Depremle birlikte hükümetin ülkeyi nasıl yönettiği daha net ortaya çıktı ve bundan yönetenler çok rahatsız oldular. Suçlular ve bu suçlarının cezasını çekmeden deyim yerindeyse paçayı kurtarmaya çalışıyorlar. Her zamanki gibi dara düşünce öfkeleniyor, hakaret ediyor ve ellerinde kalan tek çare tehditlerini savuruyorlar. Bunun en son örneğini hafta sonu Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarında “hükümet istifa” sloganlarına verilen cevaplarda gördük. Bahçeli hemen devreye girdi ve Beşiktaş kulüp üyeliğinden istifa etti. MHP’li 5 kişi daha Beşiktaş’tan istifa etti. Etmesine etti de açıklamasını da tehditle bitirdi ve “kulüp başkanlarının maçların ya seyircisiz ya da gerekli tedbirlerin alınarak oynanması hususunda adım atmaları kaçınılmaz görevleridir” dedi. “Biz buna göz yummayız ve takipçisi de olacağız” diyerek noktaladı. Basını susturun, taraftarı susturun, her şeyi susturun. Hem çal hem oyna halinde ülkeyi yönetmeye devam edin. Nereye kadar? Üstelik Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı kadar oy potansiyeliniz yok, tehditle sindirmeye çalışıyorsunuz. Ricanızla hapisten çıkan mafya lideri de tehditler ediyor. Bizlere akıl vereceğinize, sizler aklınıza sahip çıkın ve susun. Belki ileride size lazım olur. Halk nefes alamıyor, hükümetten memnun değil ve bunu da dile getiriyor, seçimin nasıl sonuçlanacağı konusunda ateşi yaktılar, korkunuz bu.
Sahalar siyaset yeri değil diyorlar. 68 olimpiyatlarında, Meksika’da siyahî atletlerin havaya kalkan yumruklarını unutmak mümkün mü? En son dünya kupasında İran protestosunu ne çabuk unuttunuz. Spor ve yaşam her daim iç içe olmuştur. Siyaset yaşamın her alanındadır. Amedspor’a siyasi uygulamalar yapılıyor, haberiniz var mı?
“Spor alanlarını siyaset alanına çevirmek isteyenler devlete kulak versinler” diyorsunuz da, siz devleti hangi alanlarda temsil ediyorsunuz? Tehdit alanında mı?
Bütün bunlarla birlikte İçişleri Bakanı da koroya katıldı. Tribünlerden gelen sese kulak verip kendilerine bir çeki düzen vereceklerine tehdit etmekten geri kalmama yarışı içindeler. Bu ülke için ne zaman olumlu mesai yaptınız da böldük. Söyleyin de biz de bu olumlu mesai saatine dâhil olalım. Sizin mesailerinizi gördük, görüyoruz ve ne kadar çalıştığınızı da. Basından öğrendiğimiz çok şey var hakkınızda. Belki bu yüzdendir ki basını bu kadar susturmaya çalışıyorsunuz. Depremde size bağlı olduğunu ifade ettiğiniz AFAD’ın ne kadar başarılı olduğu ortada. Ülkenin içini boşaltınız.
Bizim bir Kızılay’ımız vardı bir zamanlar. Okullarda öğrendiğimiz kurum. Afetlerde, zor durumlarda insanların yardımına koşan Kızılay. Bu depremde onun da içinin ne kadar boşaltıldığını öğrendik. Başkentgaz’ın 2017’de yaptığı bağışın bir kısmı Kızılay’da kalmış, diğer bölümü de Ensar Vakfı ve TÜRGEV Vakfı’nın aracılığıyla Amerika’daki TURKEN Vakfı’na gönderilmiş. Şimdilerde ise Kızılay skandallarla çalkalanıyor. AHBAP’a çadır ve gıda satmak gibi haberler bir devlet kurumunun çöküşünün işaretidir.
Hangi taşı kaldırsak yolsuzluk ve usulsüzlük taşıyor.