Tecride Karşı Adalet Girişimi’nde yer alan Öztürk Türkdoğan, siyasi partilerle de görüşeceklerini belirterek, ‘Tecrit hakkında bilgilendireceğiz, mevcut durumu anlatan dosyalar sunacağız’ dedi
Uluslararası komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yılı aşkın bir süredir tecrit altında tutuluyor. İmralı’daki bu hukuksuzluk son 42 aydır ise mutlak iletişimsizlikle sürdürülüyor.
Ulusal ve uluslararası hukuk mekanizmalarının işletilmemesine karşı küresel çapta 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası çeşitli eylem ve etkinliklerle kamuoyunun gündeminde. Kampanya kapsamında 69 Nöbel Ödüllü isim, tecridin sonlandırılması çağrısı yaparken, Kurdistan ve Türkiye’deki aydın, yazar, sosyalist ve insan hakları savunucularının yer aldığı bir grup 5 Ağustos’ta Tecride Karşı Adalet Girşimi’ni deklere etti.
Girişimde yer alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, girişim, tecrit ve Abdullah Öcalan’ın çözüm rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Abdullah Öcalan’ın konumunun Kürt halkı nezdinde çok önemli bir noktada olduğunu anımsatan Türkdoğan, Öcalan’ın mevcut pozisyonundan kaynaklı “halk lideri” olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
‘Adalet için bir araya geldik’
“Ulus devlet bataklığı”ndan çıkışı gösteren fikirlerinden dolayı tecridin derinleştirildiğini söyleyen Türkdoğan, Türkiye’de 2013-2015 yılları aralarında yaşanan ve kamuoyunda “barış süreci” olarak nitelendirilen sürecin sonlandırılması sonrası ülkenin ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerle baş başa kaldığını dile getirdi.
Tecride Karşı Adalet Girişimi’ne değinen Türkdoğan, “Dört yıldır tek bir haber yok. Bu süre içerisinde hükümet Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na bir cevap göndermiş. ‘Tecrit yok’ diye. Peki nasıl yok? Bunun doğruluğu için avukatların düzenli olarak görüşme yapması gerekir. Aile bireylerinin düzenli olarak görüşme yapması gerekiyor. Buradaki durum vicdanen, ahlaken ve hukuken gerçekten kabul edilebilir değil. Bu nedenle bir grup insan bir araya geldik ve yeniden tecride karşı adalet istiyoruz. Bu ülkenin bir kanunu varsa uygulansın istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Siyasi partiler görüşülecek
Girişimin tecridin sonlandırılması amacıyla önüne bir program koyacağına dikkati çeken Türkdoğan, bu programda siyasi partilerle görüşmelerin de olacağını söyledi. Türkdoğan, “Onlara mevcut durumu anlatan dosyalar sunacağız. Buradaki tek amacımız; gerçekten tecridin kaldırılmasını sağlamak. Aydınlarına, gazetecilerine sesleneceğiz. Durumu anlatacağız ve diyeceğiz ki ‘Artık siz de bir ses verin.’ Bir değeri nerede kaybettiyseniz orada aramalısınız. Yani Türkiye’de kanunsuzluk, hukuksuzluk, adaletsizlik en çok nerede uygulanıyorsa onu gidermek için oraya bakmanız lazım. AİHM kararları uygulanmıyor değil mi? İmralı’da bırakın AİHM’i Türkiye’nin kanunları uygulanmıyor” diye belirtti.
‘Öcalan’ı dünya konuşuyor’
“Sayın Öcalan’ın fikirleriyle dünyadaki aydınları ne kadar etkilediği görünüyor” diyen Türkdoğan, “Türkiye’nin ve müttefiklerinin artık bu tarz eski politikaları daha fazla sürdüremeyeceğini gösteriyor. Çünkü bir yandan da tecrit uzadıkça dünyada daha çok konuşulacak. Yönetenler Türkiye’de konuşulmasın diye ‘basını kontrol ediyoruz’ diyor ya, ancak dünyada konuşuluyor. Siz Türkiye’de bunun konuşulmasını engelleyebilirsiniz ama dünya konuşuyor” dedi.
2013-2015’teki çözüm sürecine işaret eden Türkdoğan, “28 Şubat 2015 tarihi aslında zirve bir tarihti. Son isyan (PKK) liderinin yazdığı bir deklarasyon metni ki demokrasi deklarasyonuydu. Türkiye’yi yönetenlerin bu deklarasyona sahip çıkması gerekirdi. Kürt sorununda, bundan daha demokratik bir çözüm olabilir mi?” diye sordu.
‘AK siyasi bir mekanizma’
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Öcalan’a dair verdiği “ihlal” kararını hatırlatan Türkdoğan, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK BK) bu kararı 7 yıl sonra gündemine almasına da tepki gösterdi.
Konseyin siyasi saiklerle hareket ettiğini söyleyen Türkdoğan, şunları belirtti:
“Abdullah Öcalan NATO operasyonu ile Türkiye’ye teslim edilmişti. NATO’ya üye ülkelerin çoğu konseye üye ülkeler. Konsey bu nedenden ötürü siyasi bir mekanizmadır. Politik bir tercih olarak gündemine almadı. İnsan hakları değerlerinin bu kadar aşınmasının nedeni de budur. Hem konsey hem de BM, insan hakları mekanizmalarının ürettiği kararlara zamanında sahip çıksalardı dünyada bu kadar savaş ve çatışma yaşanmazdı. Komite, Kürt halkının direnişi sonucu Abdullah Öcalan kararını gündemine aldı. Ancak bu 7 yılda Türkiye’de neler olmadı ki? Türkiye önce gayrı resmi ardından resmi OHAL ile yönetildi. Şimdi de tek kişi yönetimine dayalı başkanlık modeli ile yönetiliyor. Baskı arttı ama halk da direndi. Kürt halkı kendi kazanımlarını koruyor. Dolayısıyla bunun direnişle, doğrudan doğruya mücadele ile bağlantılı olduğunu vurgulamak isterim.”
‘Başvurulara yanıt yok’
Parti olarak daha önce Abdullah Öcalan’a dair Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduklarını ancak henüz olumlu ya da olumsuz bir geri dönüşün olmadığını paylaşan Türkdoğan, başka başvurularının da olacağını ve bunun hukuksal takibini yapacaklarını aktardı.
Haber: Mehmet Aslan\MA