyi şekilde piyasaya sunması gereken, sonra da marketçiliğe başlayan beceriksiz FKB yöneticileri şimdi çıkmış TMO’nun sattığı fındığa talibiz diyorlar” sözleri dikkat çekti. Fiskobirlik’in uzun yıllardır kendi depolarında fındık alımı yaptığı bilinmesine karşın lisanslı depoculuğu büyütmek adına Fiskobirlik’in tasfiyesine hazırlandıklarının işaretlerini verdi.
Kontrol sermayeye verildi!
TMO Alım ve Muhafaza Dairesi Başkanı olan Hacı Baran’ın, Düzce’de lisanslı depoculuk uygulamasına geçildiği dönemde yaptığı açıklamalar dikkat çekmişti. Düzce Ticaret Borsası’nın lisanslı depoculuğu yapacak olan yetkili kurum olduğunu ve TMO’nun uluslararası taşımacılık şirketi olan Reysaş firmasına yaptırmış olduğu fındık alım depolarının da lisanslı depolama için en ideal depolar olduğunu açıklamıştı. Hacı Baran, satış yapmak isteyen üreticilerin, ürün senetleriyle birlikte diledikleri zaman Ticaret Borsası’nda satışlarını o günün borsa değeriyle yapabileceklerini söylemişti. TMO Fındık İşleri Daire Başkanı Mustafa Bahar ise yaptığı açıklamada, “Müdahale alımlarıyla doğru bir sistem kuramıyoruz. Emanet alımlarını ortadan kaldırmalıyız. Bundan sonra fındık piyasalarına müdahale sistemi lisanslı depoculuk sistemidir, başka yol yok” sözleri lisanslı depoculuğun, tarımsal üretimlerin, sermaye tarafından kontrol edilme sürecinin bir parçası olduğu göstermişti.
Lisanslı depoculuk
AKP hükümeti TMO’nun işlevi olan depoculuğu TMO’yu boşa çıkarıp varlıklarını satarak çiftçiyi lisanslı depolara mahkum etme süreci her geçen gün büyüyor. Çiftçilerin ürettiği ürünlerin lisanslı depolara verilmesi zorunlu hale getirildi. TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, yaptığı bir açıklamada, “2018 yılıyla beraber bütün ürünler, lisanslı depolarda depolanacak. Dolayısıyla ürün senedine konulacak. Ürün senedinin de esprisi şudur: Artık kamyonlar değil, kâğıtlar hareket edecek. Üreticinin ürünü en yakın lisanslı depolarda depolanacak. Üretici cebine kâğıdını koyacak. Bunun adı ürün senedi ve üretici istediği zaman ürününü pazarlayabilecek. Dolayısıyla bu manada müthiş bir kolaylık, finans imkânı ve bankalar için teminat kaynağı olacak” dedi. Kemaloğlu, “Üretici, ürün senedi ile bankadan ‘cazip kredi’ kullanma imkânı buluyor. Sanayici, tüccar, uzun vadeli finansmana kavuşma imkânı buluyor. TMO da ürünleri lisanslı depolarda daha uygun şartlarda depolama imkânı buluyor” diye açıklamalarda bulunmuştu.
Tam bir soygun
Çiftçilerin ürünlerini zorunlu olarak depolara vermesiyle birlikte, tarım tekellerinin kurduğu-kuracağı lisanslı depolardaki ürünler, şirketler için kullanacakları kredilerde ‘teminat verme’ yolu olarak düzenlenirken, çiftçilerin eline tutuşturulan senetlerle bankalara gidip faiz karşılığı mallarını dolaylı satma seçeneği kalıyor. Çiftçinin eline verilen senedin değeri ise günün koşullarında oluşan piyasa değerinin bir kısmını kapsarken, depoya verdikleri ürünlerin satıldığı günkü fiyatın, alacağı olan paradan düşülmesi sağlanıyor. Bu yolla çiftçi kaça satılacağı dahi belli olmayan ürün için elindeki senet karşılığı bankaya borçlanıyor. Bu borçlanma sonucunda ürün satış bedeli alınan krediyi karşılamadığında, kendisine ödenmeyen ürün bedeline banka el koyuyor. TMO’nun lisanslı depolardaki fındığı düşük fiyatla piyasa sürmesi üreticilerin nasıl soyulacağını açıkça ortaya koymaya yetiyor.