Doğu Karadeniz’de çay üreticilerinden açıklanan kota ve kontenjana karşı eylem: Tek çare birleşmemizde
Reyhan Hacıoğlu
Doğu Karadeniz’de çay hasadının başlaması ile birlikte üreticilerin yaşadığı sorunlar bir kez daha gündeme geldi. Yaşanan ekonomik kriz ve maliyetlerin artmasına karşı devletin açıklamış olduğu 4 TL’lik taban fiyatı üreticilerin taleplerini karşılamazken, açıklanan kota ve kontenjan ile birlikte üreticiler fiyatın daha da düştüğünü belirtiyor.
Eylemler sürüyor
Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR), hasadın başlamasının hemen ardından dönüm başına günlük yaş çay alımına 15 kilogramlık bir kotanın konulduğunu açıkladı. Açıklanan kota sonrası özel çay firmaları taban fiyatının altında çay alımına başladı. Bazı bölgelerde yaş çayın fiyatı 2 TL 80 kuruşa kadar düştü. Yaşananlara karşı üreticiler ise bir haftadır Rize ve Artvin’de yaptıkları eylem ve açıklamalarla seslerini duyurmaya çalışıyor.
Yandaştan hedef gösterme
Hopa’da geçtiğimiz perşembe günü yapılan eyleme polis saldırısı olurken, birçok yerde üreticiler seslerini duyurmak için eylem yapmaya devam ediyor. Yandaş STK’ler ise “Eylemler sinir uçlarına dokunuyor” diyerek yaptıkları açıklamalarla haklarını arayan üreticileri hedef gösterse de üreticiler kararlı, “Bu durum böyle gitmez” diyor.
‘Özel sektör için yaptılar’
Çay üretici olan aynı zamanda Hopa Çay Kooperatifi yöneticisi ve Hopa Halkevi üyesi olan Sevcan Altunkaya, yaşadıkları sorunları şu sözlerle anlatarak, “Bu yıl kota ve kontenjan açıklamasıyla başladı ve 4 TL bizim yeterli değil. ÇAYKUR, Varlık Fonu’na devredildi. Ve zarar etti denildi bir sürü ama aslında en son zarar edecek kurum. Ama ısrarla son iki üç yıldır zarar etmiş gibi gösteriyorlar. Yani bu kadar çay tüketilen bir ülkede bu çok mantıklı gelmiyor bize. Sıfır vergi ile İran’dan ve diğer ülkelerden çaylar geliyor. Ve bütün bunların önünü açmak için bu kota ve kontenjan uygulamasını yaptılar. Var olan bütün kurumların yönetici pozisyonunda olan herkes bu özel sektörlerde yerini almış durumda. Biri müdürü, biri sahibi bilmem neyi. Böyle olunca da özel sektörün piyasa girip çaylarımızı toplamasını istiyorlar. Verdikleri bütün kararlar özel sektör için açıkçası” diyor.
‘Topladığımızın yarısı çöp demek’
Açıklanan kota uygulamasına değinen Altunkaya, “Kota her yıl var. Ve bu bizim için yıllardır bir sorun. Ama bu yıl da kontenjan koydular. Kontenjanda günlük vermemiz gereken çayı belirliyor. Mesela benim kontenjanım günlük 64 kilo çay verebiliyorum ancak. Ama düşün kişi başı günlük ortalama 200-300 kilo toplayabilirim örneğin. Ama 64 dediğiniz sadece 2 torba demek. Gerisi çöp yani. Ki belli bir süreden sonra da çay verimini, ağırlığını yitiriyor. Yani bir yerde kaliteli bir çay üretmeyi de bu şekilde gözden çıkartmış oluyoruz. Ve üretici de çay dalında kaldığı için zarar ediyor” diye belirtti.
‘Bizi özele mahkûm ediyorlar’
Eylemlerini ve taleplerini anlatan Altunkaya, “Kota ve kontenjanın kaldırılmasını istiyoruz. Bize kapasite yetersizliğinden dem vuruyorlar. Bu kadar çay üretmemiz gerekiyor diyerek. Herkes bize bu cevabı veriyor. Günlük en azından 15 değil, 30 olsun istiyoruz. Ve özel sektöre yaptırım olsun istiyoruz. Çünkü ÇAYKUR’un çok çok altında alıyorlar özel sektör firmaları. Ve arada 1 lira gibi bir fark var ve üretici için önemli bir fark. Yani paramızın 3’te 1’ini kesiyorlar. Bizi özel sektöre mahkûm ediyorlar. Hiçbir şekilde iyileştirme yapılmadığı için de dalında durmasın diye insanlar mecburen toplayıp özel sektöre satıyor” dedi.
‘Mesele Hopa olunca…’
Hopa’da yaşanan saldırılara da değinen Altunkaya, “Bir haftadır birçok yerde eylem yaptık ve sorun yaşamadık, taleplerimizi ilettik. Genel müdürlük diyorlar. Doğru, çünkü çayımıza bir politika uygulanıyor. Ardeşen, Fındıklı’da, Kemalpaşa’da eylemeler yaptık ama geri dönüşler olmadı. Mesele Hopa olunca farklı oldu. Öncesinde bir polis yokken ama Hopa’da çevre illerden bile getirmişlerdi. Bilinçli bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz” diye belirtti.
‘Herkes bir şey yapalım diyor artık’
Van’da taş ocağı istemeyen yurttaşlara ateş açılması, Rize İkizdere’de yurttaşlara saldırılması ve yine Çanakkale’de doğa katliamına karşı eylemde olan yurttaşlara da değinen Altunkaya sözlerini şöyle bitirdi: “Bu tabii ki sadece çay üreticilerinin sorunu değil. Tarımda da her yerde de dağları delmeye başladılar. İkizdere’de ortada. Giremiyoruz şu anda. Aslında bugün olanları 1-2 yıl önce yapmalıydık. Pandemi falan dedik. Şu an göz açtırmıyorlar. Birleşmek lazım ama. Van’da, Rize’de, Çanakkale’de. Her yeri katlediyorlar. İrili ufaklı eylemler yapıyoruz ama birleşmeliyiz bunlara karşı. İkizdere’yi kaybettik gibi bir şey örneğin, mahvettiler güzelim doğayı. Ama kararlıyız emeğimizi yedirmeyeceğiz. Bu bir başlangıç oldu aslında. Ama bu yıl çok fazla destek oldu yani cılızdı sesler ama bu sene herkes artık bir şey yapmalıyız tavrında. Ve öyle de destek büyük yani sadece belli kesimler değil, herkes bu yıl mücadele içinde.