Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde “Kendimizi Savunuyoruz” kampanyasının startı basın toplantısı ile verildi
“Em Xwe Diparezin” yazılı pankartın yer aldığı toplantıya birçok TJA’lı kadın katıldı. Kadınlar rengarenk ulusal kıyafet ve “Em xwe diparezin” önlükleri giydi. Kampanyaya ilişkin basın metnini HDP’li vekil Semra Güzel okudu. Güzel, insanlığın doğuştan sahip olduğu savunma hakkı olan “Kendimizi Savunuyoruz” kampanyasını başlattıklarını söyledi. Kadınlar olarak uğradıkları saldırılara karşı kendilerini savunarak, bugünlere geldiklerini vurgulayan Güzel, “Direniş geleneği olan hafızamızı tazelemeden bir kampanyaya başlamak eksik olur. Bizi ret ve inkar eden ırkçı, cinsiyetçi erkek hükümet, akla hayale gelmeyen saldırılarda bulundu. Jenosit ve jineosid politikalarıyla yarım milyon Kürdü, toplu katliamdan geçirdi. Kürt kadınları iki kez katledildi. Kürt çocuklarını özel yurtlarda asimile etti, kendine yabancılaştırdı, kimliğinden, benliğinden, dilinden utanma noktasına getirdi. Kürt kadınının üzerini betonlamak istedi ama Kürt kadınları kendini savunarak kendini yeniden yaratmayı başardı” dedi.
‘Kırk yıldır özsavunmadayız’
Son kırk yıldır saldırılara karşı özsavunma ile kendilerini savunduklarını belirten Güzel, kadınların hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmediğinin altını çizdi. Güzel şöyle devam etti: “Kürdistan ve Türkiye’de erkek egemen devlet, erkek egemen aile ve toplumda bin bir emek ve bedelle elde ettiğimiz kazanımlarımızı çalan, gasp ve işgal eden, taciz, tecavüz ile ret ve inkar eden saldırılara karşı bedenimizi, yaşamımızı, emeğimizi, toprağımızı, suyumuzu, anadilimizi, özgürlüğümüzü, tüm haklarımızı savunmaktır. Artık yeter! Militarizmi, ırkçılığı, cinsiyetçiliği dini istismar ederek biz kadınlara karşı örgütlenen AKP-MHP rejiminin işbirlikçileri de yanına alarak oluşturduğu erkek egemen zihniyete karşı kendimizi kadın özgürlük ideolojisi ile savunuyoruz diyerek yola çıkıyoruz.
Zulme dayanmayacağız, özgür ve eşit bir yaşam için direneceğiz. Tecavüz kültürünü aşalım, demokratik toplumu yaratalım kampanyası ile tecavüzün sadece kadın bedeniyle özdeşleştirilmesine karşı çıktık. Tecavüz bir kültür olarak bedene, toprağa, suya, doğaya, anadile, eşitlik, özgürlük alanlarına yayılmaktadır diyerek sokaklara, köylere, mahallelere, indik. Bilinçlendikçe örgütlendik, örgütlendikçe özsavunma direnişine ulaştık. Sur, Nusaybin’de savaşın ortasında mor çeperler oluşturarak kadının şiddetten korunması savunmasını yaşama dönüştürdük. Tecrit insanlığa karşı işlenen suçtur diyerek tecride karşı özgürlüğü savunduk, savaşa karşı onurlu barış mücadelesi olmazsa olmazımız oldu.
Toprağımıza, özgürlüğümüze, önderliğimize sahip çıkıyoruz kampanyası ile var olma savunması yaptık. Bugün Gülistan Doku nerede kampanyası ile hesap soruyoruz. Yine bugün yüzyıllık saldırı çeşitlerini daha da derinleştirerek cenaze ve mezarlıklara savaş açmış olan zihniyete, sisteme karşı direniyoruz.” Devreye konan kıyımlardan, gözaltı, tutuklama ve katletmelerden korkmadıklarının altını çizen Güzel, yaşamı inşa ettiklerini, seçme ve seçilme hakkına el uzatılmasını asla kabul etmeyeceklerini, eşbaşkanlığın mor çizgileri olduğunu söyledi.
“Kendimizi savunuyoruz” kampanyasıyla korkmadıklarını ifade ettiklerini vurgulayan Güzel, erkek egemen zihniyete, AKP-MHP rejimine itaat etmeyeceklerini belirtti. Güzel, “Bugün Kürdistan’da Musa Orhan gibi uzman çavuşlar tıpkı DAİŞ gibi kadınları kaçırarak, tecavüz ederek, intihara sürüklemektedir. Yine Dersim’de Gülistan Doku hala kayıptır. Ağrı’da bir asker Büşra’yı, Van’da bir gardiyan Dilan’ı katletti. Şırnak’ta uzman çavuş kadını taciz etti, Mardin kayyım belediyesinde çalışan polis Ercan Uysaler D.S.’yi cinsel köleliğe zorladı. Dirik’te bir bekçi bir kadını kaçırmaya kalkıştı. Tam da bu nedenle kendimizi savunuyoruz” dedi.
DİYARBAKIR