Kadim tarım bölgesi olan Trakya’da kuraklık sürerken, kaya gazı şirketleri bölgeyi yağmalamaya devam ediyor. Tekirdağ’da 10 kaya gazı sondajı daha başlarken, Rusya ile yapılan anlaşma ile Trakya enerji merkezi haline getirilerek yok oluşa bağlanmış durumda
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Türkiye’de Amed ve Trakya topraklarında yoğunlaşan kaya gazı ve Kaya petrolü sondajları 15 yıla yakın süredir genişleyerek devam ederken, son yıllarda bu süreç Tekirdağ coğrafyasında yoğunlaştı. Hollanda merkezli Corporate Resources B.V’nin Türkiye şubesi Corporate Resources Enerji A.Ş. tarafından Tekirdağ’ın Muratlı ve Süleymanpaşa ilçelerinde daha önce şirkete satılmış olan ruhsat kapsamında 35.692 hektar alanın 289.400 m2 içerisinde 10 adet kuyuda kaya gazı çıkarılma faaliyetinin gerçekleştirileceği açıklandı. Trakya’yı mesken tutmuş olan Thrace Basin Natural Gas Türkiye Corporation, Pinnacle Turkey Inc. ve Corporate Resources B.V. LTD. ŞTİ ortaklığına Tekirdağ’da onlarca işletme ruhsatı verildi. Bu süreç TransAtlantik şirketinin Türkiye’ye adım atmasıyla birlikte genişledi.
TransAtlantic şirketi
ABD Texsas merkezli çok uluslu TransAtlantic Petroleum şirketi, Türkiye’ye Avustralya merkezli Pet Exploration Mediterranean International’ın (PEMI) adlı şirketin operasyonlarını satın alarak girdi. Daha sonra Trans Atlantic Exploration Mediterranean International adını alan şirket Energy Operations Turkey (EOT) adlı firmanın lisanslarını ve operasyonlarını da devraldı. Ayrıca TPAO ile Transatlantic arasında Amed ve Trakya’da ortak çalışma için bir mutabakat imzalanmıştı. Transatlantic Exploration Mediterranean International, Petrako Petrol Doğalgaz İnşaat Taahhüt İşleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve Valeura Energy Netherlands B.V. adlı ortaklıkla, Kırklareli’nin Lüleburgaz, Edirne’nin Süloğlu ve yine Kırklareli’nin Havsa ilçelerinde başlattıkları kaya gazı sondajları, Kırklareli ve Tekirdağ’a genişleyerek aralıksız sürdürülmekte.
Birçok ortaklık
Thrace Basin Natural Gas Türkiye Corporation, Pinnacle Turkey Inc. Ve Corporate Resources B.V. şirketleri Tekirdağ’da kaya gazı sondaj ve üretimleri sürdürülürken, diğer yandan Türkiye Petrolleri A.O. ve Amity Oil International Pty Ltd. ortaklığı ve yine Türkiye Petrolleri A.O. ve Petronas ortaklığı Tekirdağ coğrafyasını delik deşik edip suları tüketti ve zehirleyerek kirletti. Valeura Enerji şirketi bölgedeki sondajlarını Stellar Energy Advisors Limited şirketiyle sürdürmeye başladı. Amed’de ise Schell firması ve TransAtlantic Petroleum sondaj çalışmaları ve gaz üretimi devam ederken, Çalık Grubu ile İhlas Holding kaya gazı ve kaya petrolü için ulus ötesi şirketlerle kurdukları ortaklıklarla bölgeye yerleşti.
Katar’ın petrokimya tesisi
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasındaki Saros Körfezi kıyısına Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) tarafından yapımı devam eden Saros Likit Doğalgaz Taşıma Yükleme Limanı (FSRU) ve Kara Boru Hattı’ tüm itirazlara rağmen inşa edilirken, bu tesisin Katar için olduğu iddia edilmişti. 2018 yılında iktidar destekçisi olan basında çarşaf çarşaf Katar’a övgüler düzülüp petrokimya tesisi kuruluyor haberine yer verilip müjdeler eşliğinde sayfalarına taşımışlardı. Çıkan haberlerde, “Türkiye merkezli Metcap Energy Investments ile Katar merkezli Fusion Dynamics tarafından, yüzde 50-50 ortaklıkla kurulan MetCap Petrochemicals, Türkiye’de 5,2 milyar dolarlık (20.8 milyar TL) yatırım yapacak. Trakya Havzası’nda kurulacak ve 4 milyar dolarlık yatırımla hayata geçirilecek Doğal Gaza Dayalı Kimya Tesisi’nin yıllık 2,6 milyon ton metanol ve 1 milyon tonluk hafif olefin üretim kapasitesine sahip olacak” diye belirtiliyordu. Saros’dan Keşan’a kadar döşenen iki adet botu hattı için ‘beyaz ürün’ ifadesi açıklamalarda yer alırken, beyaz ürün bilgisi paylaşılmadı.
Kömür yakarak doğalgaz üretimi
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) işbirliğindeki “Enerji Akademi Programı” kapsamında, jeolojik zorluklar nedeniyle madencilik yapılamayan linyitleri ekonomik değeri yüksek gazlara dönüştürmek üzere hazırlanan proje onay aldı. İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Fişne, “Trakya Havzası kömürlerinin yeraltı gazlaştırma potansiyelinin araştırılması, tek boyutlu gazlaştırma deneyleri ile sentez gaz kompozisyonunun belirlenmesi” isimli projenin dünyada giderek yaygınlaştığını iddia etti. Fişne, “Kömürü yerinde gazlaştırma yönteminin, klasik madencilikle üretilemeyecek durumdaki kömürlerin yer üstünden sondajlar açılarak yer altındayken yakılması prensibine dayanıyor” dedi.
Trakya kömürleri
Yeraltındaki kömür damarlarının kimyasal olarak tutuşturulmasını ve ardından serbest bırakılan yüzde 90’ını metan gazı olan gazların yer seviyesinden alınmasıyla elektrik santrallerini besleyebileceği iddia edilmekte. Doç. Dr. Fişne, Türkiye’de pilot çalışmaların yapıldığını ancak yer altındayken gazlaştırma teknolojisinin ilk kez üniversite-sanayi işbirliğiyle başlattıklarını ifade etti. İTÜ yürütücülüğündeki projelerinde EÜAŞ’ın uhdesinde bulunan Trakya havzasındaki kömürlerin yerinde gazlaştırma yöntemiyle değerlendirileceğini belirten Fişne, “Normalde linyitin kalorifik değeri düşük. Kömürün yer altındayken gazlaştırılması ile katma değeri daha yüksek gazlar elde edilecek. Bu gazların ekonomik değeri de çok yüksek” derken, yaratacağı ekolojik ve yaşamsal yıkımların gündemlerinde olmaması dikkat çekici.
Siyanür dâhil ağır metaller
Şimdiye kadar yürütülen farklı ‘Yeraltında Kömürün Gazlaştırılması’ (YKG) operasyonları sırasında suların kirlendiğini gösteren birçok tehlikeli kirleticinin tanımlandığını ve bazı yerlerde uzun süreli yeraltı suyu kirlenmesinin oluştuğu çalışmada yer alıyor. Çalışmada, YKG işlemlerinden sonra tespit edilen organik kirleticiler arasında fenoller, benzen ve türevleri, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH’lar), heterosiklikler, amonyak, cıva, çinko, sülfatlar, siyanürler ve diğer ağır metaller bulunduğu ve yeraltı suyundaki fenol konsantrasyonunu yükselttiği yer alıyor. Çalışmada, arazi kullanımı değişikliklerinin habitat çeşitliliğini, su kaynaklarını, yüzey akışını ve yüzey sıcaklıklarını etkileyeceği ve yüzey sıcaklığını da artıracağı belirtiliyor.
Kaya gazı ekolojik katliamdır
AKP’li Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı V. Putin’le Trakya’nın AB’nin doğalgaz dağıtım merkezi olması yönünde el sıkıştıkları duyurulmuştu. TürkAkım boru hattının kapasitesinin arttırılması ve Trakya coğrafyasının doğalgaz ve enerji işletmeleriyle işgal edilme planları uzun süredir yapılmakta. Birinci sınıf tarım toprağına sahip Trakya’da yeraltı suları ve halen temiz akabilen akarsular kaya gazı ve sanayi tesislerine bağlanırken, nehirlerde debiler her geçen yıl düşmekte, sanayi tesislerinin atıklarıyla beslenen Ergene Nehri ise su yerine zehirli akışkana dönüştü. Benzer bir durum Meriç Nehri’nde de yaşanmaya başlandı. Trakya’nın İran, Irak, Rusya, Azerbaycan gibi çok sayıda ülkenin yeni yatırımları için büyük önem taşıdığı yönünde açıklamalar ise dikkat çekiciydi.
AKP, CHP ve MHP
Trakya ve Mezopotamya topraklarında ezelden bu yana tarım yapılmaktadır. Her iki bölge de kapitalizmin ve sermayenin üretim süreçleri ve birikim yolları için feda edilebiliyor. 2009 yılından bu yana Trakya’da yaşananlar bize gösteriyor ki her şey planlı ve programlı olarak devam ediyor. CHP ve MHP de bu süreçlerde adeta mevcut hükümetin koltuk değnekliğini yaparken, Trakya’yı yok oluşa bağlayan süreç, AKP’nin bir şirkete hazırlattığı İstanbul Metropolitan Planları’nın (İMP) Trakya’da üniversitelerce hazırlanan planlara tercih etmeleriyle başlatıldı.
Sular tükendi, kalan kirlendi
Kaya gazı çıkarılma sürecinde bir adet sondaj kuyusuna bir seferde 600’e yakın zehirli kimyasallar kumla birlikte yaklaşık 18.000M3 su basılmaktadır. Bir kuyuya bu su basma işlemi 15-20 kez tekrarlanmakta ve toplamda bir kuyuda ortalama 300.000M3’e ulaşmaktadır. Kullanılan kimyasallar, çıkarılan petrol ve gazla birlikte yeraltından yüzeye çıkan ağır metallerle dolu akışkanlar nedeniyle sular hiçbir biçimde geri kazanılamamaktadır. Sondaj kuyuları arttıkça yerüstü ve yeraltı sularının tükenip kirleneceğini, yeraltında suyu depolayan akiferlerin yok edileceğini, çevrede bulunan barajların ve derelerin tamamının kuruyacağını ve tarımın yapılamaz hale geleceğini ve nihayetinde tüm insan ve hayvanların bölgede yaşayamaz hale gelerek göç etmek zorunda kalacağı bir gelecek Trakya’yı bekliyor.
ABD’de 636 milyon m3 su
31 Ekim 2023 günü Texas Tribune gazetesinde Climate News’in hazırladığı bir rapor yer aldı. Raporda, petrol ve gaz şirketleri, sadece ABD’nin Permiyen havzasında yürüttükleri kaya gazı ve kaya petrolü çıkarma işlemi nedeniyle yılda 168 milyar galon suyu kirlettiği belirlendi. Bölgedeki kirliliğin atık suların doğrudan akarsulara, nehirlere veya göllere dökülmesiyle ortaya çıktığı belirtildi. 636 milyar litre, yani 636 milyon m3 su enerji üretmek adına geri kazanılamaz durumda kirletilirken yeraltı suları yani akiferler tüketildi, diğer yandan yeraltındaki temiz suyun yerini kirli suyla karışık zehirli akışkana dönüştü.
ABD’nin Permiyen havzasında yürütülen kaya gazı ve kaya petrolü çıkarma işlemi nedeniyle 636 milyon m3 su geri kazanılamaz durumda kirletilirken yeraltı suları yani akiferler tüketildi.