‘Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru’ şiarıyla başlattıkları kampanyanın ikinci ayağının startını veren TJA, temel hedeflerinin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırıp fiziki özgürlüğünü sağlamak olduğunu belirtti
Tevgera Jinên Azad (TJA), “Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru” şiarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar sürecek kampanyanın deklarasyonunu15 Eylül Riha’da kamuoyuna duyurdu. TJA, Silopiya ilçesinden sonra kampanyanın ikinci startını Kahıthane ilçesinde bulunan bir salonda düzenlediği etkinlikle verdi. “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” pankartının açıldığı etkinliğe, TJA aktivistlerinin yanı sıra kadın örgütleri ile Barış Anneleri Meclisi ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Etkinliğe katılan kadınlar, yöresel kıyafetler giyerek renkli görüntüler oluşturdu.
Salona ayrıca “Mücadelelerini başarıya ulaştırmak onlara sözümüz olsun” yazılı pankart ve Süleymaniye’de katledilen akademisyen-gazeteci ve Jineoloji Araştırmaları Merkezi üyesi Nagihan Akarsel ile birlikte kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınların fotoğrafları yer aldı.
Devrimi büyütme sözü
Açıklama yapan TJA aktivisti Felek Erdem, Rojhilat’ta başlayan ve Kürdistan’nın diğer parçaları başta olmak üzere bütün dünyaya yayılan “Jin, jiyan azadî” sloganı ile toplumsal bir devrime tanık olduklarını dile getirdi. Erdem, tanıklık ettikleri bu devrimin ruhuyla ve kadın mücadelesine olan inançla devrimi büyütme sözü verdiklerini aktardı.
6 Şubat depremine dikkat çekildi
6 Şubat tarihinde 11 ili kapsayan yıkıcı depremin acısını hala derinden hissettiklerini ifade eden Erdem, yaşanan yıkım sonrası ortaya çıkan acı kayıpların en büyük sebebinin devletçi sistemin sermaye ve rant uğruna yürüttüğü politikalar olduğunu söyledi. Deprem sonrası yaşananlara dikkat çeken Erdem, “Depremi fırsat bilip kadınlar olmak üzere Kürtlerin ve Alevilerin yurdunu yeniden işgal etmeye, demografik yapısını değiştirmeye, coğrafyamızı insansızlaştırmaya, ailesini kaybetmiş çocukları dinci tarikatların ve çetelerin istismarına maruz bırakmaya çalıştılar” ifadelerini kullandı.
Kürt kadınlarını hedefleyen saldırılar
AKP ve MHP iktidarının yürüttüğü savaş politikalarına değinen Erdem, tüm savaşların kadın bedeni üzerinden yürütüldüğünü de sözlerine ekledi. Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadın devriminin öncü kimliklerini ve bu devrimin ideolojisini temsil eden Kürt kadınları hedefleyen akıl; bu savaşın da esas sebebi olan soykırımcı, sömürgeci, faşist devletin ta kendisidir. Süleymaniye’de Nagihan Akarsel’i, Paris’te Evîn Goyî’yi bir suikast sonucunda katledenler bilmelidir ki kadınların özgürlük mücadelesi bitmeyecektir. Çünkü ‘jin jîyan azadî’ felsefesi ruhuyla özgürlüğü kuşananlar, toplumsal özgürlüğe giden yolda en büyük meşale olmuşlardır. Kadınlar olarak, bu meşaleden aldığımız güçle başlattığımız bu kampanyamız; Kürt kadınların bitmeyen özgürlük mücadelesini ve kadın aydınlanmasını daha da güçlendirmeye vesile olacaktır.”
‘Doğamızı ve toprağımızı savunacağız’
Kürdistan coğrafyasında “güvenlikçi” politikalar sonucu doğanın talan edildiğini dile getiren Erdem, bu durumun savaşın diğer bir yüzü olduğunu belirtti. Erdem, “TJA olarak başlattığımız bu kampanyamız vesilesiyle; doğamızı ve toprağımızı savunmanın insanlığı savunmak olduğunu bir kez daha belirtiyor ve ekoloji mücadelesinin, kadın mücadelesinin en önemli parçası olduğunu yeniden ifade ediyoruz” dedi.
‘Mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz’
Kadınlara karşı çok boyutlu ve sistematik bir saldırının olduğunu belirten Erdem, cezasızlık politikalarına vurgu yaptı. Erdem, “Başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, büyük bir mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlarımız gasp ediliyor. Ulus-devlet rejimlerinin kazanımlarımıza yönelerek siyasetçileri, Kürtleri, kadınları, aktivistleri, gazetecileri, emekçileri, farklı kimlik ve inanç gruplarını düşmanca politikalarla sindirmeye çalışıyor. Son yılların tekçi anlayışı ile kadın katliamlarının her geçen gün daha da artıyor olması, intihara sürüklenen kadınların neredeyse her an karşımıza çıkıyor olması bir tesadüf değildir. Özel savaş politikalarının yaşamlarımızın her alanına etki düzeyiyle bağlantılıdır. Bizler bu saldırılara ve kadın katliamlarına karşı örgütlü olduğumuz her zeminde yol almaya çalıştığımız kadın örgütleri, hareketleri ve platformlarıyla birlikte daha örgütlü daha güçlü bir direnişle sesimizi ortaklaştırmaya, mücadelemizi büyütmeye çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Kadınlar olarak birlikte daha güçlü olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi, bir kez daha birlikte olmanın ve birlikte örgütlenmenin kadın hareketi olarak bizler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz” diye belirtti.
Kürt dili
Büyüyen özgürlük talepleri karşısında asimilasyoncu politikaların yenileceğini ifade eden Erdem, “Dilimiz ve kültürümüz, var oluş gerekçemizdir. Bu anlamda da varlık mücadelesi yürüten TJA olarak; anadilimizi, kültürümüzü ve kimliğimizi yaşamsal kılmak için, Kürt kadınlar başta olmak üzere bütün kesimleri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Kampanyamız, başta Kürtçe olmak üzere bütün dillerin eğitim dili olması ve anayasada tanınması için mücadeleyi büyütmeye vesile olacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak, en temel hedefimizdir’
“Tüm bu yaşanan ve her geçen gün derinleşerek süren saldırıların temel nedeninin İmralı’da bulunan ve ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonucudur” diyen Erdem, şunları söyledi: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki çeyrek asra varan tecrit politikaları derinleştikçe başta kadın kırımı olmak üzere; siyasal, toplumsal, sosyal, ekonomik ve ekolojik sorunlar da aynı oranda derinleşmektedir. Bu temelde de TJA olarak; başta Kürt sorunu olmak üzere bütün toplumsal sorunların esas muhatabının İmralı olduğunu bir kez daha belirtiyoruz. Elbette farkındayız; Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit rejimi, geliştirdiği ideoloji ve paradigmaya yöneliktir. Sayın Öcalan’ın İmralı Adası’nda geliştirdiği düşünsel, felsefik ve politik direniş; başta Kürdistan olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu’daki halkların, gençlerin ve kadınların özgürlük ve demokrasi mücadelesine büyük bir ivme kazandırmıştır. Tam da bu sebeple; demokrasi ve özgürlük mücadelesi ancak İmralı tecrit sistemine karşı durularak verilebilir. İmralı tecrit rejimini yıkacak en büyük güç ise Jin, Jiyan, Azadî temelinde büyüyen örgütlü kadın gücüdür. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırıp fiziki özgürlüğünü sağlamak, en temel hedefimizdir.”
Birlik çağrısı
Erdem, İran’da “ahlak” polislerince katledilen Kürt kadın Jîna Êmînî’nin direnişi temelinde başlattıkları kampanyaya ve özgürlük mücadelesine inançlarının tam olduklarını belirterek, “Bu inancı büyütmek için başta Kürt kadınlar olmak üzere; Türkiyeli kadınları, feminist örgütleri, kadın aktivistleri ve bütün dünya kadınlarını kampanyamızı sahiplenmeye, güçlendirmeye ve kadın varlığına yönelmiş bütün saldırılara karşı kadınlar öncülüğünde toplumsal özgürlüğü büyütmeye çağırıyoruz. Gelin hep birlikte, her yerde, her zaman haykıralım” dedi.
Açıklamanın son bulmasının ardından kadınlar “Jin, jiyan, azadî” ve “Bijî tekoşîna jina” sloganları attı. Sloganlarla kampanyanın startını veren kadınlar, daha sonra halay çekti. Etkinlikte şiir dinletileri ve kadın mücadelesini konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı. Sineviyoz gösteriminde kadınlar sık sık, zılgıtlarla “Şehit namirin” sloganı attı.
Etkinlik Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Baran Bozyel’in sahne almasıyla son buldu.
İSTANBUL