Avukat Xebat Demircan, tecrit ile ilgili ‘Kürt halkına uygulanan politikanın bir izdüşümü’ yorumunu yaparken, Abdullah Öcalan için de ‘çözüm için bir ışık’ olarak olarak değerlendirdi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan yaklaşık 20 aydır haber alınamıyor.
Abdullah Öcalan ve diğer tutukluların avukat ve aile görüş başvuruları ise “disiplin cezaları” ve “görüş yasağı” gerekçeleriyle engelleniyor. İmralı’da yaşanan haber alamama haline karşı Türkiye’de Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) öncülüğünde 775 avukat ile Avrupa ve Ortadoğu’da bulunan yüzlerce hukukçu, tecridin ve görüş engellerinin sona ermesi için Adalet Bakanlığı’na görüşme başvurusunda bulundu. Ancak Bakanlık, yapılan başvurulara bugüne kadar olumlu ya da olumsuz yanıt vermedi.
Abdullah Öcalan ile derhal görüşme talebiyle bakanlığa başvuru yapan ÖHD’li avukat Xebat Demircan, Öcalan üzerindeki tecridi ve yaptıkları başvuruyu değerlendirdi.
İmralı’nın ‘izdüşümü’
ÖHD’li Demircan, iktidarın İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uyguladığı tecrit politikasının Kürt halkına uyguladığı politikanın bir “izdüşümü” olarak değerlendirdi. Öcalan’ın yıllarca Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü yönündeki çabalarını ve rolünü tüm kamuoyu gibi kendilerinin de bildiğini ifade eden Demircan, 2013 ile 2015 yılları arasında devlet ile Öcalan arasında yürütülen “çözüm süreci” dönemini hatırlattı.
Dünyada örneği yok
İktidarın, tecridi derinleştirmesindeki temel nedenin bu süreçteki Kürt sorununa olan yaklaşımıyla yakından bağlantısı olduğunu ifade eden Demircan, “Öcalan’ın ‘Çözüm Süreci’ndeki rolü çok iyi görülmüştü aslında. Öcalan önderliğinde yürütülen o süreçte çatışmalar bitirilmişti, çözüme yaklaşılmıştı. Öcalan’ın bu sorunu çözme noktasındaki iradesini görmüştü. Hükümet Öcalan’ın iradesini gördükten sonra bu süreci bitirdi ve tecridi derinleştirdi. Öcalan üzerindeki tecrit ‘istisnai’ bir durum. Ne ülkede ne de dünyada örneği olmayan bir durum. Öcalan’a uygulananlar özel savaş politikalarının bir sonucudur. Biz hukukçular olarak böyle bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Hukuki açıklaması yok’
2015 yılından sonra Kurdistan’da savaş ve çatışma dönemine geçildiğini anımsatan Demircan, o süreçten sonra Öcalan’a uygulanan tecrit döneminin paralel seyretmesinin tesadüf olmadığının altını çizdi. Demircan, gelinen süreçte Öcalan’ın yaklaşık 20 aydır aile, vasi ve avukatlarla görüştürülmemesinin, yine tecritle tamamen toplumdan izole edilmesini, bu sürecin bir devamı olarak gördüklerini aktararak, “Yaşanan hukuksuzlukları, hukuksal anlamda açıklayamıyoruz” şeklinde açıkladı.
Herkes tepki göstermeli
Kurdistan ve Türkiye’den 29 baroya kayıtlı 775 avukatın Adalet Bakanlığı’na yaptığı “Öcalan’la derhal görüşme” başvurusuna da değinen Demircan, “Biz ÖHD’li Kürt avukatlar ve dostları olarak Adalet Bakanlığı’na yaptığımız başvuruyla yaşanan hukuksuzluğu da afişe etmek istedik. Bu durum sadece biz avukatları ilgilendirmiyor; tüm hukuk bürolarını, başta baroları ilgilendiren bir durum söz konusu. Çünkü ortada bir tutuklunun, aile, vasi ve avukatlarıyla görüştürülmeme durumu var. Bariz bir hukuksuzluk ortada. Yani kendisine hukukçuyum diyen herkesin bu duruma tepki göstermesi gerekir” diye konuştu.
İmha politikasının devamı
Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinde bulunan avukatların da Öcalan ile görüşmek için bakanlığa başvurduğunu dile getiren Demircan, “Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü noktasındaki konumu Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri için aynı zamanda bir ışık konumunda. Bundan dolayı Avrupa ve Ortadoğu’daki avukatların bu başvurusu son derece önemli” diye belirtti.
Adalet Bakanlığı’nın hala kendilerine herhangi bir cevap vermediğini de sözlerine ekleyen Demircan, “Başvurulara cevap verilmemiş olsa da bu hukuksuzluğu ifşa etmeye devam edeceğiz. Çünkü Öcalan üzerindeki tecrit basit bir tecrit değildir, bu tecrit inkar ve imha politikasının devamıdır” şeklinde konuştu.
Haber: Ergin Çağlar / İstanbul-MA