deniz bozdemir anadolu ajansı’nda 13 yıl çalışmış, tgs üyesiymiş, ajans’a yönelik sendikal operasyon sırasında medya-iş’e geçmeyi kabul etmediği için işinden olmuş. başka biri eski anadolu ajansı olan tez-koop-iş sendikasında çalışıyormuş, ayrılmak isteyince onun yerine işe girmiş, ingilizce bildiği için de uluslararası ilişkiler uzmanı olarak çalışmaya başlamış. başkan osman gürsu’nun ölmesinin ardından haydar özdemiroğlu genel başkan olmuş.
özdemiroğlu, deniz bozdemir’i odasının önünde sekreterinin oturması gereken yere oturtmuş. bozdemir haliyle bundan rahatsızlık duymuş, formasyonunun bu işe uygun olmadığını, yerinin değişmesi gerektiğini söylemiş, sekreterlik de yapmamış ama uzun zaman orada kalmış. daha sonra yeri değiştirilmiş ama talebinin memnuniyetsizlik yarattığını hissetmiş.
herhangi bir işyerinde, özellikle de ofislerde çalışmış olanlar, yöneticilerin memnuniyetsizlik ifadelerinin, genel tatsızlık havasının insanı nasıl yiyip bitirdiğini bilir, mobbing denen de bu zaten. tez-koop-iş’le ilgili konuştuğum herkes, bu terimle tanımlıyor ilişkileri. anlatıldığına göre, örneğin, bir işin belli bir sorumlusu var, başkan ondan memnun değilse aynı göreve bir başkasını atıyor. tek bir görev ama iki eleman var. böylece, memnun olunmayan eleman ikinci atanan kişi tarafından yıldırılacak, işi bırakacak!
tez-koop-iş’in en önemli örgütlenme alanlarından biri perakende sektörü, yani migros’tan kipa’ya büyük süpermarketler. üyelerinin yüzde 38.8’i kadın. (necla akgökçe bunların önemli bir kısmının sınıf bilincinin yanı sıra kadın bilincine de sahip kadınlar olduğunu gözlemlemiş) tez-koop-iş bir kadın dergisi çıkartmayı hedefliyor ve bu derginin editörlüğüne necla akgökçe getiriliyor. dergiye destek verenlerden biri de, yazının başında bahsettiğim deniz bozdemir. (dergiyi merak ederseniz sendikanın sitesinde görebilirsiniz.) akgökçe on üç yıl boyunca petrol-iş sendikasının kadın dergisini çıkarttı. geçmişte movamed ve bugün flormar grevlerini ortaya çıkartan dinamiklerde büyük emeği vardır, bilen bilir.
bu arada, şunu da hatırlatayım. sendika üyeleri arasında kadınların sayısı yüksek, sendikanın uzmanlarının çoğu da kadın ama yönetimde hiç kadın yok!
derken beklenmedik ya da mobbingler hesaba katılırsa beklenen bir şey oluyor. deniz bozdemir’i muhasebeden arıyorlar ve sendikayla ilişiğinin kesildiğini bildiriyorlar! bakın, işten çıkartıldığını bir yöneticisi değil, muhasebe servisinin bir elemanı bildiriyor. gerekçe de göstermiyor.
necla akgökçe de, deniz bozdemir’in işten çıkartılmasını kabul etmediği için istifa ediyor. istifa dilekçesinde, “Kadın dergisi çalışanlarından birinin sorgusuz sualsiz işten çıkartılması derginin çıkış amaçlarıyla çelişiyor, onu işlevsiz bir metin haline getiriyor. Bir sendikada kadın dergisi çıkartmanın hem o sendikanın yönetimine hem de dergi editörüne yüklediği sorumluluklar vardır. Yıllardır hem kadın hem emek alanında mücadele veren bir kadın ve feminist olarak, arkadaşımızın çalışma hakkının bu şekilde ortadan kaldırılmasına göz yummam mümkün değil,” demiş.
konuyu konuşmak üzere, sendikanın bakanı haydar özdemiroğlu’na ulaşmak istedim. sendikayı aradım, kısa bir süre sonra bir sendika çalışanı beni arayarak, başkanın yüz yüze konuşmak istediğini, eğer ankara’da değilsem yol masraflarımı karşılayabileceklerini söyledi. bu teklifi kabul etmemem üzerine haydar özdemiroğlu beni aradı. deniz bozdemir’in zaten geçici olarak, iş bulana kadar işsiz kalmasın diye işe alındığını söyledi. (tez-koop-iş’te toplam bir yıl yedi ay çalışmış olan deniz bozdemir’in bundan haberinin olmadığını söylememe gerek var mı, bilmiyorum.) ben bu türden dayanışma ve yardımseverliklerin üyelerin aidatlarıyla oluşan sendika kasasından yapılmasının doğru olmadığına dikkat çektim. özdemiroğlu, deniz bozdemir’in işten atılma sebebininse kendisiyle ilgili dedikodu yapmış olması olduğunu söyledi. bunun doğru olduğunu kabul etsek bile karşılığı ihtar mı, işten atma mı olur, onu takdirinize bırakıyorum. yerim bitti, devamı önümüzdeki aya kalsın.