TİHV Başkanı Bakkalcı ve İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, İmralı tecridini değerlendirdi. Bakkalcı ‘Nelson Mandela Kuralları’nı hatırlatırken, Yoleri, ‘eşitlik ilkesine’ dikkati çekti
İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Avukat ve ailelerin yaptıkları başvurulara ise yanıt verilmiyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Metin Bakkalcı ile İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi ve CPT’nin İmralı ziyaretine ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan’a değerlendirmelerde bulundu.
CPT’nin İmralı’ya yaptığı son ziyarete işaret eden TİHV Genel Başkanı Metin Bakkalcı, CPT’nin ziyarete ilişkin herhangi bir bilgilendirme yapmasa da Türkiye’deki ilgili mercilerle konuştuğuna dair bilgilendirmede bulunduğunu dile getirdi. CPT’nin usul kurallarının olduğunu paylaşan Bakkalcı, “Bütün raporları ilgili devlet onay verince kamuoyuna açıklanıyor. Bir başka yöntem daha var: Türkiye buna katılmıyor ama dünyadan kimi ülkeler buna katılıyor. Ülkeler kendilerine o kadar güveniyor ki otomatik onaylama yetkisi veriyor. Yani, ‘Gel ve hemen yayınla’ diyor. Bu çok önemlidir. Türkiye derhal otomatik onay yetkisi vermelidir” diye konuştu.
Türkiye onay vermeli
Türkiye’nin işkenceyi önleme konusunda içten olduğunu kanıtlamak için bu yetkilendirmeye onay vermesi gerektiğini dile getiren Bakkalcı, “Eğer CPT ile ilgili devlet arasında işbirliği anlamlı bir şekilde olmuyorsa ya da komitenin önerileri esas olarak yerine getirilmemekte bir ısrar oluyorsa komite raporu değil ama kamuoyuna bir açıklama yapabilir. Bu yönde inisiyatifi var” diye kaydetti.
Nelson Mandela Kuralları
“Nelson Mandela Kuralları” olarak bilinen Birleşmiş Milletler (BM) Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kuralları’na işaret eden Bakkalcı, bu kuralların tüm tutuklu ve hükümleri kapsadığını anımsattı. İlgili hükümlerin çok açık olduğunu vurgulayan Bakkalcı, “Dış dünya ile ilişki aslidir. Özüne dokunulamaz. Avukatıyla, arkadaşlarıyla ve ailesi ile görüşmeleri gerek yazılı gerekse fiziksel olarak görüşme hakkına dokunulamaz. Devlet bunu sağlamak zorundadır. Bu sağlanmadığında kurallara aykırı bir durum vardır. Bu aslında bir hak ihlalidir. Derhal etkili bir soruşturma başlatılmalıdır. Buna yol açanlar hakkında açılmalıdır” ifadelerini kullandı.
CPT’nin uyarılarını hatırlattı
Dış dünyadan uygun, değişken ve yeterli uyarı alınmadığında bu durumun insanın fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimine olağanüstü zarar verdiğini de sözlerine ekleyen Bakkalcı, bunu “izolasyon” olarak değerlendirdi. Bu durumun işkence ve kötü muamele düzeyine ulaşan bir tutum olduğunu dile getiren Bakkalcı, “Dış uyarılardan yoksun bırakırsanız o insanın fiziksel, ruhsal ve sosyal bünyesine zarar veriyorsunuz. Bu uygulama dolasıyla işkence ve kötü muamele boyutundadır. CPT defalarca İmralı için de açık yazdı. ‘Bu olmaz, derhal iyileştirme yapın’ dedi. Bu ısrar nedir? Bu kabul edilemeyecek bir şeydir. İç ve uluslararası mevzuat açısından da kabul edilmezdir. Derhal son bulmalıdır” diye kaydetti.
Siyasi boyutu tartışılmalı
İmralı’da başta Abdullah Öcalan’a ve diğer tutuklulara “özel” infaz uygulanmasının düzenlendiğini bu durumun da “eşitlik ilkesine” aykırı bir bağlam olarak gördüklerini aktaran İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de, “Bu hem insan hakları bağlamında hem de siyasi bakımından tartışma konusudur. Bu özel uygulamanın hukuktan çok siyasi saiklerle oluşturulduğunu ve hukuktan çok siyasi boyutunun tartışılması bir ihtiyaç, öyle gözüküyor.”
Onay önemsizleştiriyor
22 aydır İmralı’ya dönük bir avukat ve aile ziyaretinin olmadığını hatırlatan Yoleri, “CPT’nin ziyaretlerine ilişkin yapacağı açıklamaların devletlerin onayına bırakılması durumu CPT’nin önemsizleştirilmesi anlamına gelir. Çünkü CPT hiçbir taraf devlete haber vermeden işkence olduğu söylenen yerler ziyaret yapabilir. Raporunu düzenleyebilir ve devletler buna imkan sağlamak zorunda. CPT, davetler konusunda da çok istekli davranmadı. 22 aydır İmralı’ya dönük bir avukat, aile ziyareti yok. Dolayısıyla orada hangi koşullarda yaşıyor, sağlığı nasıl hangi hak ihlallerine maruz kalıyor? Bütün bunları kamuoyu bilmiyor” diye kaydetti.
İSTANBUL