Yıl 8 Ocak 2013 Erdoğan Başbakan… Parti grubunda konuşuyor, okullarda “ant” uygulamasına karşı olduğunu açıklıyor:
“Ant uygulaması ile ilgili olarak hem sizlere hem aziz milletime de bazı hususları hatırlatmak istiyorum. Bu uygulama nedir, menşei kaynağı nedir, nereden geldi? Bunu bilmemizde fayda var diye düşünüyorum. İlk ve ortaokullarda “ant” uygulaması 1933 yılında başladı. Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Dr. Reşit Galip’ti. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarından, yazarlarındandı. Aynı Reşit Galip insanların kafataslarını ölçen, insanları kafataslarına göre sınıflandıran anlayışı destekleyen sözüm olan bir bilim insanıydı.”
Sular aktı, mevsimler geçti, çok yıkım yaşandı, ittifaklar değişti, yargı kadrolarındaki tasfiyeler başka kadrolar doldurdu. 5 yıl sonra “öğrenci andı” Danıştay 8. Daire kararıyla geri döndü. Karar oy çokluğu ile alındı.
Kararda “… İdarenin, haklı bir neden olmadan yerleşik, istikrar kazanmış uygulamalardan ayrılmasının sahip olduğu serbestiyi düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin bağlı olduğu eşitlik ilkesine aykırı kullanması…” denildi. Yani AKP hükümeti “düzenleme yetkisi, takdir hakkını hukuka uygun kullanmadı”.
Mahkeme kararından AKP’nin savunmasında ise işin özünü ilişkin hususların dile getirmediğini, öğrenciler için uygun olmayan hava ve fiziki koşulları ileri sürdüğünü öğreniyoruz. Güçlü bir savunma yapmadığını anlıyoruz.
AKP’nin “ustalık ” döneminin “müesses nizam” a sembolik ayarlarının bir göstergesi olan öğrenci andının kaldırıldıktan sonra yargı karar ile dönmesi bir şeylere işaret… Tepkiler de sözünü ettiğim işaretin delilleri… AKP’nin etkili isimlerinden anayasa profesörü Mustafa Şentop karar için ; “Danıştay eski ‘ideolojik’ korumacılık günlerine mi dönüyor? Karar kadar gerekçesini de çok ilginç buldum “ dedi. Şentop,“eski” vurgusu ile “yeni” Türkiye’nin hala inşa edilemediğini şaşkınlık tonlaması ile dolaylı anlattı.
Eski Adalet Bakanı, eski hükümet sözcüsü, Erdoğan’a en sadık isimlerden Bekir Bozdağ da şaşkın hatta biraz da kızgın olduğunu şu paylaşımla dile getirdi: “ Öğrenci andı kararı ile Danıştay 8. Dairesi, hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış, kendisini yürütmenin yerine koymuş, yürütmenin takdir hakkını yok saymış, dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır, kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir.” Bozdağ’ın sözleri yargıdaki dizaynın hala “kaçaklar” üretebildiğinin itirafı. Yargı bağımsızlığından ziyade, tarafların mücadelesi gibi görünüyor. Zira mahkeme kararında 1930’ların Türkiye’sine atıf var.
Uyuşmazlığın derinliği sosyal medya üzerinden yürüyen kamplaşma ile de kendini gösterdi… Danıştay kararının “zafer” gibi abartılı bir ruh hali ile karşılanması bile ittifaklardaki “kaçakları” yansıttı. Karşısında ise, iktidar olmadıkları günleri çağrıştıran eski rejim sembollerinin yeniden tedavüle sokulmasının tepkisi vardı. MHP ve AKP’ye yakın eğitim sendikaları hemen pozisyon belirledi. İktidara yakın Eğitim Biir Sen “kararı asla tanımayacağız” dedi. MHP’ye yakın Türk Eğitim Sen ise kararı sonuna kadar destekleyerek, Eğitim Bir Sen’i üstü kapalı hedef gösterdi. Hatta onları “mukaddes değerleri kamuflaj” etmekle suçladı.
Mesele, MHP ve AKP “milli ittifakını” aşan gerilimin çuvala sığmaması mı göreceğiz. Ancak “göklerden inen bir karar”, “tekçi Türkiye” yi bile afallattı. Meğer “tekçi”lerin üstünde bir “tekçi” varmış.