Bireysel silahlanma üzerine çalışan Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Akcan, ‘Silahların 5’te 1’i kadına yönelik aile içi şiddette kullanılıyor’ derken, TKDF Başkanı Güllü, ‘Bu durum mafya düzenine doğru gidiyor’ dedi
Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin her geçen gün arttığı Türkiye’de bireysel silahlanma yeniden gündeme oturdu. Her 4 evden birinde silah bulunurken, bu silahlar en çok aile içinde kadınlara karşı kullanılıyor. Bireysel silahlanmanın nedeni ve bunun kadın cinayetlerine etkisini Umut vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ayhan Akcan ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Semra Turan’a konuştu.
Herkese veriliyor
Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayhan Akcan, belli prosedürleri yerine getiren 21 yaşını doldurmuş her bireyin silah alabildiğine dikkati çekerek, dünyada sadece gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde silah edinimiyle ilgili ruhsat kayıt sistemi olduğunu söyledi. Akcan, silahlı şiddet verilerine göre Türkiye’nin 36 ülke arasından 11’nci sırada olduğunu, yaptıkları araştırmalara göre tahmini ruhsatlı silah kullanım oranı yüzde 10 iken ruhsatsız silah kullanım oranının ise yüzde 90 olduğunu kaydetti.
‘Ulaşılabilirlik oranı yüzde 90’
Akcan, bireysel silahlanma oranının yıllara oranla artış gösterdiğine işaret etti. Akcan, özelikle kişilerin silaha kolay ulaşabilir olmasının cinayet ve intihar gibi olaylarda etkili olduğunu hatırlatarak, bu durumun toplumdaki şiddetin artmasındaki rolüne vurgu yaptı. Akcan, “En önemli istatistik budur. Her an ulaşılabilirlik oranı yüzde 90’ın üstündedir. Bu kadar silah şiddeti ulaşılabilirlikle ilişkilidir. Yasa var, fakat uygulamada da sıkıntı var” diye belirtti.
‘Aile içi şiddette kullanılıyor’
Bireysel silahlanma sonucu yaralanmalara ve ölümleri anımsatan Akcan, “Günde 20 kişi ölüyor, 30 kişi yaralanıyor. Silahların 5’te 1’i kadına yönelik aile içi şiddette kullanılıyor. Tahmini olarak, kadına yönelik şiddet içeren ortamda her yüz olaydan kırkında silah vardır” diye konuştu.
Akcan, ölüm, yaralanma, korku yaratma ve şiddet objesi olarak evlerde silah bulundurulduğunu belirterek, kadınların ise uzun süre şiddete maruz kaldığı eş, sevgili, erkek arkadaş veya ailesindeki erkekler tarafından silahla öldürdüğünü ifade etti.
‘Caydırıcılık şart’
Akcan, bireysel silahlanma sonucu gerçekleşen suçların cezasız kalmasının silahlanmayı arttırdığına dikkat çekti. Bireysel silahlanmada ulaşılabilirlikte zorlukların olması gerektiğini dile getiren Akcan, “Taşımaya kısıtlama, zorlaştırma olmalıdır. Yasadışı, kayıt dışı silah bulundurma, taşıma ve kullanma cezalarında caydırıcılık şart” dedi.
Yasalar uygulanmalı
Akcan, silah ruhsatı almak için yapılan başvurularda gerekli kriterlerin de göz önünde bulundurulmadığını ifade ederek, bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi için yasaların uygulanması gerektiğini yineledi. Akcan, “Bireysel silah edinimi yasaklanmalı. Sosyal sorumluluk projelerinin yaygınlığıyla hukukun üstünlüğünün ve uzlaşma kültürünün her alanda yaygınlaştırılması gerekir” diye belirtti.
‘Korku ve belirsizlik’
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü ise Türkiye’de yürütülen politikalar sonucu insanların bireysel olarak silahlandığını söyledi. Toplumun kendisini güvende hissetmemesinden kaynaklı silahlandığını vurgulayan Güllü, şöyle devam etti: Sistem kendi içinde bir korku ve belirsizliğe doğru gidiyor. Bireysel silahlanma devletin eksikliklerinden kaynaklanıyor. Bireysel silahlanma ile toplum kendi hukukunu yaratmaya çalışıyor. Bu durum bir yandan mafya düzenine doğru gidiyor. Bununla herkesin her şeyi yapabileceği bir dünyaya yelken açıyoruz.”
Aile içinde kullanılıyor
Güllü, bireysel silahlanmanın hedeflerinden birinin kadınlar olduğunu, bunda iktidarın kadın politikasının da etkisi olduğunu sözlerine ekleyerek, şöyle dedi: Kadınları vuran birincisi eşitsizlik, ikincisi bireysel silahlanmadır. Çünkü bireysel silahlar daha çok aile içinde kullanılıyor. Ev içinde kadınlar ‘namus’ kavramı adı altında ya da kendilerine biçilen hayatı kabul etmedikleri için öldürülüyor.
‘Medya kadını ‘şeytanlaştırıyor’
Medyanın haber dilinin ortaya çıkan sonuca etkisini de değerlendiren Güllü, şunları söyledi: Erkekler kendilerini dizilerdeki gibi görmek istiyor. Medya silahı yüceltiyor, paraya özendiriyor, kadınları değersiz kılıyor, ‘şeytanlaştırma’ algısı yaratarak kadına yönelik şiddet ve cinayetleri artırıyor. Bu tür dizilerin kaldırılması gerekiyor. Bu anlamda görevini yerine getirmeyen RTÜK suç işliyor. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda da RTÜK’e görev ve sorumluluk veriyor.
İSTANBUL