HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, önceki dönem Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’ı hedef alanlara “Asıl tiyatro Sincan cezaevinde oynanıyor” diyerek tepki gösterdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmeleri ve kadın gündemini değerlendirdi. Balıkesir Burhaniye Cezaevi’nde yaşamına son veren Nurcan Bakır’ın durumuna dikkat çekerek konuşmasına başlayan Taşdemir, “Her gün cezaevlerinde bir hasta tutsak yaşamını yitiriyor cezaevlerinin koşulları yaşanan hukuksuzluk gösteriyor ki bu ülke cezaevleri meselesini kendi gündemine almalıdır. Ciddi hak ihlalleri yaşanıyor insanlar elleri ranzaya kelepçeli şekilde son nefesini veriyor sağlıksız koşullar cezaevinde yaşanıyor. Bir an önce hasta tutsaklarla ilgili ciddi girişimler olması gerekiyor. Bırakın hasta tutsakların tedavi edilmesini, sağlıklarına kavuşturulmasını, üstelik bütün bunlar yapılmazken hasta tutsaklar ayrıca cezalandırılıyor. Hücre cezaları veriliyor, keyfi cezalarla infazları yakılıyor” diye belirtti.
Tuncel ve Kışanak davası
Taşdemir, iki gün önce görülen Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel’in dava dosyasını da takip ettiklerini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Duruşma Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. arkadaşlarımız 3 yıldır rehine olmasına rağmen ilk defa arkadaşlarımız duruşma salonuna bizzat geldiler. Elbette ki 3 yıldır büyük bir mücadele vererek, direniş göstererek o duruşma salonuna getirilebildiler. 3 yıldır SEGBİS dedikleri yüz yüzelik ilkesine aykırı hukuku çiğneyen insanların birbirlerini bile anlamadığı bir sistemden arkadaşlarımıza 15 yıl hapis cezası verildi. Sonra İstinaf Mahkemesi bu cezayı bozdu ve yeniden yargılama başladı. Ama gerçekten o mahkeme salonlarında yaşanan hakikatin kendisi yargılanan Kürtlerin kimliği, arkadaşlarımızın siyaseti ve kadınlardır.”
Demirtaş tartışması
Önceki dönem Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’ın Devran kitabının tiyatro sahnesine taşınması sonrası başlatılan karalama kampanyasına tepki gösteren Taşdemir, “Kaç gündür bir tiyatro oyununu dillerine peleseng etmişler. Asıl tiyatro nerede oynanıyor biliyor musunuz, Sincan cezaevinde oynanıyor. Ama bu tiyatronun içerisinde bir hakikilik var o hakikilik de bizim arkadaşlarımızın duruşlarıdır” diye belirtti. Demirtaş ve HDP’yi hedef alan gazetecilere seslenen Taşdemir, “Biz bir kez daha yandaş kalemşörlere de sesleniyoruz; öyle akşam televizyon köşelerinde oturup söyledikleri yalan yanlış iddialarını bir kenara bıraksınlar. Gelsinler mahkeme salonlarını dinlesinler. Burada yaşanan hakikatin ne olduğuna, nasıl algı siyasetinin yürütüldüğüne tanık olsunlar” çağrısında bulundu.
‘Kendinize güveniyorsanız mahkemeleri canlı verin’
İktidara da çağrıda bulunan Taşdemir, “Kendinize güveniyorsanız mahkemeleri canlı verin” dedi. Taşdemir, “Bakalım gerçekten orada suç nedir suçlu nedir kim kimi yargılıyor kim yalana başvuruyor kim uyduruk suçlar icat ediyor olmadık yerlerden akıl dışı iddialarda bulunuyor, bunu hukuk adına dayatıyor ve ciddi bir hukuksuzluk yapıyor. Bu konuda kendilerine güveniyorlarsa yürüttükleri siyasete güveniyorlarsa buyursunlar mahkemeleri canlı yayınlasınlar kim suçlu ortaya çıksın” diye belirtti.
Gülistan Doku nerede?
Taşdemir, gündeme dair açıklamalarının şöyle sürdürdü: “Dersim’de 12 gündür bir genç kadın kayıp, Gülistan Doku. Biz HDP Kadın Meclisi olarak, kadın örgütleri ile birlikte ‘Gülistan nerede’ sorusunu sormak için, ‘bir kadın daha eksilmeyeceğiz’ demek için Dersim’e gittik. Dersim’de bir basın toplantısı gerçekleştirdik, gelişmeleri aktardık, ailesi ile görüştük, Gülistan’ın arkadaşlarıyla bir araya geldik. Gözlemlediğimiz bir gizemlilik hali var. Bu kaybın üstü örtülmeye, zamana yayılmaya ve bu kayıp normalleştirilmeye çalışıyor. Araştırmalar ve soruşturmalar açısından açığa çıkan hiç bir bilgi ne ailesi ne kamuoyu ne de arkadaşlarıyla paylaşılıyor. Bir gizemlilik atfedildiğini söylemek mümkün. Bu konuda işin ısrarla takipçiliği yapan arkadaşları ve öğrenci derneği ciddi bir baskı altında tehdit ediliyorlar, gözdağı veriliyor bir şekilde bu davanın üstü örtülmeye çalışıyor. Biz bu davanın takipçisi olacağız gerekirse her gün buna dair tutumumuzu açıklayacağız.
Çocuk istismarları
Bu ülkede kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı olağan hale geldi. Dersimde biliyorsunuz Harun isimdeki şahıs 15’e yakın çocuğu taciz etti. Bu şahsın içerisinde olduğu politik zemin ve ilişkileri bize bir fikir veriyor. Kendisi daha önce zihinsel engelli bir kız çocuğunu taciz ediyor. Yargılama süreci başlıyor ama sonra kendisi bütün bu taciz istismar davalarında olduğu gibi bir takipsizlik kararı veriliyor. Benzer örnek yine Cizre’de okullarda artan taciz olaylarıdır. Buna benzer onlarca örnek var daha önce Mardin ve Bingöl’de olduğu gibi bu soruşturmaların üstü örtülüyor ve takipsizlik kararları peş peşe veriliyor. Kadın ve çocuklara yönelik suçlarda bir cezasızlık politikası izleniyor. Türkiye çocuk istismarına göz yuman bir ülke olarak istisnai bir ülke konumundadır.
‘Yaşanan taciz ve tecavüzler iktidarın politikaları ile alakalı’
Kadınlar ve çocuklar için yaşanacak bir alan bırakılmıyor, çocuklara ve kadınlara yönelik bu politika bir tehdit ve yıldırma siyaseti olarak izleniyor. Özellikle kurumlarda bunca yoğun yaşanan taciz ve tecavüzler iktidarın politikaları ile alakalıdır. Özellikle KHK adı altında ihraç edilen demokratik aydın bu alanlarda çalışan kurumların kapatılması hocaların ihraç edilmesi böyle bir zemini açığa çıkarmıştır. Dolayısıyla artık üniversiteler artık bilimle orada ürettikleri bilim insanları değil tacizle gündeme geliyor. Bu bir politik istikrarı da gösteriyor. En son cinsel istismar yasası mecliste gündeme geldi. 2 defa yasalaştırmaya çalıştılar, kadın örgütlerinin tepkisi üzerine geri çekildi. Bir geriye çekme durumu yaşandı son dönemlerde yaşanan tartışmalarda bir kez daha bu cinsel istismar meselesi gündem getirilmek ve yasallaştırılmak isteniyor. Tecavüzcü ile evlendirmek insana karşı topluma karşı suçtur. AKP iktidarı bu suçtan imtina etmiyor ve bu suçu yasallaştırmak ve çocuk tecavüzünü suç olmaktan çıkarmak istiyor.
‘AKP manipülatif bir partidir’
Yine bu iktidarın temel gündemi kadın cinayetleri, çocuk istismarı ya da Gülistan değil. Kadınlara dayattıkları, sordukları; ‘neden evlenmiyorsunuz?’, ‘Gençler evde kalıyor’ gibi çağdışı, kendi ideolojik politikalarını, tek adam egolarını topluma dayatan bir toplumsal mühendislikle karşı karşıyayız. Elbette kadınların nasıl yaşayacağı, gençlerin evlenip evlenmeyeceği tek adamın insafına bırakılamaz. Buna kadınlar, gençler kendisi karar verir ama AKP manipülatif bir partidir.
‘Mücadelemizi yükselteceğiz’
Sömürü ve adaletsizlik düzeni üzerinden kalkınmaya çalışan AKP iktidarına kadınların da, gençlerin de bir cevabı olacaktır. Elbette ki bizler de bütün bu kadına, gence çocuğa dayatılan asimilasyoncu, yok edici siyasete karşı her yerde mücadelemizi yükseltme kararlığındayız. Bu koşullarda 18-19 Ocak’ta kadın konferansımızı gerçekleştiriyoruz. 400’e yakın kadının katılımı ile 2 gün sürecek. Hep birlikte konferansımızda gerçekleştireceğiz. İnanıyorum ki tüm bu baskılara karşı kadınların konferansta açığa çıkaracağı umut, örgütlülük ve politik zemin kadın özgürlük mücadelesine ve halklarımızın bir arada yaşama umudunu da güçlendirecektir. Bütün kadın mücadeleleriyle ortak alanlar yaratarak mücadelemizi yükselteceğiz.”
ANKARA