Akbelen’deki son durumu ve direnişi gazetemize değerlendiren aktivist Çelik, “Burası hepimiz için çok önemli. Burada fiili yürütülen bir mücadele var, bu mücadeleyi yürüten öznelerin başarıya ulaşması gerekiyor. İnsanların gelmesi, gelemeyenlerin bulundukları yerde destek vermesi gerekiyor” dedi.
Selman Çiçek
Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’ne (YK Enerji) yakıt kaynağı sağlanması için Milas Akbelen Ormanı’nda kömür madeni sahasının genişletilmesi girişimi ile ormanlı alanda ağaçlar kesiliyor. Uzun yıllardır Muğla’da çevre katliamının önüne geçmek için mücadele eden İklim ve Adalet Koalisyonu aktivisti Ayhan Çelik, Akbelen’deki son durumu ve direnişi gazetemize değerlendirdi.
İkizköy ve civar köylerin çok uzun bir süredir direniş içerisinde olduğunu belirten Çelik, dört yıllık mücadelenin son iki yılında yurttaşların nöbet tuttuklarını söyledi. Çelik, “Kesime karşı bir direniş var. Dışarıdan dayanışma için gelen insanlar var. Çok sayıda polis ve asker var. Bizleri içeri sokmuyorlar. Ormana her yaklaşmaya çalıştığımızda gaz ve basınçlı su ile saldırıyorlar. 70-80 yaşında insanların olduğunu söylüyoruz ama buna rağmen gaz atmaya devam ediyorlar. Durdurabilmemiz için çok daha fazla desteğe ve kamuoyuna ihtiyacımız var” diye konuştu.
Bölge bir su kaynağı
740 dönümlük bir alanda kesim yapıldığını söyleyen Çelik, ancak bu alan aşıldıktan sonra arkasında Çamköy’ün olduğunu, kesimin sadece İkizköy ile sınırlı kalmayacağını söyledi. Alanın önemine de değinen Çelik, “Buranın bir diğer önemli yanı da, hem Milas hem de Bodrum’un önemli su ihtiyaçlarını karşılayan kaynaklara sahip. İki ilçede doğrudan su sıkıntısı çekiyor. Öylesine garip bir durum, akıl tutulması var ki, orman kesiminin olduğu gün birçok ormancı ağaç kesiyordu. Ancak aynı gün, buranın hemen yanında bulunan Kısırlı da orman yangını vardı. Orman yangınına müdahale edecek ekip burada ağaç kesiyordu. Polis ve jandarma da bu kesimi koruyordu. Devletin ormanları koruması gerekirken devlet, orman kesimini yapanları koruyor” diye konuştu.
100 yaşında çam ağaçları var
Çelik, alanda üç tane termik santralin olduğunu ve bu santrallerin ömrünü doldurduğu için kapatılması gerektiğini söyledi. Bunun için AİHM’e başvurduklarını ancak kapatılmadığını söyleyen Çelik, “Türkiye Paris Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmaya göre 2030’da bu termik santralleri kapatması gerekiyor. Ama halen bu santraller açık, santrallere kömür sağlamak için ormandaki ağaçlar kesiliyor. Ormanlar, iklim krizi açısından çok önemli. Buradaki orman gerçekten yaşlı bir orman, burada yüz yaşındaki çam ağaçları var. Onları çok acımasız bir şekilde deviriyorlar. Köylülerin hepsi büyük bir üzüntü içerisinde, ağlıyorlar, kaldıramıyorlar” dedi.
Her şey para uğruna
Bölgedeki termik santrallerin sağladığı enerjinin, toplam enerjinin sadece yüzde ikisini karşıladığına dikkat çeken Çelik, “Bütün santraller kapatılsa, enerji kaynağında hiçbir eksilme olmayacak. Bu termik santraller, üretim teşvikinden yararlanıyor. Onun için verimsiz de olsa; o teşviki almak için bu santraller çalıştırılmaya devam ediliyor. Kalitesiz kömürü yakarak, insanları zehirleyerek enerji üretmeye devam ediyorlar. Bodrum ve Milas’ta ciddi bir su sıkıntısı var. Fakat; burada tüm Muğlalıların kullandığı su miktarından daha fazla suyu, termik santralleri soğutmak için kullanıyorlar. Bu santrallerin ve madenlerin tasfiye edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Çukur 6 köyü yuttu
Termik santrallerin oluşturduğu çukura da değinen Çelik, bu çukurları korku filmlerdeki cehennem çukuruna benzetti. Çukurların 15-16 km uzunluğunda olduğuna vurgu yapan Çelik, “Bu çukuru görseniz ürkersiniz. Ormana kadar dayanmış. Şimdi bu cehennem çukurunun ormanı yutmasını hedefliyorlar. Zaten bu çukur, 6 köyü yutmuş durumda. Şimdi de İkizköy’u yutacak. Köyde yaşayanları yerinden yurdundan etmeye devam ediyorlar.”
Herkes destek vermeli
Çelik, herkesi Akbelen’deki direnişe davet ederek şunları söyledi: “Çağrılarımız var. Burası hepimizin için çok önemli. Burada fiilen yürütülen bir mücadele var, bu mücadeleyi yürüten öznelerin başarıya ulaşması gerekiyor. İnsanların gelmesi gerekiyor. Gelemeyenlerin bulundukları yerde destek vermesi gerekiyor. Orman Bakanlığı’na baskı yapılması gerekiyor. İnternet kampanyaları açmaları gerekiyor. Bütün belediye meclisleri, siyasi partiler ve TMMOB’a bağlı odalar burada olması gerekiyor.”