DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven, PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecride karşı başlattığı süresiz açlık grevi eylemini sürdürüyor. Güven’e hem dışarından hem de cezaevlerinden destekler de giderek artıyor
Afrin’e yönelik operasyona karşı gösterdiği tepki, yaptığı açıklamalar ve eş başkanı olduğu Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) çalışmaları nedeniyle 31 Ocak’ta tutuklanan Leyla Güven, o günden beri Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu. Güven, 24 Haziran seçimlerinde HDP’den Hakkari milletvekili olarak seçilmesine rağmen tahliye edilmedi. Hakkında 25 yıldan 46,5 yıla kadar hapis cezası istenen Güven, 7 Kasım’da görülen son duruşmasına ters kelepçe ile götürülmek istendi. Bunu reddeden Güven, mahkemeye gitmeyip, cezaevinden SEGBİS aracılığı ile katıldı. Duruşmada Afrin’e dönük yapılan operasyona karşı çıkıp, bunu “işgal” olarak nitelendirdiği için tutuklandığını söyleyen Güven, “Kobanê’ye yönelik operasyon yapılmasının gündemde olduğu bir dönemde tahliye edilse bile Rojava’ya yapılacak bir operasyonun işgal olduğunu tekrar söyleyeceğini” vurguladı. Siyasete PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın paradigmasından etkilenerek başladığını kaydeden Güven, sözlerini kesip “Burada terörist başının propagandasını yapmayın” diyen mahkemece başkanına ise, “Bu şekilde konuşamazsınız. ‘Terörist başı’ dediğiniz kişiyle bu ülkenin Cumhurbaşkanı müzakere masasına oturdu. Bunları söyleyemezsiniz tabi, söylerseniz o koltukta oturamazsınız” yanıtı verdi.
‘Ölmeyi kabul ediyorum’
Kürt sorununun demokratik çözümünde çok değerli bir role sahip olduğunu belirttiği Öcalan’ın bugün düşünceleriyle Ortadoğu’ya yön veren bir çözüm ortaya koyduğunu ifade eden Güven, bir “insanlık suçu” olarak tanımladığı Öcalan üzerindeki tecride karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayacağını duyurdu. Güven, eylemin gerekçesini ise “Bu tecrit bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor. Ben de o halkın bir bireyi olarak bu uğurda ölmeyi kabul ediyorum” sözleriyle ifade etti. 8 Kasım’da açlık grevi eylemine başlayan Güven, gönderdiği mesajında şunları kaydetti: “Ülkemizde süregelen ve binlerce insanın ölümüne neden olan çatışmalı ortamın sonuçları herkesçe bilinmektedir. Toplumsal barışın zaman kaybetmeksizin sağlanması için bu ülkede yaşayan herkesin üzerine düşeni yapması insani bir görevdir. Ülkemizin en temel ve köklü sorunlarından olan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünü sağlamak için çaba sahibi olan Sayın Abdullah Öcalan uzun süredir ağır tecrit koşulları altında tutulmaktadır. Bu durum, mevcut çatışmalı ortamı derinleştirdiği kadar, halklarımızın ortak yaşam koşullarını da tehlikeye atmaktadır. Halk tarafından seçilen bir milletvekili olarak, toplumsal barışa bir katkıda bulunmak ve halkımızın bana vermiş olduğu sorumluluk gereği, Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılarak, çatışmalı ortamın sona ermesi için koşullarının bir an önce iyileştirilmesi, ailesi veya avukatlarıyla görüşmesi gerektiğini belirtiyorum.”
Disiplin cezası
Girdiği eylem nedeniyle Güven hakkında disiplin soruşturması başlatan cezaevi idaresi, bedeni ölüme yatırmış bir insana verilebilecek belki de en ilginç ceza olarak “1 ay süre ile ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma” cezası verdi.
Halk sahiplendi
Tek başına başlattığı bu eylem nedeniyle Güven’e başta kendisini vekilleri olarak seçen Hakkari halkı olmak üzere partisi tarafından destek verildi. Kimi eylem ve etkinlikler planlandı. Devlet nezdinde bu planlamalara dönük verilen yanıt ise, yasaklama oldu. Diyarbakır Valiliği, OHAL kapsamında verilen yetkilere dayanarak 16 Kasım’da aldığı kararla Güven için yapılacak her türlü eylem ve etkinlikleri 15 gün süre boyunca yasakladı. Yasaklama ile birlikte de HDP binası abluka altına alınıp, bu hal hala sürüyor.
HABER MERKEZİ