“Adam soya sosu almaya gelmişti. Tran Thi Ngai aslında ebe ve hemşireydi ama sabahları anne babasının dükkânına bakıyordu. Zırhından sarkan el bombaları, kemerinde silahlar vardı adamın. Tezgâha yaklaşırken parayı uzattı. Tran onu almak için uzanırken, önce kolunu, sonra saçını tuttu ve onu dükkânın arkasına sürükledi. Tecavüz etti. ‘Hayatım bitmiş gibi hissettim’ diyor Tran, ‘Yapabileceğim bir şey yoktu.’ Sonra, karnının şiştiğini fark ettiğinde, önce kilo aldığını zannetti. Sonra bir gün karnında tekmeler hissedince, hamile olduğunu anladı…”
Yukarıda anlatılan, on binlerce Vietnamlı kadından sadece birinin hikâyesidir… Tam da bugünlerde, sömürgecilik ve savaş politikası olarak tecavüz tartışılırken, hatırlamamız gereken ama aslında pek az bilinen bir hikâye.
Ben hiç duymamıştım doğrusu, çoğumuzun da bilmediği bir kavramdır herhalde: Lai Dai Han.
Lai Dai Han, Vietnam Savaşı sırasında Güney Koreli askerler tarafından tecavüze uğrayan Vietnamlı kadınların on binlerce çocuğuna verilen aşağılayıcı bir isim. ‘Karışık Kan’ anlamına geliyor.
Uzakdoğu’nun ‘Korucu’ları
Aslında hikâye, Güney Kore’nin faşist yönetiminin 1964-1973 yılları arasında Vietnam savaşına 320 bin asker göndermesiyle başlıyor. Amerikan ordusunun Vietnam’daki katliam ve tecavüzleri, yazmakla bitecek bir konu değil elbette ve aslında başka bir yazının konusu. Güney Kore askerleri ise başka bir kategoriyi oluşturuyor ve aslında Uzakdoğu bağlamında bir tür ‘korucu’ statüsüyle savaşta yer alıyorlar. Özellikle ‘Mavi Ejderha Bölümü’ diye anılan Kore Hava Kuvvetlerine mensup birlikler ABD’li askerlerden çok daha korkunç katliam ve tecavüzlere imza atıyorlar. Tecavüze uğrayan kadınların bir kısmı o sırada 12 veya 13 yaşlarında. Böylece dünyaya gelen çocukların sayısının 5 bin ile 30 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Tecavüz kurbanlarından 800’ü ise bugün hâlâ yaşıyor.
Ömür boyu süren acı
Yukarıda anlatılan Tran Thi Ngai’nin hikâyesi orada bitmiyor. Evde dayak başlıyor sonra. Ailesi, tecavüze uğradığına inanmıyor, bunu bilerek yaptığını düşünüyor. Kürtaj yaptırmak istiyor ama başarısız oluyor ve doğuruyor. Sona yeniden geliyor aynı Koreli çavuş ve alıp götürüyor onu. Geri getirdiğinde yine Ngai yine hamiledir. Daha sonra da bir başka askere ‘devrediyor’ Ngai’yi , o da tecavüz ediyor ve böylece üç çocuk doğmuş oluyor: Üç Lai Dai Han! Ngai böylece bir ömür boyunca, kendisi ve üç çocuğu için utanç duymak zorunda kalıyor. “Geldiler ve çocuk sahibi oldular, onları acı çekmeye bıraktılar” diyor şimdi.
Bir başkası, açlık içinde kıvranan bir ailenin kızı olan Vo Thi Mai Dinh ise, 16 yaşında ve askeri bir karargâhta bulaşıkçılık yapıyor. Güney Koreli komutanlardan birinin yemeklerini taşıtıyorlar ona. Bir gün ona yiyecek getirdiğini hatırlıyor: “Kapıyı arkamdan kapattı. Yardım için bağıramadım. Beni öldürebilirdi. Sonra tecavüz etti.” Dinh, bunu herkesten saklıyor önce ama hamile olduğunu anlayınca artık bunun imkânı kalmıyor.
Ailesi dışlayınca, Bayan Dinh, oğlu Vo Xuan Vinh’i tek başına büyütmek zorunda kalıyor. Vinh, şimdi 44 yaşında ve çocukken “karışık kan” olduğu için nasıl zorbalığa uğradığını hatırlıyor. “Ama tek ben değilim, Güney Kore annemin ve onun gibi binlerce kişinin çektiği acıları kabul etmeli” diyor.
Lanetlenme ve dışlanma
Lai Dai Han… İşgalciler halk savaşıyla ülkeden defedildiğinde arkalarında bıraktıkları enkazın adı buydu işte. Çok büyük bir travma yaşadı bu çocukların hepsi. Yeni Vietnam hükümetinin tutumu nasıl olursa olsun, ülkelerini işgalden kurtarmak için çok ağır bedel ödeyen Vietnam halkı, önyargılar ve nefretten uzun süre kurtulamadı. Onlar, 4 milyondan fazla Vietnamlının kanına giren işgalcilerin artıkları gibi göründüler ve empati mekanizması hiç çalışmadı. “Okulda bana bir ‘köpeğin oğlu’ olduğumu söylediler. Hiçbir şey yapamadım. Nedenini hiç anlamadım” diye anlatıyor Tran Thi Ngai’nin oğlu Nhat yaşadıklarını: “Öğretmenler bana vurdu. Babamla neden Kore’ye dönmediğimi sordular. Hayatım boyunca burada olmamam gerektiğini hissettirildi.” Annesi ona 18 yaşında babasının kim olduğunu açıkladı. Kore’ye kadar gitti Than; buldu o Koreli çavuşu. Adam kovdu onu! Yaptığı şeyi hatırlamak istemedi!
Lai Dai Han çocukları bugün hala adalet arıyor… Tecavüzü bir savaş politikası olarak uygulayan işgalciler ise bir özrü bile çok gördüler onlara… Esas sorunun cevabını ise Profesör Rita Laura Segato’nun bambaşka bir coğrafya üzerine söylediklerinde buluyoruz: “Askerler, fethedilen bölgelerin kadınlarına sanki kadın bedenleri bu bölgelerin uzantılarıymış gibi tecavüz ederler.”