Wan’da konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, ‘Yaşadığımız sömürünün kaynağında savaş ve mülksüzleştirme var ve en büyük mülksüzleştirme ise Kurdistan’ın tarım arazileri üzerinde yapılıyor’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) “Ekmek ve Adalet” Buluşmaları kapsamında “Tarımda ve Gıdada Geleceği Kurma Sempozyumu” Wan’da oturumlarla devam ediyor. “Başka bir tarım ekonomisi mümkün mü?” başlığıyla düzenlenen oturumda DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal ve Şahin Karakoyun birer sunum yaptı. Moderatörlüğünü Melis Tantan’ın yaptığı oturumda Kurdistan’da tarımın ekonomisi konuşuldu.
Demokratik modernite başka bir şey öneriyor
Kurdistan’ın sömürgeleştirilmesi Türkiye kapitalizmi için birinci hamle olduğunu ifade eden Temelli şunları söyledi: “Kurdistan’daki tüm yatırımlar ve yapılanlar kapitalist aklın ürünü sonucu gerçekleşir. Burada onun için kendine yeten bir tarım ekonomisi değil, tarım ekonomisini tasfiye eden, tarım ekonomisi içerisinde olan köylüleri işçileştiren, ucuz iş gücünü batıya taşıyan ve burada da doğal kaynakların batıya kaydırılmasına sağlayan bir mekanizma yaratıyorlar. AKP’nin Rojava’da ve Kurdistan’ın tüm parçalarında yaptığı şey sömürgeciliğinin yayılmasıdır. Kurdistan’ın kaynaklarına el konulması işte bu politikanın bir parçasıdır. Bunun en önemli yolu da onlar için savaştır. Türkiye’de bugün iktidar sürekli savaşı gündemde tutuyorsa bunun eko-politiği Türkiye kapitalizminin geldiği noktayı ortaya koyuyor. Bunca yaşadığımız sömürünün kaynağında savaş ve mülksüzleştirme var ve en büyük mülksüzleştirme ise Kurdistan’ın tarım arazileri üzerinde yapılıyor. Kurdistan, altındaki madeni ve üstündekilerine el koyma ile bir şekilde mülksüzleştiriliyor. Bunun için savaşa karşı çıkmaktır. Sömürü kapatilizm için olmazsa olmazdır. Kapatilazmin sömürü hinterlandı artık Kurdistan’dır. İşte tüm bunlara karşı ‘Hoş geldin Sayın Öcalan’ demek gerekiyor. Çünkü Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik özerlik paradigması tüm bunlara karşı yeni bir yaşam ve çözümü geliştiriyor. Tüm de bu paradigma ışığında başka tarım politikaları mümkün ve bunu inşa etmeliyiz.”
Erkek zihniyeti hem kadını hem doğayı hedef alıyor
Ardından konuşan Şedal ise, demokratik komünal ekonomiyi inşa etmenin artık elzem olduğunu ifade ederek, “Bunun için tarım çok önemlidir. İlk tohumun kadın eliyle ekildiği, ilk tarımın yapıldığı Mezopotamya’da bunu yeniden başarmak mümkündür. Devletli uygarlık yapısının erkek aklının ürettiği ve kurumsallaştığı kapitalizme karşı bir ekolojik yaşamı savunuyoruz. Tarım ve köy devrimi tamamen insanların emeğiyle oluşan bir süreçtir. Tarım ve köy devrimi kadın öncülüğünde gelişirken, bu durum hiyerarşinin olmadığı demokratik, ekolojik bir yaşam formuydu. Bizim geliştirmeye çalıştığımız da budur. Erkek zihniyeti kadını hedef alırken doğayı da hedef alıyor” diye konuştu.
Son olarak Kürtçe sunum yapan Ziraat Mühendisi Şahin Karakoyun da Kurdistan ve dünyada tarım politikalarının geldiği aşamayı anlattı.
Oturum soru-cevap bölümüyle sona erdi.
İkinci oturumda tarım politikaları tartışıldı
Birinci günün ikinci oturumunda “Sömürü, sömürge bağlamında Kurdistan’da tarım politikaları” tartışıldı. Moderatörlüğünü Fatih Çiçek’in yaptığı oturuma konuşmacı olarak DEM Parti Milletvekilleri Nejla Demir, Sinan Çiftyürek ve Ramazan Polat katıldı.
Türkiye tarımdan uzaklaşıyor
İlk olarak konuşan DEM Parti Agirî Milletvekili Nejla Demir, “Kendi kendimize yetmeyi tartışırken, öncelikle konuşmamız gereken şey tarımdır. Savaşlar gösteriyor ki tarımsal üretimiz yoksa siz kendinize yetemezsiniz. Türkiye son yıllardır giderek tarımdan uzaklaştığını görüyoruz. Bu durumun Kurdistan’daki sonuçlarını çok ağır bir biçimde de görebiliriz” diye belirtti.
Geçmişte Türkiye tarımının yüzde 65’inin et ihtiyacının ise yüzde 70’inin Kurdistan’da sağlandığını dile getiren Demir, “Tarımsal destekler sunuldu ama alternatif ürün yetiştirmek yerine çiftçiler tam da onların istediği gibi bir ürüne yönlendirildi” dedi.
Tarım reformu için kararlar alınmalı
Sempozyumda önemli kararlar alınacağını ifade eden DEM Parti Wan Milletvekili Sinan Çiftyürek de, “Türkiye’nin en büyük 4 barajı Kurdistan’da ama en az elektrik alan da Kurdistan’dır. İşte sömürge budur. Savaşın en büyük ektisi Kurdistan coğrafyasında yaşandığı için tarım alanlarına da o denli etkide bulunuyor. Çünkü bu savaştan dolayı insanlar tarım arazilerini ekemiyor, yaylalarına gidemiyor ve üretemiyor. Bu nedenle insanlar göç etmek zorunda kalıyor. Evet, artık devletin tarımsal gelişme için bir şey yapmayacağını anladık asıl önemli olan şey bizim ne yapacağımızdır. Siyasetimiz ve belediyelerimiz bir planlama önlerine koymalıdır. Halkın tekrar köylerine geri dönüşlerinin sağlanması en önemli konudur. Yine kooperatifleşme ve tarım reformu için kararlar alınmalıdır” diye konuştu.
Krizin en büyük nedeni savaş
Gıda Mühendisi Ramazan Polat ise, “Kürt sorununda çözümsüzlük politikalarının kıskacında tadım ve gıda krizinden çıkış arayışları” başlığında sunum yaptı. Tüm dünyada gıda ve tarım krizinin devam ettiğini söyleyen Polat, “Yerel seçimler öncesi zamlar gündeyken Erdoğan’ın, ‘bir mermi ne kadar, biz iki aydır Efrîn’de leblebi atmıyoruz’ sözü bu durumu tam olarak anlatıyor. Bu ülkede yaşanan gıdaya ulaşamama sıkıntısının en büyük nedeni işte savaş, çatışmadır. Diğer nedenleri ise, iklim değişikliği, topluma gıda ulaştıran kamu kurumlarının tasfiye edilmesi ve yerel tohumların yok edilmesidir” dedi.
WAN