Dr. Hayri Hazargöl
Tayyip Erdoğan gerçekten de yalan söyleme ustası olmuş. Kürt halkının gözünün içine baka baka yalan söylüyor. “Kürt sorunu yok, Kürt sorunu denilen meseleyi biz çözdük” diyor. Kullandığı “Kürt sorunu denilen mesele…” ifadesi başlı başına sorunlu bir ifadedir. Tayyip Erdoğan 2003 yılında kendisine Kürt sorunu sorulduğunda “düşünmezseniz böyle bir sorun da olmaz” cevabını vermişti. Çünkü devlet, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı İmralı zindanına koyunca ve gerilla sınır dışına çekilince artık PKK’nin tasfiye olacağını ve Kürt sorununun da kalmadığını düşünüyordu. AKP genel başkanı olan Tayyip Erdoğan da devletin asker ve sivil bürokrasisinin bu yargısını kabul ettiğinden düşünmezseniz Kürt sorunu yoktur, demişti.
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve yandaş medya her gün PKK’nin bitmek üzere olduğunu söylüyor. Süleyman Soylu her yıl gelecek yıl PKK diye bir şey kalmayacak, diyor. Yani 1999 yılında PKK Lideri’nin İmralı’ya konulmasından sonra asker ve sivil bürokrasi nasıl ki Kürt sorununun kalmadığını düşünmüşse; Tayyip Erdoğan da PKK’yi bitirdikleri düşüncesiyle “artık Kürt sorunu kalmamıştır” diyor. Açıkça bazıları Kürt sorunundan söz etse de “biz Kürt sorununu gündeme getirenleri bitirdik, bu nedenle de Kürt sorunu kalmamıştır” diyor.
Bu, Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu gibi aslında Kürdün varlığını ortadan kaldırmak isteyenlerin düşüncesi. “Türkiye’de Kürt sorunu var mıdır, yok mudur” diye Kürtlere sorulsun. % 10-15 kadar Türklüğe koşan, kendini inkar edenler dışında Kürtlerin en azından % 80’i “bu sorun vardır ve çözülmemiştir” diyecektir.
Bir halkın anadilde eğitimini kabul etmeyen; hatta Kürtçenin unutulması, sokakta, çarşıda, pazarda, toplumsal yaşamda, kamusal alan denilen yerlerde konuşulmaması için her türlü politika, baskı ve uygulama içinde olan bir iktidarın başı böyle söyleyebiliyor. Kürtçe’nin tüm lehçelerinin Kürt halkının toplumsal yaşam dili olması için bırakalım adım atmayı; engelleyen bir iktidarın sorumlusunun “biz Kürt sorununu çözdük” demesi tüm Kürtlerle dalga geçmektir.
Kürtlerin ne dediği, ne düşündüğü önemli değildir! Egemen ulus kompleksi ile “Kürt sorunu yok” diyerek Kürtleri azarlıyor. 2 ay kadar önce Amed’e gittiğinde Kürt sorununun çözümü için yapılan tüm çabalara tekmeyi vuran Tayyip Erdoğan’ın, “Kürt sorununda çözüm sürecini HDP bozdu” söyleminin halkı aldatma amaçlı nasıl bir yalan olduğu ortaya çıktı.
Şunu aklı başında olan herkes biliyor: Kürt sorunu çözülmediği için Kürt sorununu dillendirenlere ve Kürtlere bu kadar saldırılıyor. Kürt sorunu çözülmüş olsa bu iktidar böyle saldırıları yapmazdı. Milletvekili ve belediye eşbaşkanlarını zindana atmazdı. Aksine onları Türkiye’nin birliğinin çimentosu olarak görürdü. Meclis’te Kürtçe konuşulduğunda tepki gösterilmez, tutanaklara bilinmeyen bir dil biçiminde geçirilmezdi. Kürt sorununda yumuşak görünen Bülent Arınç bile “Kürtçe için medeniyet dili değil” demişti. Hem de uygarlığın beşiğinin göbeğinde olan bir halkın dili için! Hem Kürt sorununun varlığı hem de Kürt halkının varlığının inkar edilmesi konusunda yüzlerce argüman ortaya konulabilir.
Türk ordusu neden Kürtlerin özgür ve demokratik yaşam kurduğu Rojava’ya girdi? Herkes de biliyor ki, Kürt sorununu çözemeyen Türk devleti, oradaki özgür ve demokratik yaşamın Türkiye’deki Kürtlere örnek olacağından korktuğu için bu askeri harekatları yaptı.
Yoksa Rojava denilen Kürt bölgesinden tehdit geldiği söylemi tamamen yalandır. Sadece Rojava’da değil, Kuzey Irak denilen Güney Kürdistan’da da aslında Kürt kazanımlarına tahammül yoktur. Fırsatını buldukları ilk konjonktürde orayı da Türkmenlere zulüm var, baskı var diyerek işgal edeceklerdir. Bilindiği gibi Suriye’de kriz çıktığında o güne kadar kimsenin duymadığı Bayır Bucak Türkmenleri diye bir topluluk duyduk. Kuşkusuz her ülkede farklı topluluklar vardır.
Örneğin mülteciler dışında Urfa, Mardin ve Siirt bölgesinde Arapların yaşadığı bilinmektedir. AKP-MHP iktidarı gibi bir kafa her zaman bir yere karşı askeri harekat gerekçesi bulabilir. Hatırlanırsa MİT müsteşarı askeri harekat gerekçesi yaratmak için Suriye’den Türkiye’ye birkaç füze attırabileceğini söylemişti.
“Her işte bir hayır vardır” derler. Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin mücadelesi geliştikçe AKP-MHP iktidarının, en başta da Tayyip Erdoğan’ın gerçek yüzü ortalığa dökülüyor. Böylelikle Kürtler de Türkiye halkları da bilinçleniyor. Erdoğan’ın muhalifler için böyle iyi yanı var. Ne kadar uğraşsalar teşhir edilemeyecek yönünü Erdoğan bir anda ortalığa saçıyor. Kontrolsüz güç güç değildir, biçiminde bir reklam vardı. Tayyip Erdoğan tam da o reklamdaki kontrolsüz güçtür. Faşist liderlerin bir özelliği de budur. Nitekim Tayyip Erdoğan da tüm faşist liderler gibi en fazla da kendi halkına zarar vermektedir.
Tayyip Erdoğan Kürt sorunu yoktur, diyerek güneşi balçıkla sıvayamaz. Bugün Kürt sorunu Türkiye’nin gündemindedir. Varlığı yokluğu tartışması geri bir tartışmadır. Şimdi Kürt sorununun nasıl çözüleceğini ortaya koyma zamanıdır. Bu nedenle CHP, Kürt sorunu vardır, çözüm yeri Meclis’tir, deyince Türkiye’nin temel tartışma gündemi oldu. Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan böyle bir sorun yoktur, diyerek gerçek gündemin üstünü örtemezler.