Yaklaşık yirmi yıldır, cezaevlerindeki sorunlara değinen bir köşem gazetelerimizde yayınlanıyor. Böyle bir köşenin yazarı olmamda kendimin de 10 yıl kadar cezaevinde kalmış olmamın bir rolü olup olmadığını pek tartışmak istemesem de, ülkemizde her gün özellikle ‘içeride’ yaşanan hak ihlallerinin yoğunluğu böylesi bir köşeyi elzem kıldı. “İçeriden” köşemiz üzerinden şimdiye kadar binlerce tutsak ile mektuplaştım.
Bunlardan biri de yoldaşım Resul Kocatürk’tür. Resul, uzun yıllar içeride olan mahpusların çoğu gibi duygu ve düşüncelerini kaleme alanlardan. Benim bildiğim kadarıyla en azından bir kitabı uzun bir zamandır yayınlanmayı bekliyor. Ama o, bir sürpriz yaparak bir başka kitabıyla yayın dünyamıza bir giriş yaptı.
İzmir merkezli Şey Kitap Yayınları tarafından yayınlanan “Tımarhanede 22 Gün” isimli kitapta, hakkında bir rapor yazmasının istendiği Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmesini, orada yaşadığı 22 günü ve tekrar kaldığı cezaevine geri gönderilmesini anlatıyor. Yazar, yaşadıklarını ironik bir dille kaleme almış ama durum, tam anlamıyla ‘güleriz, ağlanacak halimize’ durumudur.
Resul uzun ama çok uzun bir süredir mahpustur. Biraz da bu yüzden olsa gerek epeyce de hastalığı var maalesef. Nitekim İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, 23 Aralık 2023 günü 28 yıldır cezaevinde bulunan hasta tutsak Resul Kocatürk’ün sağlık durumunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığını belirterek, derhal tahliye edilmesi gerektiğini kaydetmişti.
485’inci haftada bir araya gelen Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi üyeleri “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” pankartı açarken; açıklamayı yapan İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunduğunu ve 2023 yılı başından bu yana en az 41 tutsağın yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde 28 yıldır tutuklu bulunan hasta tutsak Resul Kocatürk’ün durumuna dikkat çeken Yazmacı, Kocatürk’ün uzun tutsaklık süreci ve olumsuz koşullardan kaynaklı pek çok hastalığa sahip olduğunu belirtti. Yazmacı, “500 günü aşan açlık grevlerinden kaynaklı olarak Wernicke-Korsakof sendromu vardır. Koltuk değnekleri ile yürüyebiliyor. Ayrıca Hipotiroid rahatsızlığı ve İritabl Kolon hastalığı da bulunmaktadır. Akciğerindeki nodül nedeniyle Ankara Sanatoryum Hastanesi’nde uzunca bir süre tedavi görmüştür ve halen akciğerlerinde nodüller bulunmaktadır. Otoimmün Hepatit’e bağlı olarak karaciğer siroz hastalığı vardır ve rahatsızlığı sürekli haldedir. Astım rahatsızlığı bulunmaktadır” dedi.
Tutsak Kocatürk’ün görmüş olduğu işkencelerden kaynaklı pek çok sakatlığının ve iç hastalığının olduğu bilgisini veren Yazmacı, ayrıca Kocatürk’ün yaşadığı kronik hastalıklarından kaynaklı olarak da cezaevlerinde yaşamakta güçlük çektiğini söyledi. Yazmacı, “Tetkiklerinde, tedavilerinde aksamalar meydana gelmekte, kelepçeli muayeneden kaynaklı olarak sorunlar yaşanmaktadır. Hastaneye sevkler esnasında tek kişilik ring araçlarıyla yapılan sevkler de hastalıklarını tetikleyerek durumunu kötüleştiriyor. Ayrıca cezaevinde bulunduğu koşullar da bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır” diye belirtti.
Kocatürk’ün yaşadığı sağlık sorunlarının giderilmesini, kelepçeli muayene ve tekli ring araçlarıyla sevklerden vazgeçilmesini, tetkik ve tedavilerinin aksatılmadan yapılmasını talep eden Yazmacı şunları söyledi: “Hapishanede kalamayacak fiziksel rahatsızlıkları, kronikleşmiş olan hastalıkları göz önüne alınarak, tüm sağlık raporlarının alınarak tahliye sürecinin de bir an önce başlatılmasını da talep ediyoruz.”
“Görülmüştür” inisiyatifiyle cezaevlerindeki hak ihlallerinin kamuoyuna duyurulması konusunda çok önemli bir boşluğu dolduran Adil Okay’ın önsözünü yazdığı bu kitaba duyarsız kalmayacağınızı umuyorum. Bir teşekkür de hasta mahpusların Adli Tıp kapılarında yaşadığı rezaletlerden minik bir bölüm sunan bu kitabı yayınlayan Şey Kitap Yayınları’na…