Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli; siyasal gelişmeler, seçim çalışmaları ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemleri gündemlerine ilişkin genel merkez binasında toplanan Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu.
Temelli, cezaevlerinde süren açlık grevlerinin Öcalan üzerindeki tecrit sonlanıncaya kadar devam edeceğini belirterek, “Açlık grevinin ölümlere neden olmaması ve arkadaşlarımızı yitirmememiz için iktidara sesleniyoruz. Talep çok nettir. Tecridi sonlandırın” dedi.
Güven’in eylemi tecride karşı’
Temelli, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 81 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı (DTK) ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tahliye edilmesine ilişkin konuştu. Temelli, Güven’in hukuksuz bir şekilde tutuklandığını belirterek, yargının bugüne kadar Anayasa’yı tanımazlıktan geldiğine dikkat çekti. Güven’in tahliyesiyle hukuksuzluğun bir kısmının kalktığını ancak cezaevlerinde hala tutuklu seçilmişlerin ve onlarca siyasetçinin olduğunu hatırlatan Temelli, “Hala tutuklu milletvekillerimiz vardır ve bu hukuk tanımaz durumu teşhir etmek istiyorum. Leyla Güven’i ziyaret ettik. Kendisinin tüm topluma ve halkımıza selamları var. Açlık grevini kararlı bir şekilde sürdüreceğini ifade etti. Tahliyesiyle açlık grevi arasında bir bağ kurmaya çalışanlar bir yanılgıyı dillendirmektedir. Sevgili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi, tecride karşı yapılan ve sürdürülen bir eylemdir. Hem Leyla Güven hem de 230’dan fazla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi yapanlar ve 1000’e yakın süresiz dönüşümlü açlık grevi yürüten arkadaşlarımız tecridin sonlandırılması için açlık grevindeler” şeklinde konuştu.
’20 yıldır süren tecrit’
Temelli, tecridin hala devam ettiğini ve devam ettiği sürece açlık grevlerin yaygınlaşarak devam edeceğinin görüldüğünü söyledi. Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açlık grevleri, tecrit son bulana kadar devam edecek. Açlık grevinin ölümlere neden olmaması ve arkadaşlarımızı yitirmememiz için iktidara sesleniyoruz. Talepler çok nettir. Tecridi sonlandırın. 20 yıldır süren bir tecrit ile infaz hukuku kabul edilemez. 5 Nisan 2015’ten bugüne süren ağırlaştırılmış tecrit meselesi, ciddi bir insan hakları ihlalidir. Aile görüşü yoktur, avukat görüşü yoktur. Sevgili Leyla Güven’in talebi çok nettir. 2,5 yıl arayla sadece günü kurtarmak hükümetin her zaman yaptığı algı yönetimi, aile görüşünün sağlandığı anlamına gelmez. Aile görüşü yeterli değildir. Tüm hükümlülerin sahip olduğu haklardan Sayın Öcalan’ın yararlanması kadar doğal bir hak olamaz.”
‘Güven’in sesine ses katmaları gerekiyor’
Tecridin bir sistem haline geldiğini ve tüm Türkiye’yi sardığına vurgu yapan Temelli, “Türkiye’nin tecritleştirilmesi, insan hakları ve barış konusunda Türkiye’nin yolunu tıkamaktadır. Bunun Ortadoğu’da nasıl sonuçlar yarattığını görmek lazım. Tecride karşı tüm Türkiye’nin, demokrasi güçlerinin, STK’ların Leyla Güven’in sesine ses katmaları gerekiyor. Tecrit sonlanmazsa, bu ülke bugün içinde bulunduğu koşullardan çok daha kötü koşullara sürüklenecektir” dedi.
‘AKPM kararı önemli’
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) kararına ilişkinde değerlendirmelerde bulunan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın AKPM de bu yönde bir karar aldı. Bu, önemli bir karardır. Hem tecrit konusunda hem de yasa tanımazlık ve hukuk tanımazlık konusunda çok önemli bir karar AKPM’de gündeme geldi ve ortaklaştı. Bu karar, Türkiye’nin geldiği hukuk düzenini tarif etmektedir. Türkiye’nin demokratik siyasetten ne kadar uzaklaştığını tarif etmektedir. Herkes için yaşanan ihlalleri tarif etmektedir. Bugün Türkiye’de bir hak ihlali varsa herkes için vardır. Bunları dikkate alıp değerlendirmek bizin en önemli sorumluluğumuzdur. Meclislerin hukuku önemli hukuktur, demokrasilerin en önemli zemini meclislerdir. İşte yerel meclis ve işte AKPM. ‘AİHM’in Demirtaş ile ilgili kararını tanımıyorum’ diyemezsiniz. ‘CPT’nin İmralı’ya ilişkin aldığı kararları tanımıyorum’ diyemezsiniz.”
‘Biz Adana Mutabakatı değil barış istiyoruz’
Türkiye’nin Ortadoğu’ya dönük politikalarını da eleştiren Temelli, şunları söyledi: “Bakın bugün Ortadoğu’yu yangın yerine çevirenler her başları sıkıştığında yeni yeni formül arayışlarına giriyorlar. İlkesizlik, had safhada. Adana Mutabakatı denilen bir şey yeniden önümüze getiriliyor. Bu düzenlemeyle içine düştükleri çıkmazı yeniden Türkiye halklarına ve Kürt halkına dayatmaya çalışıyorlar. Bu yol yol değildir, bu büyük bir çöküştür. Biz Adana Mutabakatı ile değil, artık barış ile yolun açılacağına inanıyoruz. Bu tür yöntemlerden uzaklaşılması çağrısını buradan bir kez daha yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Mücadelemiz tecride ve savaşa karşı’
Yerel seçimlere ilişkin çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini belirten Temelli, yerel seçime atfettikleri önemin ise bir seçimden ziyade demokrasi mücadelesi olduğunu ifade etti. Temelli, “Bütünlüklü demokrasi mücadelemiz bir yanıyla tecride karşıdır, savaşa karşı barış mücadelesidir; bir yanıyla bu sisteme karşı bir mücadeledir. Bütün bunları bütünlüklü olarak ele alıp değerlendirmek ve bunun çalışmasını hedef olarak önümüze koymaya devam ediyoruz. Bu kayyumcu zihniyete ve ceberut devlete karşı adaylarımız her yerde coşkuyla karşılanıyor” diye konuştu.
‘Batıda gösterilecek adaylar’
Batı illerine yönelik çalışmaların da sona doğru gelindiğini söyleyen Temelli, batı illerinde gösterilecek adayları yakında kamuoyuyla paylaşacaklarını aktardı. Temelli, “Belli istisnaları gözeteceğimizi dile getirmiştik. Radikal demokrasi anlayışı gereği bütünlüklü bir mücadeleyi önemsiyoruz. STK’lar, demokratik çevrelerin görüşleri çerçevesinde cesaretle adım atacağımızı ve sorumluluk alacağımızı ifade ettik. Bunun ötesinde diğer muhalefet partilerin gerçek bir muhalefeti büyütmek ve demokrasi safında yer almaları mümkünse bunu görmek istiyoruz. Ancak bu şekilde yol alabiliriz. HDP olarak bu konuda dayanışma göstereceğimizi ifade ederken, diğer muhalefet partilerinden bu konuda bir gelişme yaşanmamıştır” dedi.
‘Öykü Arin donör bekliyor’
Lösemi hastalığıyla mücadele eden ve ilik nakli bekleyen 3 buçuk yaşındaki Öykü Arin Yazıcı da Temelli’nin gündemindeydi. Öykü Arin’in donör arayışının uzun süredir devam ettiğini hatırlatan Temelli, “ Bu konuda iktidardan, Sağlık Bakanlığı’ndan hiçbir adım atmıyorlar. Öykü’nün şahsında donör bekleyen o kadar çok hasta var ki, bu vaka bize bu ülkenin sürüklendiği sağlık şiddeti girdabını gösteriyor. Sağlık hakkının yok edilmesini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ