Kapatma davası ve Kobanê davalarına rağmen HDP’nin yoluna devam edeceğini ifade eden Temel, HDP’nin Türkiye’deki siyasi dengeleri belirleyecek bir aktör olduğunu vurguladı
Bir yanda kapatma davası bir yanda Kobanê davası ve hemen hemen her gün partilerine yönelik gözaltı operasyonları ile karşı karşıya kalan HDP tüm bu baskılara rağmen halk buluşmaları ve örgütlenme çalışmalarını sürdürüyor. Anketlerde belirleyici rolü de olduğu sık sık gösterilen HDP’nin ve Türkiye’nin gündemini Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkan Yardımcısı Tayip Temel ANF’ye değerlendirdi.
Temel, HDP’nin Kürt siyasi hareketiyle Türkiye demokrasi güçlerinin buluşmasından ortaya çıkan enerjinin gücünü yansıttığını söyledi.
Ayrıca tüm kuşatma girişimlerinin karşısında HDP’nin yoluna devam edeceğini ifade eden Temel partinin kuruluşunda çözüm sürecinde yaşanan görüşmelerle Abdullah Öcalan’ın büyük katkı sağladığını da vurguladı.
HDP bir ittifak partisidir
HDP’nin kuruluş sürecini anlatan Temel, “HDP, özü itibarıyla Türkiye’deki sol, sosyalist, devrimci, demokrasi güçlerinin ve Kürt siyasi hareketinin ilk defa bir çatı altında buluşması projesidir. Geliştiği atmosfer, şüphesiz bugün içinde bulunduğumuz siyasi havadan çok farklıydı” ifadelerini kullandı.
Temel HDP’nin oluştuğu süreçte çözüm sürecinin katkılarını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: Sayın Öcalan, Mahirler, Denizler, Kaypakkayaların Türkiye’de yaratmaya çalıştığı mücadele geleneğinden, geliştirmeye çalıştıkları devrimci çizgiden kendisini ayrı değerlendirmiyordu. İşte HDP, bu fikriyatın, bu düşüncenin sonucu olarak ortaya çıktı. Kürt halkının, Türkiye halklarıyla, Türkiye sosyalist, devrimci demokratik güçlerle ittifakıdır. HDP, tarihsel ittifak partisi olarak gelişti.
Diyalog sürecindeki rolü
Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan ‘diyalog süreci’nde HDP’nin önemli roller üstlendiğinin altını çizen Temel, şöyle devam etti: “Çözüm tartışmalarının şüphesiz Kürt siyasi hareketi ve önderi olan Sayın Öcalan’ın inisiyatifiyle, iradesiyle başlayan, devleti, iktidarı demokrasiye, Kürt sorununa duyarlı kılmaya dönük çabaları, Türkiye’de muazzam bir atmosfer oluşturmuştu. HDP’nin yaptığı en önemli işlerden biri de İmralı-Kandil-Ankara arasındaki müzakerelerde arabulucu olması. Dolmabahçe Mutabakatı’yla zirveleşmeye dönük girişimlerin tümünün müdahil güçlerinden biri de HDP’ydi. Ancak Erdoğan yönetimi, savaşı, çatışmayı ve inkarı tercih ederek, müzakere sürecinin ortaya çıkardığı bütün pozitif şeyleri yerle bir etti. HDP, belki de Kürt siyasi hareketinin temsillerinin yıllarca denemeye çalıştığı projenin vücut bulmuş halidir.”
Öcalan, HDP projesinde ısrarcıydı
HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde başarısını ve barajı aşmasıyla birlikte gelişen olayları da hatırlatan Temel, şöyle konuştu: “HDP, 7 Haziran’da HDP’nin içinde yer alan bir çok siyasi aktörün bile şüpheyle baktığı, inanamadığı bir mucizeyi yarattı. HDP projesinin tutacağını, HDP’nin mevcut faşist rejimlerin karakterine bir müdahale olarak gelişeceğini ve oluşturulan siyasi, psikolojik ve güvenlik bariyerlerini, barajlarını aşacağını ısrarla dayatan, Abdullah Öcalan’dır. O dönem Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) temsilciliğini yapan hem de HDP’nin projesinde önemli rol ve misyonlar üstlenmiş bir çok aktör de bu konuya şüpheyle yaklaşıyordu. Ancak Sayın Öcalan’ın toplumla bağı dinamikti ve adeta bu projeyi dayattı. Türkiye’de bu projenin maya tutacağına dair öngörüsü çok güçlüydü. Dolayısıyla 7 Haziran seçimi, HDP’nin faşizme, AKP iktidarına ve diğer şoven, devletçi kodla siyaset yapan güçlere karşı başarı ve zafer kazanabileceğinin ilk adımı oldu”
HDP’nin direnişi
HDP fikriyatının direngenlik göstermesini iki şeye dayandıran Temel, şöyle izah etti:
“Biri hakikate dayanması. Türkiye’de de, Ortadoğu’da da, Kürdistan’ın diğer parçalarında da bir paradigma gelişiyor. Paradigma, halklar artık birbirine kırdırmak, birbirine düşman etmek, ayrıştırmak, milliyetçi ve ırkçı duygularla kimlikleri birbirine karşı tahrik etmek yerine birlikte yaşamın nasıl örülebileceğinin projesiydi. HDP, bu hakikate dayanıyor.
İkincisi; karşı saldırıda bulunan hegemonik güçler, karşısına aldığı toplumcu projeleri itibarsızlaştırmaya, başkalaştırmaya, raydan çıkarmaya dönük kimi saldırılar gerçekleştiriyor. Saldırı sadece, tutuklayalım, kapatalım, eşbaşkanlarını, yöneticilerini içeri tıkayalım şeklinde değil. Esasen dayandığı toplumsal zemine de saldırı, projenin kendisini başkalaştırma. HDP, çok yoğun bir ideolojik saldırdı altındadır. Bir taraftan HDP’yi sadece Kürtlerden ibaret, Kürtlerin örgütlendiği bir parti gibi göstermeye çalışan muazzam bir devlet aklı var ve bu yolla HDP’ye karşı ırkçılık, milliyetçilik de örgütlendiriliyor. Diğer taraftan yine devlet aklıyla, güya HDP aşırı Türkiye sol, sosyalist hareketinin peşine takılmış, dolayısıyla Kürtleri temsil etme kabiliyeti ve yeteneğini yitirmiştir diye sahte bir propaganda yapıyorlar.
Bu iki saldırı dalgası HDP’yi başkalaştırma, raydan çıkarmaya dönük ideolojik ve politik saldırılardır. Tasfiye konseptine paralel olarak gelişen bu saldırılara karşı da HDP’nin yine direnme ve direnç gücü dayandığı perspektiftir.”
‘HDP sayesinde muhalefet söz kuruyor’
HDP’nin muhalefete yön verdiğini söyleyen Temel, “HDP’nin direnişi olmasaydı bugün muhalefet, iktidara karşı söz kuramayacaktı. HDP’nin direnişi olmasaydı bugün muhalefet partileri bir güç odağı haline gelip iktidara karşı bir ittifak zemini sunamayacaktı. HDP’nin, Kürtlerin, Kürt siyasi hareketinin her koşulda her zemindeki büyük direnişi, AKP’yi adeta çöküşün eşiğine getirdi” ifadelerini kullandı.
Temel, gerçek çözümü HDP ve HDP etrafında buluşan demokrasi bloğu olduğunu vurgulayarak “Emek ve Özgürlük İttifakı, işte bunun ilk adımıdır” dedi.
HDP ve kadın öncülüğü
Partisinin bir kadın partisi olduğunun altını çizen Temel, kadın emeğine yaklaşımlarda hala sorunlar yaşandığını ve bu sorunları da kadın öncülüğünde aşacaklarını şu sözlerle ifade etti: “HDP, bir kadın partisidir, kadınların ayakta tuttuğu bir partidir. Direnişe öncülük eden kadınlardır; inatla, ısrarla faşizme karşı mücadeleyi süreklileştiren kadının stratejik aklıdır. Kadınlar, faşizm zemininde bu iktidarın politikalarında sonuca ve nihayete ererlerse kölelik yok olur. Faşist iktidarın kadınlara reva gördüğü tek şey katliam, şiddet ve köleliktir. İstanbul Sözleşmesine yaklaşımdan bunu görüyoruz, kadın siyasetçilere yönelimlerinden, kadın öncülerine yönelimlerinden bunu görüyoruz. Dolayısıyla HDP’de bu çizgiyi çok güçlü tutuyor. Ancak uygulamada eş başkanlık ve eş temsiliyet şüphesiz bir kültürü gerektirir. Erkek aklının, kadın öncülüğünün içselleştirilmesi gerekir. Hala kadına kadına yönelik yaklaşımda iktidarcı, kadın emeğini görmeyen, yeteri kadar irade görmeyen eril ve toplumsal geri geleneklerden beslenen erkek yaklaşımları var. Buna yönelik zaten kadın yoldaşlarımız, muazzam bir mücadele yürütüyor.”
‘Esas adres HDK’dir’
HDP olarak kongre partisi olduklarını hatırlatan Temel, HDK’nin temel perspektifleri olduğunu kaydetti: “Halkların Demokrasi Kongresi (HDK) kuruldu ve biliyorsunuz ki Türkiye’deki 40’ın üzerinde siyasi ya da örgütsel düşüncesi farklı olan güçlerin bir araya gelip oluşturduğu bir proje. HDK, kendi siyasi temsili gerçekleştirecek olan partisini kurma temelinde HDP’yi geliştirdi. HDP’nin ilham aldığı proje HDK’dir. HDK’nin mevcut durumda belli sebeplerle geride kalması, siyasi partinin temsil siyasetiyle ön plana çıkması ve HDK’yi görünmez kılması bizim açımızdan sorundur. HDP ile HDK ilişkisini yeni dönemde tekrar tartışarak doğru ve gereken bir zemine oturtma girişimi içindeyiz. HDK’nin gelen kurula gitmesiyle bu konular tekrar başlayacak. HDP veya başka bir parti kongreye dayanmadığı sürece, herhangi bir klasik partinin düştüğü tuzaklara düşme ihtimali yüksektir. Temel perspektifimiz şüphesiz, HDK’dir.”
‘Saldırılar bizi yolumuzdan alı koyamaz’
HDP’nin içinde bulunduğu kuşatmaya ilişkin de konuşan Eşbaşkan Yardımcısı Tayip Temel, önümüzdeki süreç için etraflıca bir hazırlık içinde olduklarını vurgulayarak, şunları ekledi:
“HDP yaklaşık iki üç yıldır bu kuşatma siyasetini her koşulda yardı. Her seçimde büyüyerek, Türkiye’deki siyasi dengeleri belirleyecek bir aktör olma yolundaki istikrarlı yürüyüşünü sürdürüyor. Bu anlamıyla kapatma davası, Kobanê kumpas davası, il, ilçe, parti meclisine yönelimler asla bizi yolumuzdan edemez.
Emek ve Özgürlük İttifakı içinde 6 parti yer alıyor, bizim kendi bileşenlerimiz 6 parti, HDP’nin bileşeni olmakla beraber kendi partileşme süreçlerini tamamlamış güçlerdir. Hiçbir kaygıya, hiçbir tereddüte yer bırakmaksızın her koşulda Türkiye’nin kaderini belirleyecek ve 3. Yol’u en güçlü şekilde hem meydanda hem sokakta hem de Meclis’te temsil edecek güce ve etkinliğe kavuşacak imkanlara sahibiz.”
ANKARA