Bölgedeki cinsel saldırılar ile cinayetleri ‘özel savaş politikaları’ olarak değerlendiren Diyarbakırlı kadınlar, saldırılarla ilgili farkındalığın önemine dikkat çekerek, örgütlü şekilde mücadele etmek gerektiğini söyledi
Türkiye’de iktidarın kadın karşıtı politikaları, faillerin kadınlara yönelik işledikleri suçların cezasız bırakılması taciz, tecavüz ve cinayetlerin artmasına neden oluyor. Özellikle bölgede uygulanan özel savaş politikaları kadınları daha da savunmasız bırakıyor. Tecavüz faili Musa Orhan, Sakarya’da Kürt işçilere yönelik ırkçı saldırı ve Gülistan Doku olaylarına benzer binlerce olay yaşanıyor. Diyarbakırlı kadınlar, bölgede yürütülen özel savaş politikalarını değerlendirerek, bu saldırılara karşı örgütlenmek gerektiğine dikkat çekti. Jinnews’ten Safiye Alağaş ile Medya Üren’in görüştüğü kadınlar, bölgedeki saldırılara karşı çözüm önerilerini paylaştı.
‘Bizi bitirmek istiyorlar’
Barış Anneleri Meclisi üyesi Şükriye Doğan, özel savaş politikalarını bilmenin ve farkında olmanın gerekliliğini vurgulayarak başladı konuşmasına. Doğan, “Zaten düşman bilinçli ve sinsice yaklaşıyor. Kandırılmamak için düşmanın niyetini iyi bilmemiz gerekiyor. Bugün tüm yönleriyle bizlere dönük saldırılar gerçekleştiriliyor. Fuhuş, istismar, tecavüz, hırsızlık, madde kullanımı ile Kürt halkını bitirmek istiyorlar. Bu nedenle kadınlar ve gençler hedefte. Tecavüz kültürü yaratarak cezasızlık politikalarını yürütüyorlar. Tıpkı Musa Orhan örneğinde olduğu gibi” dedi.
Toplum da tepkisiz
Devlet zihniyetine dikkat çeken Barış Anneleri Meclisi üyesi Perihan Altun, AKP iktidarı ile birlikte devlet zihniyetinin farklı bir renge büründüğünün altını çizdi. İktidarın eril erkek zihniyetle kendini var ettiğini dile getiren Altun, “Taşıdığı zihniyetini topluma enjekte ederek, toplumun değerlerini ortadan kaldırmak için kendi özel savaş yöntemlerini kullanıyor. Eskiden tecavüz olayı yaşandığında toplum tecavüzcüyü cezalandırıyordu. Fakat bugün böyle değil. Musa Orhan gibi birçok uzman çavuş kadınlara tecavüz ediyor. Ve cezalandırılmıyorlar. İpek Er’e yönelik tecavüz politiktir, Musa Orhan’ın serbest bırakılması politiktir. Gülistan Doku’nun kayıp olması politiktir” diye konuştu.
Artık yeter’
Kürtlerin yok edilmesine yönelik saldırıların her yönüyle sürdürüldüğüne dikkat çeken Altun, şöyle devam etti: “Bu saldırılara karşı örgütlenmeliyiz. Bilinçli olmalıyız ki düşman amacına ulaşamasın. Kendi yerimizi ve düşmanımızın amacını bilmeliyiz. Ailelerimiz de kendilerini bu yönde örgütlemelidir. Bizim sessizliğimizden kaynaklı düşman açık bir şekilde bize saldırıyor. Artık her şey açık bir şekilde yapılıyor. Mevsimlik işçiler darp edildi, Kürt işçiler katledildi. Artık bıçak kemiğe dayandı. Irkçılığa ve cinsiyetçiliğe karşı bütün Kürtler ayağa kalkmalı ve artık yeter demeli.”
‘Örgütlenmeyi güçlendirelim’
Kürt kadınlarının özgürlük için önemli adımlar attığını belirten TJA aktivisti Ayşe Işık ise Kürt kadınlarının yürüttüğü mücadelenin farkında olan iktidarın Kürt kadınlarını siyasetten ve mücadele alanlarından uzaklaştırmak istediğini söyledi. Işık, “Kadınları evlere kapatmak istiyorlar. Bu yöntem özellikle Kürt kadınları ile gençleri üzerinde yürütülüyor. Kadını düşürerek örgütlülüğü ortadan kaldırmak istiyorlar. Genç kadınlar olarak örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz. Kendimizi her yönüyle eğitmeliyiz” ifadelerini kullandı.
DİYARBAKIR