* Lafa bakın, “Erbakan Erzincan deprem felaketinden üzüntü duydu”. Allah Allah! Yani sevinecek miydi?
* Erzincan’da çöken büyük binaların müteahhidi Süleyman Demirel şöyle diyor: “Olağanüstü hal olmasın amma onun yerine bir şey koymak lazım.” Kolay onun yerine olağan demokrasiyi koy. Bilirsin de eh yutturmaya çalışıyorsun.
* Bazı arsız insan kusuru yüzüne vurulunca “canın sağ olsun” der.
* Televizyon “Zonguldak’taki acımız büyüktür. 122 ölü. 38 yaralı göçükten çıkarıldı. 150 işçi de ölü olarak içeride kalmıştır” diyor ve hemen arkasından “Şimdi Ankara Halk Müziği Korosu’nu dinleyeceksiniz” anonsu yapıyor. Peki bu yalnız ayıp mı? Değil pek çok şey…
* Güneydoğulu Kürt soruyor:
Peki hepimiz mahkeme kapısına gidip, “Hey hakimler bıktık artık, hepimiz Apocuyuz” desek bizi hangi hapishaneye gönderirler?
Vallahi bilmem. Zaten Güneydoğu bir büyük hapishanedir. Herhalde “orada kalın” derler.
* “Makedonya devletinin kendi tarihi adını alması meşru hakkıdır” diyor TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk.
Şimdi anladık ki, Türkiye’de “Kürdistan” denmesine neden izin verilmiyor.
* Şu meclis konuşmaları da olmasa bizim siyasi partililerin cibilliyeti anlaşılmayacak. Bakın MÇP ve ANAP konuşmacıları ne diyor:
“Devlet ve güvenlik organlarını yıpratmamak lazım.”
* “Faili meçhul cinayetlerde halkın da yardımcı olması lazımdır.”
Allah, Allah! Yani bir de hükümete mi hakaret edelim: Yahu Devlet Bakanı! Faili meçhul cinayet olabilir mi? Cinayetin faili hükümettir derlerse ne olacak?
*Bu yazı 26 Nisan 1992 tarihinde kaleme alınmıştır.