Seda Taşkın’ın bugün görülen duruşmasında avukatlar, delil olarak gösterilen ihbarın ve ihbarın atıldığı mailin polise ait olduğunu kaydetti.
Muş’ta 20 Aralık 2017 tarihinde “Hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınan ve serbest bırakıldıktan sonra savcılık itirazı üzerine 23 Ocak 2018’de tutuklanan, yaklaşık bir yıl tutuklu kaldıktan sonra İstinaf Mahkemesi’nin tensip ara kararıyla tahliye edilen muharibimiz Seda Taşkın’ın duruşması Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’nde görüldü. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Taşkın’a “örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekten” 4 yıl 2 ay, “örgüt propagandasından” da 3 yıl 4 ay olmak üzere toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.
Taşkın, duruşmaya Ankara 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde SEGBİS ile katıldı. Önceki savunmasını tekrarlayan Taşkın, gazeteci olduğunu ve 4 yıl gazetecilik mesleğini icra ettiğini söyledi. Taşkın, “Sadece Muş, Van, Bitlis değil, İç Anadolu, Karadeniz bölgeleri olmak üzere pek çok yerde gazetecilik yaptım. Hem haber yapmak hem gezmek için Muş’a, Van’a gittim. Nasıl bu bölgede haber yapma hakkım varsa orada da yapabilirim. Gerekçeli kararda ‘Alakası olmadığı yerler’ denilmiş. Haberin olduğu her yere gidebilirim. ‘Neden oraya gittin’ şeklinde bir soru gazeteciye yöneltilmemesi lazım” dedi.
‘Polisin hazırladığı bir ihbardır’
Taşkın, savunmasına şöyle devam etti: “Muş’ta bir anda polis tarafından arama kararı olmadığı halde gözaltına alındım. Eşyalarım arandı. Sonrasında hakkımda bir ihbar olduğu söylendi. Ancak ben bu ihbarı, kimlik bilgilerimi alan polisler tarafından hazırlanmış olduğunu düşünüyorum. Emniyetin çok büyük bir müdahalesi vardı. Psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kaldım. Çıplak arama dayatıldı. Reddedince erkek polisler tarafından tehdit edildim. Yargılama sürecim içinde polis baskısı vardı. Bütün paylaşımlarım gazetecilik üzerine. Benim fotoğraf paylaşmış olmam, DİHA, Dihaber’de muhabirlik yapmam suç değil. Çalıştığım ajanstan dolayı yargılanıyorum. Oysa bu ajans yasal bir ajans, vergilerini veren hukuksal bir ajanstır. Gerekçeli kararda ‘Kültür haberlerine rastlamadık’ denilmiş. Makinemde özellikle haberler seçilmiş. Yaptığım son haber Bitlis’te demirci ustası haberidir. Bunlardan görmezden gelinmiş.”
‘Mesleğime devam edeceğim’
Polisin, kendisine “Çektiğin fotoğraflar çok güzeldi, bazılarını aldım” dediğini hatırlatan Taşkın, “Seda ismini doğduğumdan beri kullanıyorum. Mahkemeye bu yönde somut birçok delil sunduk. Ama kabul edilmedi. Muhalif bir gazeteci olduğum için bugün buradayım ve yargılanıyorum. Mesleğimi dürüstlükle yaptım. Bugün burada ne karar çıkarsa çıksan gazetecilik yapmaya devam edeceğim” dedi.
‘Mailin göndericisi de alıcısı da polis’
Avukat Gulan Çağın Kaleli ise, davaya dair şunları kaydetti: “Duruşma salonu terörle mücadele ekipleri tarafından izlendi. Çok baskı vardı. Bu baskının olduğunu ciddi bir delile dayanarak, söylüyorduk. Bu ihbar mailinde göndericisi de alıcısı da emniyet olduğu sabit. Hukuka aykırı bir delille başlayan bir soruşturma ve bu delile dayanılarak bir yargılama yapılamaz. Bu alanda çok ciddi bir sorun teşkil eder. Yargının en azından ciddi bir şekilde baskı altında olduğunu gösterecektir. Duruşmada mahkeme başkanı Seda diye seslendi müvekkilimize. Objektif bir yargılama yapılamayacağı için mahkeme heyetini reddetmiştik. Lehe olan hiçbir şey mahkeme tarafında kullanılmadı.”
Beraat telebi
Gerekçeli kararın duygularla, öç almak için hazırlanmış bir karar olduğunu söyleyen Kaleli, “Örgütün 1974 tarihinden itibaren tüm eylemleri alınmış, müvekkilimle illiyet bağı kuramamış, ‘Bu kişi gazeteci olduğunu iddia ediyor, gazeteciliği kılıf olarak kullanıyor’ demiş. DİHA, Dihaber ajansından ve birçok yayın kuruluşunda çıkan haberleri dosyaya koyduk. Kültür haberlerini dosyaya koyduk ancak hepsi görmezden gelindi. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde DİHA Yönetim Kurulu Başkanı’nın yargılandığı bir dava var. Burada somut bir delil bulunamaması nedeniyle, örgütle organik bir bağının olmadığı kararı verildi. Müvekkilimin sosyal medya paylaşımları da haber paylaşımlarıdır. Beraatını talep ediyoruz” diye konuştu.
Polis’ten tehdit
Avukat Ebru Akkal da, duruşma salonunun kapısında çok sayıda polisin olduğunu, polislere neden geldiniz diye sorduklarında ise “Çıkışta neden geldiğimizi görürsünüz” dediğini aktardı. Akkal, “Ceza hukuku niyet okuma hukuku değil. Niyet okuma hukuku uygulanacaksa herkes yargılanabilir o zaman. Evrensel hukuk bunu reddediyor. Seda müvekkilin kod ismi değil, günlük hayatta kullandığı ismidir. Beraatını talep ediyoruz” dedi.
‘Mahkeme kararı hukuka uygundur’
Ardından İstinaf Cumhuriyet Savcısı mütalaasını okudu. Savcı, istinaf istemlerinin reddedilmesini isteyerek, yerel mahkemenin kararının hukuka uygun olduğunu savundu.
Duruşma ertelendi
Taşkın, mütalaayı kabul etmediğini ve beraatını istedi. Avukatlarda detaylı savunma yapmak için ek süre talebinde bulundu. Duruşma 15 Mayıs’a ertelendi
Kaynak: MA