KDP peşmergelerinin Irak ordusu kıyafetleri giyerek Şengal’i kuşatan güçler arasında yer aldığı belirtiliyor. Sevkiyata tepki gösterenler, ‘IŞİD geldiğinde tek bir kurşun atmadan kaçanlar, geri dönemez’ sözlerini kullandı
Bağdat ile Hewler arasında 9 Ekim 2020’de özerkliğe son verip Şengal’i ele geçirmek için yapılan anlaşmanın ardından asker-polis sevkiyatını hızlandırdı. Ezidi aydınlar durumun kaygı verici boyuta ulaştığına işaret ederek, IŞİD’in yapamadıklarını yapmaya çalıştıklarını vurguladı: “kutsal olan Çilmêra Dağı’na da asker gönderilmiş. Êzidîler bizi yok etmeden burayı alamazsınız diyor. Ne olursa olsun hedeflerinin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz. Kürtler tüm Kürdistan’da büyük tepki göstermeliler.”
ANF’nin haberine göre son yoğun sevkiyat, 25 Kasım Çarşamba gecesi saat 23.30 sıralarında başlatıldı. Gece saatlerindeki sevkiyat sırasında YBŞ asayiş güçlerine “YBŞ ile savaşmaya geldik” yönünde ifadeler kullanıldı. Görgü tanıkları, bölgeye sevk edilen güçler arasında Türkçe konuşanların olduğuna dikkat çekti. İşgal girişimi protesto ediliyor. ANF’nin haberine göre Fransa’nın başkenti Paris ve Marsilya kentinde toplanan gençler, Bağdat hükümeti, KDP sevkiyatını protesto etti. “Stop au massacre de Şengal” (Şengal’deki katliamı durdurun) pankartı açılırken “Bijî Berxwedana Şengalê”, “Şengal’i Savun”, sloganları atıldı. İsviçre’nin Zürih kentinde de Şengal’i sahiplenme eylemi vardı. “Bimre Îxanet” sloganı atıldı.
Protestocular “Şengal halkının iradesine saygı duyulmasını” istedi. KDP-Bağdat anlaşmasına karşı 25 Ekim’de yayınladıkları deklarasyonla tutumlarını dünya kamuoyuna duyuran 511 Êzidî aydın arasında yer alan Navenda Mal û Komele Êzidîya (NAVYEK) Eşbaşkanı Hacı Çelik, Êzidî yazar İbrahim Osman ve Êzidî şair ve siyasetçi Xebat Şakir, askeri sevkiyatların kaygı verici bir düzeyde olduğuna dikkat çekerek, Êzidî toplumunun büyük tehlike altında olduğunu ifade etti. MA’dan İdris Sayılğan, Emrullah Acar, Zeynep Durgut ve Ahmet Kanbal yaşananları değerlendiren anneler, milletvekilleri, Navenda Mal û Komele Êzidîya (NAVYEK) Eşbaşkanı Hacı Çelik, “DAİŞ’in yapamadığını yapmaya çalışıyorlar. Birinci hedef binlerce yıldır fermanlardan geçen bir toplumu yok etmektir. 9 Ekim tarihiyle önemli bir mesaj verildi. Özgürlükçü, eşitlikçi, kadın haklarını savunan kesimlerin hedef alındığını görüyoruz. Efrîn’de, Serêkanîye’de Grê Spî’de yaşananlar ile Şengal’de ve Mahmur’da yaşananlar aynı şeylerdir” dedi.
Kaçanlar şimdi asker kıyafetli
Atılan adımların Êzidî toplumu ve Kürt halkı tarafından büyük tepkiyle karşılandığını belirten Çelik, “Irak hükümetinin Şengal çevresine ve bazı dağlık alanlara 10 bin civarında asker gönderdiği bilgileri geliyor. Êzidî inancında kutsal olan Çilmêra Dağı’na da asker gönderilmiş. Burası çok yüksek ve stratejik bir yer. 74’üncü fermanda Şengal’in öz çocuklarının büyük bedellerle yarattığı sistem hedef alınıyor. Bu 6 yılda kendi savunmalarını, yönetimlerini kurdular. Büyük bir emek var. Êzidîler de, Kürtler de bunu kabul etmiyor. Êzidîler bizi yok etmeden burayı alamazsınız diyor. Ne olursa olsun hedeflerinin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Kendilerine ulaşan bilgilere göre KDP peşmergelerinin Irak ordusu kıyafetleri giyerek Şengal’i kuşatan güçler arasında yer aldığı ve yaşananlara öncülük ettiği bilgisini paylaşan Çelik, “3 Ağustos 2014’te 15 bin civarında peşmerge ile Irak askerleri Şengal’i bırakıp kaçmışlardı. Kürt halkı ile Êzidi toplumu omuz omuza DAİŞ’e karşı zafer kazandı. Şimdi aradan 6 yıl sonra güya Êzidîleri koruyacaklar, asayiş inşa edecekler, güvenlik oluşturacaklar. Bunlar kesinlikle yalandır. Halk da inanmıyor. Êzidîler arasında büyük bir öfke var” dedi.
Saddam Hüseyin’in adamı…
Fermanların Ömer Bin Hattab ile başlayıp Osmanlı devletiyle devam ettirildiğini bugün de Türkiye, Irak ve KDP’nin bu fermanları sürdürmeye çalıştığına vurgu yapan Êzidî yazar İbrahim Osman: “Irak güçleri Şengal’de yeni bir ferman gerçekleştirmek istiyor. Elbette bunlar Türk devletinin planları dahilindedir. KDP de eski feodal zihniyet ile benim olmayan toprağın olsun mantığıyla hareket ediyor. Burada bazı yalanlarla Birleşmiş Milletleri de kendi ortakları yaptılar. KDP ve Irak 6 yılda Şengal için ne yaptı. Hiçbir şey yapmadılar. Bugün de canıyla, kanıyla 6 yıldır Şengal’i koruyan Şengal’in çocuklarını tasfiye etmeye ve belirsiz bazı güçlerin hizmetine koymaya çalışıyorlar. Saddam döneminde Süleymaniye’nin güvenlik sorumlusu olan kişi şimdi Irak hükümetinde Berhem Salih’in vekilidir. Yani 1996’da nasıl ki KDP Saddam ile birleşerek Hewlêr’i YNK’nin kontrolünden çıkardıysa, aynı şey şimdi Şengal için geçerlidir. Tarihte gerçekleşmiş fermanlara baktığımızda Kürtler de bu ihanetlere ortak oldu. Tehlike büyük. Türk devleti tarafından planlanan bu oyun özgürlükçü, direnişçi Kürtleri ortadan kaldırmayı hedefliyor.”
KDP bir kurşun atmadan kaçmıştı
Êzidî şair ve siyasetçi Xebat Şakir: “Gönderilen Irak askerleriyle Şengal kuşatmaya alınmış durumda. Saldırı gerçekleştirme ihtimalleri de var. Şüphesiz ki Şengal iradesiyle ayaktadır ve sonuna kadar direnecektir. Şengal toplumu 2014 öncesi gibi değil. Artık kendini örgütlemiş, kendini eğitmiş, kendini tanımış bir toplum gerçekliği var. Hiçbir tehdide ve oyuna boyun eğmeyecek. İnanıyoruz ki Şengal halkının iradesi kazanacaktır. Eğer bu planlar gerçekleşirse yeni bir fermana maruz kalacağız. Eğer böylesi bir saldırı gerçekleşirse şüphesiz ki hem Êzidîler hem tüm bölge büyük bir zarar görür. Irak hükümeti de kararlarını gözden geçirmeli ve Şengal’in iradesini tanıyarak, diyalog yolunu tercih etmelidir. Diyalog yöntemi hem Şengal’in hem de Irak’ın faydasınadır. Şengal’i 2014’te korumayanların bundan sonra da korumayacaklarını biliyoruz. Zaten amaçları korumak değil. DAİŞ’in yapamadığı fermanı tamamlamaktır. KDP ve Irak hükümeti bir kurşun bile atmadan Şengallileri katliamla yüz yüze bıraktılar. Şimdi de bölgeye yerleşmeye çalışıyorlar. Tüm halkımız elindeki tüm imkanlar ile Şengal’e sahip çıkmalıdır. Beraber Şengal yalnız değildir, hepimiz Şengalliyiz, hepimiz bu iradeye sahip çıkıyoruz, diye haykırmalıyız. Böyle bir sahiplenme ile planı boşa çıkarabiliriz.
Sınırları yine kaldırabiliriz
IŞİD’in Şengal’e saldırısında kızını kaybeden Barış Annesi Kadriye Özgan: “Biz kardeş kardeşi öldürsün istemiyoruz, bir olmamız gerekirken, savaşı konuşuyor olmamız acı verici. Barzani’ye çağrımdır: Bu savaşı engellesin. Türkiye orada başarılı olursa sıra Federe Kürdistan’a gelecek. Kürtler çıkarılacak, ÖSO yerleştirilecek. Çeteleri yerleştirecekler, Kürt halkına zulüm edecekler. Kürtler kendi topraklarında yaşamak istiyor, yine sürgüne gidecek binlerce Kürt. Kültürümüzü yaşatmak için sadece bir olmamız gerekir. Kürt halkının özgürlüğünün sağlanması, diğer halkların da haklarını alması anlamına gelecek. Erdoğan’ın ve diğer devletlerin kabul etmedikleri bu. Kürtler Erdoğan’a destek vermekten vazgeçmeli. Artık anneler ağlamasın, kimse oyunlara gelmesin. Kızım yaşamını yitirdiğinde, başka çocuklar ölmesin diye barış annelerine katıldım. Artık anneler sınırlara akmalı ve savaş istemediklerini haykırsın. Kobanê savaşında bunu yaptık ve sınırları kaldırdık, yine yapabiliriz. Gençler ölüyor, biz de ölelim, gençler yerine ölmeyi kabul ediyoruz. Bir damla kanım kalana kadar, sınırlarda yatarım, yeter ki barış olsun.”
Kilit nokta ulusal birliktir
HDP Milletvekili Hasan Özgüneş: “Türkiye’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerinde büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Bu durum hem ekonomik ilişkilerde hem de bölgede bulunan partililerin yaklaşımında görüyoruz. Ancak bu durumun getireceği tehlikeyi sayın Barzani ve hükümetinin bilmesi gerekir. Kürtler arasında savaş ve çatışmayı önlemek için var olan tüm sorunların demokratik bir şekilde ve diyalog yoluyla çözülmesi gerekiyor. Bu nokta da Kürt ulusal birliği anlamlı ve önemlidir. Bugün Kürt halkının zulüm zincirinden kurtulması için elinde bir fırsat var. Bu fırsat da kalıcı birliğin inşasıdır. Kürtlerin ve Kürdistani halklarının çıkarına olabilecek kilit nokta ulusal birliktir. Böylesi bir süreçte Kürt’ü Kürt’e kırdırtacak oyunlar oynanıyor. Kürtler bu oyunlara gelmemelidir. Tarihten bu yana Osmanlıdan tutun şimdiki mevcut iktidar, Kürtlere karşı hep benzer politikalar yürütmüştür. Yıllardır Kürtleri yok ederek Kürtlerin yaşadığı topraklarda kendi egemen-faşizan yönetimlerini sürdürmeye çalışmışlardır. Şu anda bu politikaları uygulamaya geçirerek amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Kürt ittifakı ve ulusal birliğin inşası her bir Kürtün sorumluluğudur. Bugün tam olarak hepimiz bunun için mücadele etmeliyiz. Bizler şuna inanıyoruz ki, bu yüzyıl Kürtlerin ulusal birlik ve özgürlük yüzyılı olacaktır.
HABER MERKEZİ