“Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeyen ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı yaşatmak için hukuk örgütleri duyarlılık çağrısı yaptı
“Adil yargılanma” talebiyle avukat Ebru Timtik 224, Aytaç Ünsal ise 193 gündür ölüm orucunda. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalamaz” raporunun ardından avukat Timtik ve Ünsal’ın tahliye edilmeleri yönünde İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne avukatlarının yaptığı başvuru reddedildi. Mahkemenin ret kararını üst mahkeme olan 38. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıyan Timtik ve Ünsal’ın avukatları bir ret kararıyla daha karşılaştı. Üst mahkemenin ret kararının ardından avukatların tahliye talebi Anayasa Mahkemesine (AYM) taşındı. Ölüm orucunda eriyen avukat için şimdi de gözler AYM’nin kararına çevrilmiş durumda.
MA’dan Erdoğan Alayumat’a konuşan hukuk örgütlerinin temsilcileri Timtik ve Ünsal’ın durumunun kritik eşiği çoktan geçtiğini ve artık saniyelerin bile çok önemli bir hale geldiğini hatırlatarak tahliye taleplerini yeniledi.
ÇHD’den duyarlılık çağrısı
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Merkez Yöneticisi Ergin Sözen, meslektaşlarının üç buçuk yıldır yargılanma bile denmeyecek bir şekilde hukuksuzca cezaevinde tutulduklarını ifade etti. Timtik ve Ünsal’ın peşin hükümle cezalandırıldıklarını ve bunun ciddi bir mağduriyeti beraberinde getirdiğini dile getiren Sözen, bu haksız ve hukuksuz uygulamaya karşı meslektaşlarının önce açlık grevine ardından da ölüm orucuna başladıklarını hatırlattı. Gelinen noktada hem hukuk kurumları hem de Timtik ve Ünsal’ın aileleri için yıkıcı bir hal almaya başladığını ifade eden Sözen, “Avukatların yaşaması için demokratik kamuoyu, hukuk örgütleri, barolar, siyasi parti ve sendikaların duyarlılık göstermesi gerekir. Ben bir birey olarak hastane önünde nöbet tutabilirim. Dava sürecini takip edip gerekli desteği sunabilirim. Ama bunun ötesinde bir desteğe ihtiyaç var. Herkesin izlemek yerine kim ne yapabiliyorsa onu bir an önce yapmalı ve gerekli kamuoyunu acilen yaratması gerekiyor” dedi
Sorumlusu devlet
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de Timtik ve Ünsal’ın adil yargılanabilmek için yaşamlarını ortaya koyduğunu ifade etti. Avukatların adil yargılanmak için yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını anımsatan Yoleri, insan hakları savunucuları olarak her şeyden önce yaşam hakkı ilkesine sahip çıktıklarını belirtti. Yoleri, “İnsan haklarıyla yaşıyor olabilmesi için haklarının eksiksiz tanınması lazım. Haklarından soyutlanmış bir canlıyı insan olarak tarif edebilmek mümkün değil. Ebru ve Aytaç’ın ya da şimdiye kadar eylemler yaparak hak elde etmeye çalışan insanların mücadelesini anlayabiliyoruz. Ancak yaşamı riske eden eylemler bizi endişeye sevk ediyor. Çünkü yaşamı riske eden eylemlerin özellikle devlet tarafından konuya duyarsız kalınması durumunda yaşamın sonlandığı noktalara varıyor” diye belirtti.
Uluslararası sözleşmelerde düzenleme getirilen adil yargılanma gibi temel bir hakkın devletin uygulaması gerektiğine işaret eden Yoleri, “Devlet yetkililerinin avukatların bu taleplerine olumlu yaklaşması gerekir. Adalet Bakanlığı yetkilileri ile yapılan görüşmelerde bunlar dile getirildi. Devletin görevi kendi egemenliği altında yaşayan insanların yaşam hakkını korumaktır. Adil yargılanmak temel bir insan hakkıdır. Dolayısıyla adil yargılanmanın ihlal edildiği örneklerin bir an evvel son bulması ve Timtik ve Ünsal’ın bu taleplerinin karşılanması devletin sorumluluğudur” diye konuştu.
ÖHD: Makul talep var arkadaşlarımızın arkasındayız
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Yöneticisi avukat Nagehan Avçil ise devlet yetkilileri tarafından Timtik ve Ünsal’ın ölüme terk edildiğini ifade etti. Timtik ve Ünsal için Yargıtay’dan uzun süredir ses çıkmadığını ifade eden Avçil, bunun dışından ATK raporunun çok açık bir şekilde “Cezaevinde kalamaz” raporu verdiğini ve buna rağmen avukatların serbest bırakılmadığına dikkati çekti. ATK raporundan sonra İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Timtik ve Ünsal’ı tahliye etmek yerine zorla müdahale edilmesi için hastanelere sevkine karar verdiğini ifade eden Avçil, AYM’ye tedbir kararı ile başvurduklarını ancak Adalet Bakanlığı, AYM ve Yargıtay’ın sessizliklerini bozmamasının kendilerini endişelendirdiğini söyledi.
Avçil, devamla şunları söyledi: “Makul bir talep var ortada. Bu talep sadece onlarında talebi değil aynı zamanda tüm yurttaşların talebidir. Meslektaşlarımıza istenilen deliller toplanılmadan toplamda verilen 159 yıl hapis cezası bozularak adil hukuka uygun bir yargılanma yürütülmesini istiyoruz. Biz arkadaşlarımızın taleplerinin arkasındayız. Verilecek kararla hem yaşamaları hem de bundan sonraki süreçte hukuka uygun bir yargılanmayla meslektaşlarımızın özgürlüğünü istiyoruz.”
HABER MERKEZİ