Sulama işleri 2011 yılında Köy Hizmetleri’nden çiftçiye devredildi. Sonra, borç batağına düşen birliklerin başına AKP’li bürokratlar getirildi. Şimdi ise DSİ’ye devredilmeye başlandı. Bu süreç suyun özelleştirileceğine işaret ediyor
Erzincan’da sulama birliklerinin enerji borçları nedeniyle çalışamaz hale gelmiş olması planlı bir sürecin işletildiğine işaret ediyor. AKP Erzincan İl Başkanı Mehmet Cavit Şireci yaptığı açıklamada, çiftçilerin sulama sorununun çözüme kavuşması kapsamında sulama birliğinin İl Özel İdaresi’ne devredildiği ve hizmetlerin DSİ tarafından yürütüleceğini söyledi. Şireci, “Erzincan Sulama Birliği’ne ait sulama alanlarından P1, P2, P3 Sulamaları, Çardaklı Sulaması, Erzincan Baraj Sulaması ile Erzincan Sol Sahil Sulaması Erzincan Sulama Birliği’nden alınarak Tarım Bakanlığı DSİ Genel Müdürlüğü’nce tesisler işletme bakım onarım hizmetleri yapılmak üzere Erzincan İl Özel İdaresi’ne devir edildi. Çiftçilerimizin sorunu hepimizin derdi oldu. İnşallah çiftçilerimizin sorunları bir bir çözüme kavuşacak” dedi.
Yüzde 90 zam yapıldı
Erzincan’da 2020 yılında sulama suyu ücretlerine yapılan yüzde yüze yakın zamma Ziraat Odası Başkanı Tamer Geyik tepki göstermişti. Birçok çiftçinin ürün ekmekten vazgeçeceğini söyleyen Geyik, “İlimizde 2020 yılında ürün bazında uygulanacağı açıklanan sulama suyu ücretleri, üreticilerimiz bazında hayal kırıklığı yaratarak kara bir gün olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır. Sulama Birliği’nden yapılan açıklamaya göre, ücret artışlarının pompaj sulama bölgesinde yüzde 90, cazibe bölgesinde ise yüzde 50 oranında artırıldığı görülmektedir. Buna göre, şeker pancarındaki sulama ücretinin cazibe bölgesinde dekara 40 TL’den 60 TL’ye, pompaj bölgesinde ise 150 TL’den 285 TL’ye çıkarılmış bulunuyor. Benzeri artışlar diğer ürünler için de aynı oranlarda belirlenmiş bulunmaktadır. Alınan bu kararı, çiftçilerimiz adına bir talihsizlik ve kara bir gün olarak kabul ediyorum” diye belirtti.
Su birlikleri!
Kırsal alanda tarımsal sulama hizmetleri, 2011 yılı öncesi ismi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olan ve bu bakanlığa bağlı il müdürlüklerince yürütülüyordu. 2011 yılında çıkarılan Sulama Birlikleri Kanunu ile birlikte, suyu DSİ’den, enerjiyi şirketlerinden alan ve çiftçilerin yönetimine verilen Su Birlikleri eliyle sulama hizmeti sürdürülmeye başlandı. Bu kanunun çıkış amacı suyun pahalı ticari bir meta haline getirilmesinin ilk adımıydı. Uzun yıllardır enerji borçları ile boğuşan bütün birliklerin borç batağına sürüklenmesi sağlandıktan sonra Su Birlikleri’nin yönetimine AKP bürokratlar atanmaya başlandı. Çiftçinin üyesi olduğu birlikleri yöneten bu bürokratlar artık köylüye rağmen tüm kararları tek başlarına alırken, ilk icraatları suyu yüksek fiyatla çiftçiye satmak oldu. Bu sürece karşın tahsilatta zorlanan birliklerin yeniden DSİ’nin eline verilmesi suyun özelleştirileceğine işaret ediyor.
Borç batağı!
Enerji şirketlerinin dekar başına su faturası kestiği çiftçiler üretim yapamaz hale getirilirken, enerji fiyatlarının aşırı yüksek olması nedeniyle Su Birlikleri de kullandıkları enerji faturasını ödeyemez hale geldi. Özellikle 2011 yılı sonrası büyüyen tarımsal ürün ithalatıyla yaşanan bu süreç birbirine bağlantılı. Borç batağına sürüklenen üreticilerin ürettiği ürün rekoltesindeki azalmayı dayanak yapan iktidar, her türden tarımsal ürünün ithalatının önünü açtı. Tarımsal üretimde en önemli girdi haline gelen enerji ve su bedelleri ise şirketleri besleyen bir özelliğe büründü. Çiftçilerin suya en çok ihtiyaç duyduğu günlerde enerjileri kesilerek fatura ödemelerine zorlanan çiftçiler ya tüccarın ya tefecinin ya da bankaların kapısına giderek yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kaldı. Borç bulamayan çiftçinin ise tarımsal desteklerine Mardin, Urfa ve Diyarbakır’da yaşandığı gibi enerji şirketlerince el konulması sağlandı ve çiftçilerin ürünü susuzluktan tarlada kurudu. Borçları var iddiası ile çiftçilerin enerjileri sürekli olarak kesilmeye başlandı.
Özelleştirilme hazırlığı!
Devletin üstlenmesi gereken tarımsal sulama işleri ‘Sulama Birlikleri’ne devredilirken ön ödemeli kontörlü sayaç uygulaması hem kentlerde hem de kırsalda yaygınlaştırılarak zorunlu hale getirildi. Böylelikle suya sadece parası olanın erişebileceği bir sistem oluşturulmaya başlandı. TÜSİAD’ın 9 Eylül 2008 tarihli su raporunda yer alan, “Türkiye için su hizmetlerine özel sektör katılımı düşünüldüğü takdirde, uygun düzenleme rejimi, politika yapıcı kurumların eş güdümünde ve hizmetin özel sektör katılımına açılması öncesinde tesis edilmelidir” cümlesi dikkat çekiciydi. Su Birlikleri’nin tamamının enerji bedellerini ödeyemez hale gelmesi sonrası iktidar, birliklere el koyarak yeni bir süreci başlatma hazırlığında. Su hizmetlerinin kırsaldan başlayarak özelleştirilmesinin AKP tarafından ele alındığı ve Türkiye’de süren ekonomik kriz gerekçe gösterilip, ‘Birlikler devlete yük oluyor’ söylemleri ile süslenen bu süreç, suların özelleştirme hazırlığının yapıldığını gösteriyor. 28 Nisan 2018’de çıkarılan DSİ Genel Müdürlüğü’nü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile suların özelleştirilmesinin zemini hazırlandı. Yasa, Meclis’te görüşüldüğü günlerde açıklama yapan Mersin Sulama Birliği Başkanı Mahmut Kutlay, sulama birlikleri için özelleştirilecek uyarısı yapmıştı.
EKOLOJİ SERVİSİ