Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin 25. yılı dolmakta. Devlet çeyrek asırdır Öcalan’a uyguladığı mutlak tecritte; hiçbir insani, ahlaki, hukuki ve siyasi değerleri tanımıyor.
Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullar işkenceyi aşmıştır. CPT Öcalan’a uygulanan yeni rejimi ‘mutlak iletişimsizlik’ hali olarak tanımlamakta. Öcalan’a yönelik bu tutum gayri ahlaki bir saldırıdır. Üstelik bu saldırı toplumun gözü önünde gerçekleşiyor. Toplumun saldırılara seyirci kalması; insani, ahlaki, demokratik ve hukuki değerlerin de çürümesine neden oluyor. Bu saldırılar Öcalan şahsında Kürtlere ve Türkiye’nin toplumsal barışına yönelik saldırılardır.
Çünkü; Öcalan bireysel olarak İmralı Ada Hapishanesi’nde tecrit edilmiş değildir. Öcalan Kürtlerin inkar ve asimilasyonuna itiraz etmesi ve demokratik, eşitlik, ekolojik ve kadın özgürlükçü yaşam önerisi nedeniyle hedef alınıp tecride maruz kalmaktadır. Öcalan’ın çözüm önerileri sadece egemen etnik kimliği korkutmuyor. Aynı zamanda egemen inanç kimliği, emperyalizmi, erilliği ve doğayı talan eden vahşi kapitalizmi de korkutmaktadır. Temelinde iktidarcılık, rant, talan ve otoriterizm olan bu güçler Öcalan’ın toplumsal barışın inşasındaki önerilerini görünmez kılıp tecrit altında tutmakta ittifak kurmuşlardır.
Devletin Kürt öncülerine yaklaşımı nasılsa, Kürtlere, Kürtlerin meşru hak taleplerine yaklaşımı da öyledir.
Devlet Kürt halkını öncüsüz bırakmak için Kürt halkı ile öncüleri arasına hep duvarlar örmüştür. Bu yaklaşım Kürtlerin öncülerinin cenazelerine karşı da devam etmiştir. Gerek devlet eliyle idam edilenler gerekse de doğal yollarla yaşamını yitirenlerin eğer Kürtlere yapılanlara itirazları varsa, Kürtlerin hak taleplerine yönelik önerileri varsa devlet onları yaşamlarında olduğu gibi ölümlerinde de Kürtlerden koparmıştır. Devlet bu tutumu ile hem Kürt öncüleri cezalandırmak hem de Kürt halkının öncülerinden güç ve cesaret almalarını engellemeyi amaçlamıştır.
Şeyh Sait’in, Seyit Rıza’nın ve Said-i Kurdi’nin cenazelerinin Kürt halkından kaçırılması ve saklanması da bu motivasyonladır.
İmralı Ada Hapishanesi’ndeki Öcalan’a uygulanan tecrit de bu motivasyonun devamıdır. Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun sorunlarına çözüm üreten fikirleri ve pratikleri nedeniyle gayr-i ahlaki saldırıya maruz kalan Öcalan’a Kürtler dışında dünyanın bütün egemen güçleri sessiz kalmaktadır. Çünkü biliyorlar ki Sayın Öcalan’ın çözüm önerileri halkların lehine; egemenlerin, vahşi kapitalistlerin rantlarının aleyhinedir.
Kürtler; Sayın Öcalan’a yapılanlara hem insani hem siyasi hem de hukuki olarak itirazlarını yükseltmektedirler.
İnsani olarak itiraz ediyorlar; çünkü bir halkın öncüsüne yönelik muamele o halkın bizzat kendisine yönelik muameledir. Bunun bilincinde olan Kürt halkı, daha önce tarihsel öncülerini yalnız bırakmadıkları gibi bugün de Sayın Öcalan’ı yalnız bırakmıyorlar. Kürtler Öcalan’dan 47 aydır hiçbir şekilde haber alınmaması nedeniyle kaygılılar ve öncülerinin bu muameleye maruz kalmasına öfkeliler. Kürt halkı iktidarın ve devletin bu tutumunu kendi onuruna ve varlığına yönelik bir saldırı olarak değerlendirmektedir.
Siyasi olarak itiraz ediyorlar. Kürtler Öcalan’ı bireysel ve kolektif hak taleplerinin çözüm anahtarı ve çözüm iradesi olarak görmektedirler. Demokratik çözümden kaçan devlet ve iktidar da Öcalan’a ‘mutlak iletişimsizlik’ boyutunda tecrit uygulamaktadır. Ancak yaşanan deneyimlerle sabittir ki Sayın Öcalan ile iletişim kurulduğunda bu coğrafyada silahların sesi kesilmiş, kan durmuş, diyalog ve müzakere kanalları açılmış ve yarınlara daha umutla bakılmıştır. Öcalan ile iletişim kesilip, insani ve ahlaki boyutları aşan tecrit uygulandığında ise kaos, umutsuzluk, kutuplaşma artmıştır. Bir başka somut gerçek şu ki Öcalan’ın fikirleri başta Ortadoğu olmak üzere bütün ezilen kimliklerin eşit ve özgür yaşam taleplerine de çözüm olduğudur.
Kuruluştan bugüne ortak yaşam iradesi gösteren Kürtler, bireysel ve kolektif hak taleplerinden de geri adım atmama iradesini göstermişlerdir. Bu nedenle Kürtler bu coğrafyada bireysel ve kolektif haklarıyla ortak yaşam taleplerinin önündeki engellerin Öcalan’ın iradesi, pratikleri ve fikirleriyle çözüleceğine inanmaktadır. Bu nedenle Sayın Öcalan’ı siyasetten de yalnız bırakmamakta kararlılar. Bu kararlılık; bireysel, kolektif hak talepleri kararlılığıdır, öncülerini yalnız bırakmama kararlılığıdır, davalarını ve partilerini terk etmeme kararlılığıdır, bu kararlılık yüzyıllık bir kararlılıktır.
Kürtler; Öcalan’a yapılanlara hukuken itiraz ediyorlar. Hukukun temel kuralları kişiye özel hukuk olamaz. Ya da mevsimlik hukuk uygulanamaz. Hukuk kuralları; kişilerden, zamandan ve mekandan bağımsız olarak geneldir. Herkese eşit uygulanmak zorundadır. Tutsakların hakları hukuki metinlerde açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle Sayın Öcalan’ın temel hakları olan; aile görüşme hakkının engellenmesi, avukat görüş hakkının engellenmesi, mektuplaşma ve iletişim hakkının engellenmesi uygulamaları hukuki değildir. Bu uygulamalar keyfiyet olarak da tanımlanamaz. Bu uygulamalar, devlet ve iktidarın Kürt halkının hak taleplerine verdiği bir cevaptır. Bu uygulamalar, devlet ve iktidarın Kürt halkına karşı uygulamış oldukları samimiyetsiz ve ikiyüzlü politikalarının tezahürüdür.
Kürtler; Öcalan’ın öncülük gerçekliğini de devletin samimiyetsizliğini de görmektedir. Buna rağmen ortak yaşamdan vazgeçmiş değiller. Ancak ortak yaşam Kürtlerin bireysel ve kolektif haklarının tanınmasıyla mümkündür. Tam da bu nedenle Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) vekilleri ve yöneticileri; toplumsal barışın sağlanması, Öcalan’ın bulunduğu fiziki ve psikolojik koşullarının insan onuruna göre düzeltilmesi, Öcalan ile siyasi müzakere ve diyalog kapılarının açılması ve nihai olarak Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle 1 Şubat’tan beri Özgürlük Yürüyüşü’yle Kürdistan’ı il il, ilçe ilçe yürüyerek Kürt halkının taleplerini dinliyorlar. Bu talepler hukuki, siyasi ve meşrudur.
Özgürlük Yürüyüşü’nün özgürlüğü getireceği muhakkaktır. Yeter ki Kürtlerin bireysel ve kolektif hak taleplerinin demokratik çözümü için tecridin kırılması gerektiği ve Öcalan ile müzakere ve diyalog taleplerinin hususları kararlı ve istikrarlı bir şekilde dile getirilsin.