Katı atık bertaraf tesisinde kapasitesini arttıran Manisa Büyükşehir Belediyesi kendisini ‘atıklar yakılarak elektrik üretilecek’ diye savunurken, proje kirletici ve ağır metalin gaz halinde çevreye yayılmasına neden olacağı için ciddi sağlık riskleri barındırıyor
Manisa Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Bertaraf ve Düzenli Depolama Tesisi’nin kapasitesini artırarak, tesiste kuracağı 75 MW Kapasiteli Elektrik Enerjisi Santrali ile atıkların yakılmasıyla elde edilecek ısıyla elektrik üreteceği açıklandı. Yunusemre İlçesi, Uzunburun Mahallesi Mevkiinde mevcut durumda işletilen Katı Atık Bertaraf ve Düzenli Depolama Tesisi’nde kapasite artışı projesiyle kurulu alanı genişleterek bir yakma tesisi oluşturacak. Katı Atık Bertaraf’ı sözü sihirli bir kelime olarak kullanılırken, takma işlemi satır aralarına gizleniyor. Ancak bu tesislerin asıl işlevinin yakma işlemi olduğu ise çok iyi biliniyor.
Nükleer atıklarda yakıt
Türkiye’de ilk yakma tesisi Kocaeli’de kurulmuştu. İkincisi ise Bursa’nın Yenişehir ilçesinde Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından kurulmak için girişimde bulunuldu, ancak Bursa ve Yenişehir halkı buna izin vermedi. TİSK’in görevlileri o dönem yaptıkları açıklamalarda bu tesislerin çok güvenli olduğu, çevresel etkisinin olmadığı hatta nükleer atıkların bile yakılabileceği ve hiçbir zararının olmadığı biçiminde konuşmalar yapıyorlardı. Manisa’da kurulacağı açıklanan yakma tesisinde de sanayi atıkları dahil nükleer atıklarında yakıt olarak değerlendirileceğine inanılıyor.
Çöp ithalatı
Tehlikeli katı atıkları yakarak enerji üretmek amacıyla yurtdışından çöp ithalatı yapılıyor. Bu ithalatı büyütmek amacıyla yönetmelikler yayınlandı. Resmi Gazete’nin 30 Aralık 2016’daki sayısında, ‘Atıkların İthalat Denetimi Tebliği’ ile çöp ithalatı düzenlendi. GPİT listelerinde yer alan kimyasal, sanayi, lastik ve pil gibi birçok atığın ithalatı bu tebliğ ile düzenlendi. Bu ithalatlar ise diğer ithalatlardan farklı. Normal ithalatlarda döviz cinsinden borçlanılırken, bu ithalatta döviz girdisi gerçekleşiyor. Çöpünü yollayan ülkeler veya ülke içindeki atıklar para karşılığı atık tesislerine veriliyor. Çöpün taşınma işi de gönderenin uhdesinde. Üste para alarak üretilen enerji, uzun süredir sermaye çevrelerinin de hedefinde. Birçok il merkezinde kurulan bu atık tesislerine bir süredir belediyelerin de ilgisinin arttığı izleniyor.
Gazlar tehdit ediyor
Atık yakma sonucu atıklar, çok daha zararlı başka biçimlere dönüşerek çevreye dağılırlar. Başlangıçta katı ya da akışkan durumundaki atık, yakıldığında karbondioksit ile birlikte birçok kirletici ve ağır metalin gaz halinde çevreye yayılmasına neden olur. Yanma sonucu oluşan kül ile birlikte, ne kadar önlem alınsa da bacadan çıkışına engel olunamayan gazlar çevreye yayılarak toprağa, suya, besinlere oradan da hayvan ve insan bedenine girer. Bu toksik maddeler ve ağır metaller bedene bir kez girdi mi, yıllar boyunca bedenden dışarı atılamazlar. Bu nedenle bu zehirli maddeler “KOK-Kalıcı Organik Kirletici” olarak adlandırılmaktadırlar. Atık yakma tesislerinin bacalarından ve yakma sonucu oluşan küllerden çevreye yayılan KOK’lar, bugüne kadar belirlenen en tehlikeli kimyasal zehirlerdir. Dioksin, furanlar, klor, DDT ve PCB’ler bilinen başlıca KOK’lar arasında yer alır. Dioksin, PVC ve plastikler ile klorlu maddelerin yakılmasıyla ortaya çıkar. KOK, yakma tesislerinin baca gazlarında ve küllerinde bulunur. Hava akımları yoluyla yüzlerce kilometre yayılabilirler.
Kül dağı oluşacak
Atık yakma tesislerinde yakılan her üç ton atıktan yaklaşık bir ton kül oluştuğu belirlenmiştir. Bu tesislerden havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılmaktadır. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, kül boşaltım alanlarındaki küllerin rüzgârla birlikte çevreye yayılması engellenemiyor. Kül toplama alanlarının su geçirmez olduğu iddia edilen zemini göreceli bir koruma sağlamaktadır. Küller yok olmaz. İçeriğindeki zehirli atıklar zamanla azalmaz ve aksine çok daha zehirli farklı bileşiklere dönüşür. Sızıntı yer altı sularını kirletir. Suyun doğal çevrimi, kirliliği her alana yayar. Besinler kirlenir ve kirlilik sonunda insana kadar ulaşır.
KOK’ların yarattığı sağlık sorunları
Hormonal bozukluklar (guatr, tiroid, kemik erimesi, tüylenme, şeker hastalığı), bağışıklık sistemi bozuklukları (bedenin hastalıklara açık duruma gelmesi), üreme bozuklukları (cenin bozuklukları, genetik bozukluklar) KOK’ların yarattığı hastalıkların başında gelir. KOK, anne sütüne ve plasentaya geçer. Bu nedenle insan bedeninde bebeklikte birikmeye başlar. Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) KOK’lardan biri olan dioksini kanserojen madde olarak tanımlamıştır. Bazı ülkelerde yapılan dioksin salımı ölçümlerinde çok büyük oranda atık yakma tesislerinden kaynaklandığı belirlenmiştir.
EKOLOJİ SERVİSİ