Kanal İstanbul Projesi kapsamında hazırlanan Çevre Düzeni Planı’nda yapılan değişikliğe ilişkin açıklama yapan TMMOB, “Kanal İstanbul’a karşı doğamızı ve halkımızı savunacağız’ dedi
Kanal İstanbul Projesi kapsamında hazırlanan “Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı”nda 26 Haziran 2020 tarihinde yapılan değişikliğe ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz yazılı açıklama yaptı.
“Kanal İstanbul Projesi’ne karşı doğamızı ve halkımızı savunmaya devam edeceğiz” başlıklı açıklamada, toplumun geniş kesimlerinin özellikle de İstanbul’da yaşayanların yoğun itirazlarına rağmen, Kanal İstanbul Projesi ilerlemeye devam ettiği ifade edildi.
Karantina döneminde yapılan ihaleleriyle büyük tepki çeken proje kapsamında, kanalın çevresindeki tarım alanlarına kurulacak “Yenişehir” için Çevre Düzeni Planı Değişikliği 26 Haziran 2020 tarihinde askıya çıkarıldığı hatırlatılan açıklamada, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 23 Aralık 2019’da onayladığı ‘Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na yapılan yoğun itirazlar üzerine yapılan bu değişiklik, ne yazık ki itirazların neredeyse hiçbiri dikkate almamıştır” diye kaydedildi.
Kentsel ve çevresel risk
TMMOB ve bileşenleri 23 Aralık 2019 tarihli Çevre Düzeni Planı’na karşı yaptıkları itirazlarının temelinde, söz konusu projenin şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu esası yattığını vurgulanan açıklamada, “Projenin esasına ilişkin bu itirazlarımızı görmezden gelerek yapılan hiçbir düzeltme ve yenileme, projeyi daha uygulanabilir kılmayacaktır. Yeni yayınlanan değişiklikte, kanal projesi üzerinde ilave bir köprü/geçiş, bu köprü-geçiş alanlarının çevresinin özel proje alanı olarak değişikliği ve kanalın Karadeniz bağlantı alanına dönük kıyı alanında değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu değişikliklerin her biri, yeni çevresel ve kentsel riskler yaratmaktadır” diye belirtildi.
Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
“TMMOB olarak daha önceki süreçlerde olduğu gibi, bu plan değişikliği için de gereken bilimsel çalışmaları titizlikle yaparak gerekli itirazlarımızı sunacak ve açacağımız dava ile hukuki süreci yeniden başlatacağız.
Bir kez daha belirtmek isteriz ki, yandaş kesimlere ve uluslararası sermayeye kentsel rant alanları yaratmayı amaçlayan Kanal İstanbul Projesi, büyük ölçekli bir ekolojik tahribat ve yıkım projesidir. Bu proje ile sulak alanlar, su-deniz sistemleri, tarım alanları, mera alanları, orman alanları, korunması gerekli nitelikli alanlar ile bölgenin sahip olduğu flora ve fauna, hassas ekolojik değerler ve ilişkiler, iklim özellikleri yok edilme tehdidi altındadır. Bilimin ve aklın gereklerine, doğanın ve insanlığın sağlığına, her türden hukuki mevzuata ve kamu çıkarına aykırı olan Kanal İstanbul Projesi’ne karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.”
İSTANBUL