Su havzaları iklim değişimi sonucu hızla buharlaşırken, sular ise enerji, maden, kayagazı gibi endüstriyel üretim alanlarına bağlanıyor. Karakuyu Gölü ve Menderes Nehri sularının, üçte biri kurumuş olan Burdur Gölü’ne taşınmak istenmesi, yeni bir ekolojik yıkıma işaret ediyor
Küresel boyutta yaşanan ekolojik kriz her geçen gün büyürken iklimler ise değişime uğruyor. İklim değişimlerinden en çok etkilenen ise su havzaları oluyor. Susuzluğun yakın geleceğin küresel boyuttaki en büyük sorunu olacağı ise şimdiden net biçimde görülürken, bilim insanları bu konuda uyarılar yapmayı sürdürüyor. Susuzluğun can yakıcı biçimde ortaya çıkacağı coğrafyalarından birisi olan Türkiye’de su havzaları sanayi, enerji, imar, maden vb. için kontrol altına alınırken, dereler akmamaya göller ise kurumaya başladı. Son 50 yılda sulak alanların neredeyse yarısı kururken göllerin ise 36’sı yok olmuş durumda. Bu yok oluşa en son Meke Gölü de eklendi. Tuz Gölü, Suğla Gölü, Eber Gölü, Akşehir Gölü, Burdur Gölü ve Acıgöl’de ise su seviyesi yıllar geçtikçe düşmeye devam ediyor. Su seviyesi iyice düşen Burdur Gölü’nün ise farklı göllerden ve nehirlerden su taşıyarak çözüleceği iddia edilirken, su alınan yerler ise yok olmanın eşiğine itiliyor.
Göller Bölgesi haritadan siliniyor
Burdur, Isparta, Antalya, Afyon ve Konya’nın güneyinde yoğunlaşan göllerin oluşturduğu Göller Bölgesi, bu unvanını hızla kaybediyor. Bilim insanları ise Burdur Gölü’nün öldüğünü belirterek, gölün kalan kısımlarının kurtarılması için çağrıda buluyor. Son yıllarda enerji, sanayi ve tarımsal sulamada gittikçe artan su tüketimi, sermaye çıkarına uygun yürütülen su politikaları ve aşırı derecede baraj yapımları sonucu koskoca göller artık tamamen kurumaya yüz tutarken dereler, akarsular ve nehirlerde debiler azalmaya devam ediyor. Diğer taraftan yeraltı suları birçok kentte 500 metrelere inmiş durumda.
Kuruyan ve kurumaya başlayanlar
Antalya’da; Karagöl, Girdev, Küçük Manay, Sarıgöl, Gölcük, Keklicek ve Nohut Gölü tamamen kurudu. Burdur’da; Kestel, Yazır, Mamak, Kurugöl, Neylerli, Karaevli, Heybeli, Pınarbaşı, Genceli ve Karadayı sazlıkları artık yok. Konya’da; Suğla, Arpaçayırı, Çumru Ovası, Güvenç, Hotamış Sazlıkları, Samsam, Akşehir Gölü ve Ereğli Sazlıkları kuruyan göller içinde yer alıyor. Kurumaya başlayanlar ise; Hatay’da Amik Gölü, Burdur Gölü ve Yarışlı Göl, Kırşehir’de Seyfe Gölü, Isparta’da Eğirdir Gölü, Afyon’da Acıgöl, Sakarya’da Sapanca Gölü, İstanbul’da Terkos Gölü, Konya’da Uyuz Göl, Manisa’da Marmara Gölü yok olmayla karşı karşıya olan göller.
Karakuyu Gölü’ne idam!
Kurumaya başlayan ve bugün üçte birini kaybeden Burdur Gölü için kurtarma çabaları ortaya konarken, bu çabaların tamamı ise yeni ekolojik yıkımların habercisi niteliğinde. Afyon’un Dinar ilçe sınırları içinde yer alan ve 1. derece doğal sit olan Karakuyu Gölü’nden 50 km dönşenecek boru hattı ile alınacak su, Burdur Gölü’ne taşınacağı açıklanmıştı. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan bir açıklamada ise B. Menderes Nehri’nin sularının Burdur Gölü’ne taşınacağı ifade edildi. Erdoğan ayrıca Salda Gölü’nün idam fermanı olan ‘millet bahçesi’ projesinin Salda kıyıllarında uygulanacağını müjdelemesi iktidarın suya bakışını açıkça ortaya koymaya yetiyordu.
Karapınar’da su kalmadı
AKP hükümeti suyu olmayan ve sınırları içinde yer alan son göl Meke’yi de yitiren Karapınar’da ‘Enerji İhtisas Organize Sanayi’ bölgesinde sadece enerji üretecek olmaları akla ziyan bir adım. Eber Gölü’nden Akşehir’e, Eğirdir’den Kovada’ya, Beyşehir’den Hotamış’a yapılan su taşınması ile çekilen göller kurumaya başlayan göller içinde yerini aldı. Burdur Gölü çevresini taş ocaklarıyla dolduran, Burdur Gölü’nü besleyen akarsuların üzerine barajlar inşa eden anlayışın üretebileceği çözüm, adeta daha büyük felaketlerin habercisi iken, Karapınar’a suyu yine boru hatları ile getirmeye çalışan AKP adeta ekosistemi yok eden adımlarından vazgeçmiyor.
Enerji üretim merkezi
Karapınar’da termik santraller projelendirilirken bu adımı atmalarına neden olan şeyin kömür yatakları olduğu biliniyor. Karapınar’da kömür yatağı var ama su yok. Yıllardır yaz aylarında meyve bahçelerine su yok gerekçesiyle su vermeyen AKP’liler, Karapınar’ın suyunu yine Menderes Nehir ve Sakarya Nehri’ne uzatacakları borular ile getirme projeleri yapıyorlar. Bunu yaparken açıklamalarına bölgede tarımsal üretimler için su verilmemiş olmasını kullanırlarken, asıl amacın enerji merkezlerinin devasa su ihtiyacını karşılamak olduğu ise biliniyor.
İstanbul’un suları
İstanbul’un su havzaları sanayi ve kentsel amaçlı imara açılarak yok edildi. Çekmece gölleri, Alibeyköy Barajı artık su sağlanan özelliğini yitirdi. Yeraltı sulları çekildi ve her yer betona boğuldu. 3. Havalimanı ve otoyollar ile su havzaları tamamen yok edildi. Tüm bu yok oluşa çözüm olarak Sakarya Melen Çayı üzerine baraj inşa ederek Melen’in suyu bölgeyi susuz bırakılarak İstanbul’a taşınıyor. Kanal İstanbul ile Terkos, Durusu ve Sazlıgöl deniz suyuna karıştırılmaya hazırlanılıyor. Bu ekolojik yıkımları yaratanlar, Melen’den getirilmeye çalışılan su ile “İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözdük” diyor. Tamamen günü kurtarma adımları olan boru hatları değil 2071’i 2030’lu yılların sorununu bile çözmekten çok uzak iken, Melen Havzası’nı susuz bırakarak ortaya çıkarılan ekolojik yıkım ise karar vericileri hiç ilgilendirmiyor.
Ankara suları
İstanbul’da ne olduysa Ankara’da da aynısı yaşanıyor. Su havzaları inşaat rantına kurban edilen Ankara’nın su ihtiyacı için Kızılırmak Nehri’nden kirli suları taşıdılar. Şimdi ise Köroğlu Dağları’nın suları boru hatları ile Ankara’ya taşınıyor. Bolu’nun Köroğlu Dağları’ndan kopup Gerede Havzası’nda toplanan yıllık 226 milyon m3 su, 31 bin 592 metre uzunluktaki tünel hattı ile Ankara Çamlıdere Baraj Gölü’ne aktarılma adımları bitmek üzere. Köroğlu Dağları’ndan çalınan suların beslediği aşağı havzalarda yaşanacak susuzluğun sonuçları AKP’lilerin ilgisini çekmiyor. Filyos Nehri’nin tek beslendiği havzadan bu nehre su akmadığında, Zonguldak ve Filyos ekosistemleri tamamen yok edilecek.