HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, grup toplantısında çamaşır ve bulaşık makinası kullanımına ilişkin rakamlar veren AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Yahu sen Cumhurbaşkanı mısın, beyaz eşya bayisi misin? Sen gel yolsuzlukları anlat” sözleriyle yüklendi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Geçtiğimiz hafta içerisinde bölge kentlerine yaptığı ziyaretler ve bu ziyaretler sonrasında yapılan gözaltılar üzerinde durdu.
Temelli, yapılan gözaltılara dair “Batman’a uğradık. daha önceki gezilerimizde biz gitmeden gözaltı yapıyorlardı, şimdi benden sonra gözaltı yaptılar. AKP’nin böyle bir seçim çalışması var. Ortada bir suç, fezleke yok, sadece insanların siyaset yapmasını, insanların özgür iradeleriyle siyaset yapmalarını engelleyen bir iktidar var” dedi.
‘Yıkımın hesabını soracağız’
HDP’nin Batman’da yüzde 70 oranında oy aldığını hatırlatan Temelli, şunları söyledi: “Yüzde 70 oy almış partiye yönelik bu saldırı, Batman’da da diğer Kürt illerinde olduğu gibi sürüyor. Aynı saldırıdan en fazla etkilenen kentlerimizden biri de Şırnak. Şırnak’ta da yine Cizre, Silopi’de acılar aynı canlılığı ile duruyor. Bakın 4’lü zirvede Erdoğan ne demiş; ‘Suriye’de yıkılan binaları gördüğümüzde bizler siyasetçiler olarak acaba bunun bedelini nasıl ödeyeceğiz diye düşünmek durumunda kalıyoruz’. Tabi bunlar prompter cümleleri. Sen Gagavuzya’ya gidiyorsun, orada aklına kültürel ırkçılık geliyor. Dörtlü zirveye oturuyorsun, aklına yıkımlar geliyor. Bir gel Şırnak’a bak. Şırnak’ı nasıl yıktığına gel bak. Oradaki insanları nasıl yerinden yurdundan ettiğine bak. Neden bu lafları Avrupalıların yanında söylüyorsun da Cizre’de, Silopi’de söyleyemiyorsun. Cizre’de, Silopi’de zulüm, Avrupa’ya gelince sözde demokrat. Tüm bu yıkımın hesabını soracağız.”
4 Kasım darbesi
Temelli, konuşmasında “4 Kasım Darbesi” olarak adlandırılan ve HDP’nin önceki eş genel başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 9 vekilin tutuklulukları üzerinde de durdu.
Temelli, şunları söyledi: “4 Kasım’da hayata geçirilmiş olan darbe, demokratik siyasete yönelik darbedir. Arkadaşlarımız, eş başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız bugün cezaevindeyse o darbe mekaniğinin demokratik siyasete saldırısı sonucu cezaevindedirler. Bir suçları olduğu için değil, bir sevdaları olduğu için rehin tutuluyorlar ve onlar özgür kalana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bu irade cezaevinde tutsak edilemez. Biz bu direnişimizi dün olduğu gibi bugün de, yarın da sürdüreceğiz. Bu kararlılığı bütün arkadaşlarımız nerede olursa olsun göstermeye devam ediyorlar. Demirtaş da, Yüksekdağ da, Baluken de aynı kararlılıkta. Faşizme karşı direnmeye devam ediyorlar. Direne direne kazanacağız, mutlaka kazanacağız.”
Kobane’ye yönelik saldırı
Temelli’nin gündeminde yer alan bir diğer önemli konu TSK’nin Kobanê yönelik top atışları oldu. Temelli, bu durum üzerinden iktidara şu sözlerle yüklendi:
“Niye Kobanî’ye saldırıyorsunuz? Bu çeteleri desteklemeye neden devam ediyorsunuz. Çıkmış ‘Afrin’e zeytin dalı operasyonu ile müdahale ettik, şunu yaptık, bunu yaptık’ diyor. Operasyonun adı yanlış bir kere. Zeytin Dalı değil, zeytin talanı… 50 bin zeytin getirmişler, kimin malına el koydunuz, bu zeytinleri kim getirdi, kim satıyor? Afrin’de bu ÖSO çeteleri onların malına mülküne el koydu. Kadına yönelik şiddet en çıplak haliyle devrede. Bir de utanmadan bu talancıların zeytinlerini satın alıyorsunuz. Daha önce de patates almışlardı. Çünkü ‘Kobanî düştü düşecek’ diye hayal kuranlar Kobanî düşmediğinden beri bunun hayali üzerinden yollarına devam ediyorlar. Kobanî düşmedi, düşmeyecek! Afrin, Afrinlilerindir! Afrinliler de kendi topraklarına geri dönecek.”
Enflasyon
Ardından açıklanan son enflasyon rakamları üzerinde duran Temelli, Hükümete yönelik “Merkez Bankası’nın işini zabıtalara yaptırıyorlar, yine düşmüyor. Paketten bir sürü ürünü çıkarıyorlar, başka ürünler koyuyorlar, yine düşmüyor enflasyon. Her türlü önlemi alıyorlar enflasyon düşmüyor. Utanmadan yalan söylemeye devam ediyorlar. Bir de insanlara gülüyormuş. Sen ne insanlara güleceksin, bütün insanlar sana gülüyor” sözlerini sarf etti.
Türkiye’de yoksulluğun her geçen gün arttığını söyleyen Temelli, “Türkiye’de çok ciddi anlamda yoksulluk yaygınlaşıyor. Ücretler düşüyor, buna karşın iktidarın önlem diye getirdiği şey vergi paketi. Bazı vergilerde düşüş yaratıyorlar. ‘ÖTV’yi düşürdük, KDV’yi düşürüyoruz. Bu sayede araba alacaksınız’ diyorlar. Kim alacak arabayı, 100 bin liralık arabada 7 bin liralık düşüş sağlıyorlar. En ucuz araba bu. Kimin 93 bin lirası var? Asgari ücret bin 600 lira. 1 yıl hiçbir şey yemesen 16 bin lira. 6 yıl hiçbir şey yemeyeceksin ki araba alabilesin. Çünkü bunun derdi asgari ücretli değil. Bugün Türkiye’de çalışanların yüzde 67’si asgari ücret ile çalışıyor” diye konuştu.
‘Antep Belediyesi yolsuzluk laboratuvarı’
Sayıştay raporları döküldü ya… Tabi dökülür dökülmez TÜİK’teki yöntemi orada da yaptılar, Denetlemeden Sorumlu Başkan Yardımcısı görevden alındı neden bu tür raporlar ortaya çıkıyor diye. Antep’te zemin ihalesine çıkıyorlar. 2 bin 500 liralık teklif yerine 4 bin 700 liralık teklif kabul ediliyor. İmar değişikliği yapıyorlar. Aklınıza hayaline ne gelirse Antep Belediyesi’nde var. Her türlü yolsuzluk yöntemi Antep Belediyesi’nde var. Adeta Antep Belediyesi yolsuzluk laboratuvarı.
‘Çık konuş bakalım!’
Van Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzlukları gündeme getirdiğimizde, Van Büyükşehir Belediyesi’nin kayyumu çıkıp cevap yetiştirmeye çalışmıştı. Şimdi ses kaydı çıktı. 150 bin TL’lik bir ses kaydı. Bir vatandaş arıyor ve bir işi var diyorlar ki; ‘Vanspor’a 150 bin TL bağış yapın.’ Çık konuş bakalım. Kim nasıl istiyor parayı ve bu para nereye gidecek. Her belediyede böyle, Şırnak, Mardin’de de durum aynı. Hem yolsuzluk var, hem belediyelere ait taşınmazlar değerinin altında yandaşlara peşkeş çekiliyor, hem de belediyeler aşırı derecede borçlandırılıyor.
Kayseri Belediye Başkanı vardı, hatırlıyor musunuz. Hatırlıyorsunuz, şimdi terfi etti yerel yönetimlerden sorumlu. Diyor ki; ‘Çuval çuval para yollandı o yüzden kayyumlar atandı.’ Sevgili Bekir Kaya’nın duruşmasından sonra da aynı şeyi söyledim. Bir tane belge çıkarın. Bir sayfa olsun, bizim herhangi bir belediyemizde o bir sayfada bir kuruş yolsuzluk olsun. Bu suçlamayı yapan zat hakkında 26 sayfalık belge var. Sen çık bu 26 sayfayı bir oku bakalım. Bu halk bir dinlesin Kayseri’de neler yapmışsınız? Bu belge valilik emriyle sümenaltı edildi, soruşturma açılamadı.”
Erdoğan’a: Sen gel yolsuzlukları anlat
Temelli, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı grup konuşmasında çamaşır ve bulaşık makinası satışlarının istatistiklerini paylaşmasına da tepki gösterdi.
Temelli, şunları söyledi: “Kendisi de bugünkü konuşmasında seçim kampanyasına kaptırmış, 16 yıldır neler yaptık diye anlatıyordu. Özellikle çamaşır ve bulaşık makinesi konusunda anlattıkları çok zihin açıcıydı. Efendim bulaşık makinası, çamaşır makinası sayısı şuradan şuraya çıkmış. Yahu sen Cumhurbaşkanı mısın, beyaz eşya bayisi misin? Bize ne? Sen gel bu yolsuzlukları anlat. Bu belediyelerde dönen dolapları anlat. Sen gel bu ülkede savaşın ve zulmün yarattığı yaralardan ve acılardan bahset bize. Çamaşır makinesiymiş, buzdolabıymış, yolmuş. Hepsinin içinde zulüm var zulüm. Hepsinin içinde şiddet var, anaların gözyaşı var. Gel sen bunlardan bahset. Valilerin neden görevden alındığını biliyoruz. Çünkü şimdi kampanya yürütmeye başladın. Valinle, kaymakamınla, jandarma komutanınla, emniyet müdürünle bir zulüm kampanyası yürüteceksin. Bu gözaltıların nedeni de bu. Bu seçim kampanyasına karşı 5 ay boyunca olduğumuz her yerde barış, demokrasi, özgürlük mücadelesini yükselterek başka bir yerel yönetim anlayışını öne çıkararak halkımızla birlikte biz de HDP’nin kampanyasını öne çıkaracağız. İnanıyoruz ki 31 Mart geldiğinde en güçlü cevabı bu halk bu mücadelesiyle verecek.”
Temelli, yaptığı konuşmasını son olarak şu sözlerle noktaladı: “4 Kasım’ın hesabını, tecridin hesabını o gün sandıkta soracağız. Bu halk size en güçlü cevabı bizzat yerinden, Ağrı’dan, Hakkari’den, Silopi, Cizre ve Amed’den verecek. Sadece oradan mı, hayır. Türkiye’nin her yerinde emek demokrasi güçleriyle, toplumsal muhalefetle omuz omuza vereceğiz. Bu şiddet iktidarını, bu zulüm iktidarını, bu ceberut anlayışı süpürüp atacağız. 5 ay boyunca 7/24 neredeysek mücadelemizi güçlendireceğiz, nerede olursa olsun çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yerellerde örgütsel çalışmalarımızı bu ay içinde tamamlayacağız. Sonra 4 ay boyunca da sokak sokak herkesle yan yana çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hep birlikte yapacağız, hiç ara vermeden; çünkü unutmayın, arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza sözümüz var. 31 Mart’ta faşizmin çöplüğüne bunları süpürdüğümüzde arkadaşlarımız özgür kalacak. Hepimizin yolu açık olsun, serkeftin hevalno.”
HABER MERKEZİ