12 Eylül darbe anayasasını sonlandırmak için gerçekçi adım atılmadığını ifade eden DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Cumartesi Anneleri ve Barış Annelerinin mücadelesine işaret ederek ‘Demokratikleşme için darbe mekaniği içerisinde üretilmiş olan bu hakikatle yüzleşmeliyiz’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
İsrail’in Filistin’in Refah kentine yönelik saldırılarını kabul edilebilir olmadığını söyleyen Temelli, İsrail saldırılarında 35 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak buna karşı uluslararası bir yaptırım olmadığının altın çizdi. Türkiye’nin de yaptırım yapmamaya dahil olduğuna işaret eden Temelli, “Neden?” diye sorup “Çünkü aslında hem küresel güçler hem de bölge devletleri Ortadoğu’daki bu çatışma ikliminden adeta besleniyorlar” diye ekledi.
Küresel güçlerin savaş politikalarında ısrar ederek silah sanayisine yatırım yaptığını, Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmanın ise onların değişmez gündemi olduğunu belirten Temelli, “Biz o yüzden diyoruz ki tüm Ortadoğu için demokratik çözüm. Ancak biz bu şekilde Filistin halkının da Kürt halkının da bölge halklarının da soykırımlardan, şiddetten, savaştan kurtulmasına yardımcı olabiliriz” ifadelerini kullandı.
‘Hakikatle yüzleşelim’
Gündemdeki yeni anayasa tartışmalarına değinen Temelli, herkesin 12 Eylül darbe anayasasından şikayet ettiğini ancak kimsenin bu anayasayı sonlandırmak için gerçekçi ve sahici bir adım atmadığını söyledi. Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri’nin mücadelesine işaret eden Temelli, “Bu ülkenin demokratikleşmesinden bahsettiğimizde, sivil anayasadan bahsettiğimizde bir diğer önemli şey de işte bu darbe mekaniği içerisinde üretilmiş olan bu hakikatle yüzleşmekten geçiyor” dedi.
Kobanê Davası: Arkadaşlarımız mutlaka özgür kalacak
Kobanê Davası’nı “kumpas” olarak niteleyen Temelli, “Arkadaşlarımız mahkeme salonlarında adeta bu süreci yargılayarak dile getirdiler. Ve bu kadar vahim bir yargılama sürecinin sonucunda vahim bir karar açıklandı. Ve anladık ki aslında yargıya konu olan talimatlı yargının kurguladığı kumpas ile boşa düştü. Bu tezgâhları bozacağız. Arkadaşlarımız mutlaka özgür kalacak” diye konuştu.
‘Kara para aklanıyor’
Kobanê Davası ile DAİŞ’in Türkiye ile olan ilişkileri arasında bağlantılara işaret eden Temelli, Plan Bütçe Komisyonuna kripto para düzenlemesi geleceğini ifade ederek, bu adımın “DAİŞ’in parasının Türkiye üzerinden aklanması” nedeniyle alındığı gri listeden çıkma amacı taşıdığını vurguladı. Türkiye’nin Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alındığını hatırlatan Temelli, “Türkiye gri listeden çıkmak istiyor. Neden? Çünkü terörün finansmanı söz konusu. Kara para aklanıyor” dedi.
OECD bünyesinde kurulan FATF’ın yaptığı açıklamada DAİŞ’in Türkiye üzerinden kara para akladığının anlaşıldığını ifade eden Temelli, “Arkadaşlarımız IŞİD ile mücadele ettiği için ceza verdiniz. Demek ki IŞİD ile mücadele etmek gerekiyormuş. Şimdi ortaya çıktı ki kripto para yoluyla IŞİD’in çöktüğü paranın aklandığı güzergâh Türkiye” diye belirtti.
‘Sokak hayvanlarını uyutmak katliam’
Sokak hayvanlarının öldürülmesine ilişkin hükümetin üzerinde çalıştığı plana tepki gösteren Temelli, “Bazıları bu uyutulmayı siesta sanıyor. Hayır, bu bir katliam. Kentleri öyle bir hale getirdiğiniz, kent yaşam alanının değişmez bileşenlerinden olan sokak hayvanlarına o sokakta yaşayan yer bırakmadınız, bir beton yığınına çevirdiniz ve şimdi de bu hayvanları öldürmek istiyorsunuz adına da uyutma diyerek. Bu sorunun çözümü aslında yerel yönetimler eliyle sokak hayvanlarıyla barışık çözüm üretmekten geçiyor. Bugün iktidarın uyutma yaklaşımı kabul edilir bir yaklaşım değildir” şeklinde konuştu.
‘Saray dakikada 37 bin lira harcıyor’
Ekonomik krizin devam ettiğini Hazine ve Maliye Bakanı’nın hayat sattığını, sahici tedbirler yerine tasarruf tedbirlerini uygulamaya başladıklarını dile getiren Temelli, şunları söyledi: “Bununla enflasyon ile mücadele edilemeyeceğini herhangi bir istikrar politikasının sürdürülemeyeceğini bir haftada anlamış olduk. Aslında kendileri açısından bir tasarruf adımı atmak istedikleri ortada. Saray dakikada 37 bin lira harcıyor. Kamu özel işbirliğinin bütçeye maliyeti şu anda 200 milyara yaklaşmış durumda. Bu alanda tasarruf yok.”
‘Muhbir vatandaş’
Vergi beyannamesine yönelik hükümet kanadından gelen ihbar çağrılarına da değinen Temelli, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu kadar ciddiyetsiz bir yaklaşım tarihte çok az görülmüştür. Osmanlı’da baş vergisi vardı. Bunların anlayışı da böyle. Yani muhbir vatandaş eliyle adeta halkı birbirine düşürerek vergi hasılatını artırmaya çalışıyor.
Kaynak: MA