PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye teslim edilmesi yıldönümünde tepkilerini dile getiren yurttaşlar, İmralı’nın barışın yolu olduğunu vurgulayarak, uygulanan ağır tecridin kaldırılmasını istedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998’de başlayan ve 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesiyle devam eden uluslararası komplonun üzerinden 21 geçti. İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan Öcalan, En son 8 Kasım 2019’da DTK Eş Genel Başkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve bütün cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleri sonucunda Öcalan, 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs, 22 Mayıs, 12 Haziran, 18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde avukatlarıyla görüşebilmişti. Son avukat görüşmesinde de çözüm odaklı barış mesajlarını kamuoyuyla paylaşan Öcalan, 7 Ağustos 2019’dan itibaren tekrardan mutlak tecrit altında tutulmaya başlandı. Mezopotamya Ajansı’na konuşan İstanbullular, bölgede ve ülkede yaşanan krizlere ilişkin Öcalan’ın çözüm perspektifi sunduğu ve bu nedenle mutlak tecrit altında tutulduğuna dikkati çekti.
‘Kürt halkına tecrit demek Türkiye’ye tecrit demek’
Tecridin insanlık suçu olduğunu ifade eden Hüseyin Balman, tecridi kabul etmemenin mümkün olmadığını söyledi. Tecridin, Öcalan şahsında tüm halkalara uygulandığını belirten Balman, “Kardeş dediğin 20 milyon halka, tecrit uyguluyorsun. Devlet, eğer samimi davranırsa, şu anda devletin içinde bulunduğu kaotik durumu ve krizleri Öcalan çözer. Kürt halkına tecrit demek Türkiye’ye tecrit demek. Tecrit kaldırılırsa bu sıkıntılar, işsizlikler, intiharlar sona erer. Türkiye ile birlikte bütün Ortadoğu’da halklar nefes alır. Şu anda Ortadoğu kan deryasına dönmüş durumda. Türkiye barış için öncülük etmeli. Kürt sorunu çözülmezse Türkiye’deki sorunlar da çözülmez” dedi.
‘Dünya devletleri samimi değil’
Komployu lanetleyen Rewşan Duner’de açlık grevleri döneminde “Güneşimizi Karartamazsınız” diyerek tecride karşı yaşamlarına son verenleri andı. Dünya devletlerinin Ortadoğu ve Türkiye için çözüm arayışlarının samimi olmadığını dile getiren Duner, “Öcalan 21 yıldır orada sorunlara dair çözümler üretiyor, halkların özgürlük, barış ve eşitlik ihtiyaçları için tarz ve tavrını ortayı koyuyor. Sadece Kürt halkının değil aynı zamanda Ortadoğu halklarının başkanıdır. Ortadoğu’da zulüm gören, hakarete maruz kalan halkların başkanıdır. Halklara buna karşı yol işaret ediyor” diye belirtti.
‘Tecrit kalkarsa halklar nefes alır’
Tecridin kalkmasını ve Öcalan’la diyalog kurmasını isteyen Duner, “Çünkü çözüm ondadır. Tecridi kabul etmiyoruz. 7-8 yıldır avukatlarıyla görüştürmüyor. Türkiye genelinde yaşanan siyasal kriz, ekonomik krizin temel nedeni Öcalan’ın üzerindeki tecritten kaynaklanıyor. Eğer tecrit kalkarsa Türkiye de Türk ve Kürt halkı nefes alırlar” diye aktardı.
Kürt halkına da seslenen Duner, şöyle devam etti: “Kürt partileri ve kurumlarına sesleniyorum; Öcalan’ın özgür kılmak için Kürt halkına, siyasi partilere, demokrasi isteyenlere, demokratik cumhuriyet isteyenlere, gençlere, annelere şunu demek istiyorum eğer özgür yaşam, savaşız kavgasız bir yaşam istiyorsak bu tecridi kırmamız lazım. Öcalan, demokrasi, ekonomi, barış ve her şeyin kırmızıçizgisidir.”
‘Öcalan, barış istediği için engelleniyor’
Tecrit sürdükçe barıştan bahsedilemeyeceğini vurgulayan Gülşen Dağ adlı yurttaş da “O çıkmadığı sürece kimsenin evine barış ve özgürlük gelmeyecek. Onurlu ve adaletli bir barış talebimiz var. Barış onun elindedir. O tamam demeden barış olmayacak” diye konuştu.
Seyit Esmeray (70) adlı yurttaş da Öcalan üzerindeki tecridin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Öcalan, barış istediği için sesinin topluma ulaşılması engelleniyor. Biz her zaman adalet ve barış talebimizi ifade ediyoruz, bu da Öcalan’ın tehdidiyle ilişkilidir” dedi.
‘Mücadelemiz kazanacak’
Uluslararası komployu kınayan Fatma Yıldız ise hem Öcalan hem de diğer tutsakların durumuna dikkati çekerek, bunun kabul edilemez olduğunu dile getirdi. “Acil bir şekilde bu savaşın durmasını ve barışın tesis edilmesini istiyoruz. Barışı umut ediyoruz, ne kadar bizi tutuklasa bizi öldürse de mücadelemiz kazanacak. Biz sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Hepimizin evini yakıp bizi sürgün etti ancak barış ısrarımızdan vazgeçmedik” diye belirtti.
Tecridin oluşacak tepkiyle kalkacağına işaret eden Emine Kaya (40) ise, baskı ve şiddete karşı sesiz olunmaması gerektiğini vurguladı. Sessizliği teslimiyet olarak nitelendiren Kaya, şunları söyledi: “Devamlı sesimizi yükseltmeliyiz. Devamlı ayakta olmamız lazım. Zaten Erdoğan’ın sözü ve AKP bitmiş. Artık sokakta karşılaşıp sohbet ettiğimiz insanlar Erdoğan’ın yalanlarının farkında ve zam, zulümlerinin karşı tepki gösteriyor. Yani diyorlar ki biz açlıktan ölüyoruz ve bunun nedeni Erdoğan’dır. Erdoğan bize ne vermiş sadece zarar vermiş.”