Cumhurbaşkanı HDP’yi destekleyip Meclis’e taşıyanlar hesap verecek diye beyanatta bulundu
Şaşırtıcı mi?
Elbette ki hayır!
Peki bu açıklama normal mi?
Asla!
Durup dururken neden bu açıklama yapılıyor, hangi gerekçe ve saikle? İnsanar genelde sorumluluklarını yerine getiremeyince başka kimseleri suçlayarak kendilerini savunma refleksi geliştirir. Bir günah keçisi bulup onun üzerine yığar tüm mesuliyeti. Bu kadim bir yöntemdir. Ve çoğu sefer başarılı bir yöntemdir de! Tek gereken şey, kitlenin meseleleri perde arkasıyla birlikte idrak etme yeteneğinden yoksunluğudur. Kitleler de zaten bu yetenekten genelde uzaktır. Hal böyle olunca günah keçileri asıl sorumluların can simidi olur. Suçlar onlara fatura edilir ve asıl günahkar merciler temize çıkar.
Özellikle son beş yıldır yönetemeyen bir iktidar var karşımızda. Ne içeride ne de dışarıda karşılaştığı hiçbir soruna çözüm üretemeyen iktidar, boyuna bahane üreterek yönetme krizini yönetmeye çalışıyor. Yönetemediği süreçleri algı yönetimi üzerinden yönetme çabasıyla yol alıyor. Ve şimdiye kadar da başarılı oldu. Günde beş vakit farz eda edercesine dış mihraklar deyip içinde bulunduğu acziyet halini bastırmaya çalışan iktidar, zaman zaman da içeride de belli odakları hedef yapıp bu acziyetine perde kılmaya devam ediyor. Yönetememe krizi derinleştikçe bu vurgular da daha sıklaşıyor ve belirginleşiyor.
Dış politikada neredeyse her adımında çıkmaza giren, kavgalı olmadığı hemen hemen hiçbir komşu ve ilişkili olduğu ülke kalmayan, içeride daha önce müttefik olduğu FETÖ ile kanlı bıçaklı olan, bu bahane ile alakalı alakasız herkesi yeter ki muhalif olsun bir şekilde ilişkilendirip cezalandıran iktidar, son dönemde artık ayyuka çıkan ekonomik krizden sonra daha farklı ve yeni hedefler seçip suçu üzerinden atma girişimlerinde bulunuyor. Kendince “şer” cephesini çesitkendirerek ve genişleterek krizin öznesi olma gerçeğini örtbas ediyor.
Henüz seçimin üzerinden iki ay geçmeden ve Meclis doğru dürüst çalışmadan HDP’yi bir“şer” odağı yapıp bununla da yetinmeyip ona destek olanları hesap vermekle tehdit etmek başka nasıl izah edilebilir? Seçim öncesi HDP’yi baraj altında bırakmak için her türlü yasal olmayan yolları denemelerine rağmen bunu basaramayanlar şimdi hesap sormak ile tehditlerine devam ediyor. Tehdit dili ve yöntemi çare olmadıkça bu dil ve yöntem terk edileceğine daha da etkin bir şekilde kullanılıyor. Normalde çözüm olamayacak yöntemler terk edilmeliyken içinde bulunan halin olağanüstü lüks ve anormalliği çözüm olamayacak yöntemleri vazgeçilmez kılıyor. Bu da yaşanan krizin ne derece içinden çıkılmaz boyutta olduğunun göstergesidir. Krizleri yeni krizler üreterek çözme umut ve anlayışında olmak biçareliğin dibe vurduğunu ortaya koyuyor.
Bütün olumluluklari kendi hanesine, tüm olumsuzlukları da muhaliflere yazan bir anlayış haddi zatında travmatik bir anlayışın ve sağlıksız bir psikolojinin ürünüdür.
Baskı ve tehdit ile sorun çözmeye çalıştıkça iktidar daha çok kriz üretiyor ve bunun faturasını daha ağır bir şekilde ödetiyor. Şimdiye kadar bu yöntemle; algı yönetimi ile koltuğunu korumayı başaran iktidarın bundan sonra da başarılı olacağını beklemek yanlıştır. Her yolun bir sonu vardır ve bu yol artık çıkmaz sokakta sonlanacak mecraya girmiştir
Selim akıl ile gerçekçi yaklaşımlar ortaya koymayan bütün çözüm arayışları akamete uğramak zorundadır. Çözümün doğası bunu gerektirir. Tarihi ve sosyolojik yasalar çözüm mekanizmasının iki şekilde işlediğini ortaya koyar. Ya tercihen doğruları yapmakla çözüme gidilir. Ya da sosyolojinin tabii yasalarının zorunlu işleyişi ile çözüm üreten mekanizma ve iradeler devreye girerek çözüm üretilir.
Büyük beyinler ve iradeler tercihen doğruların ışığında yol alarak sorunları çözmeye eğilir. Zira bu en makul ve en insani yoldur. Muhteris ve bencil kişilikler ise tarih ve sosyolojinin zorunlu yasalarının devre girişini sağlamak yoluyla hem kendilerini hem de toplumu ağır bedeller ödemek zorunda bırakarak çözümün zorlaşmasına sebep olurlar.
Tarih ve insanlık vicdanında iyi bir yer edinmek isteyenler ihtiraslarına yenilmemelidir. Maalesef bu iradeyi ortaya koymak hiç de kolay değildir. Kolay olanı seçmekle yapılan yanlışlar, tüm toplumu yakıcı ve yıkıcı sona mahkum kılar. Tutulan yol buna götürüyor. Bunu görmek, göstermek ve önlem almak vicdanı selim olan herkesin sorumluluğudur.