Türkiye’de, tarım politikaları konusunda söylenmesi gereken her şey söylendi. Ortaya çıkan tüm olumsuzluklar alenen görüldü ve yaşandı. Türkiye tarımında ortaya çıkan olumsuz tabloya küresel tarım ve gıda şirketleri sevindi. Hükümetler ise hiç rahatsız değil.
Son durum
Tarımda uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle köyler boşaldı; 800 bin çiftçi aile köyü terk etti. Köylerde eli ekmek tutan gençler ile orta yaştaki çiftçiler de tarımdan geçimini sağlayamadığı için kente göç etti. Yani şehire gitmelerle köyde kalan aileler, bölünmüş oldu. Yalnızlaştı. Kırsal enkaza dönüştü.
Bu yüzden çiftçilikle uğraşanların yaş ortalaması 55’in üstünde şimdi. Böyle olunca köyde kalan orta yaş üstü çiftçiler, işlerin üstesinden gelemez duruma geriledi. Kente giden 800 bin çiftçinin köyde yapması gereken işi, 700-800 bin mevsimlik işçi üstlendi. Covid-19 ile birlikte tarım olmazsa halimizin perişan olacağı ayan beyan görüldü. Pandemi ile birlikte bir şey daha görünür oldu, o da, Türkiye tarımında mevsimlik işçi olmazsa- bulunmazsa, üretimin yapılamayacağı net olarak açığa çıktı. Bu süreçte üzerine tarımsal üretimin inşa edildiği mevsimlik -sezonluk tarım işçileri de, gerçek işçi olamadı. Bütün haklarından yoksun “köle tarzı” çalışmaya mahkûm edildi. Sistem bu!
Başka neler oldu/oluyor?
Bir bölüm arazi ekilmiyor. Şu an 3 milyon 500 bin hektar toprak işlenmiyor. Boş. Yatıyor! Kısacası tarımda durum vahim. Tarımın sorunlarını ve içine düşünülen çıkmazları sayarsak ne bu köşe ne gazetenin tamamı yeter! Onları saymayacağım. En vahimi; tarımın olmazsa olmazı insan emeği yetersiz, üretimin beşiği olan toprak işlenemez durumda. Başka bir deyişle, tarımın temel taşları yerinden oynamış/oynatılmış. Hem de bir bir değil, sıralar halinde sökülmüş, sökülmeye devam ediliyor. Temelden alınan taşların nereye savrulup atıldığını bilen de yok. Elde temeli olmayan, dinamikleri körelmiş, tarımcısızlaştırılmış bir tarım sektörü var. Bu mecalsiz kılınmış sektöre, hassas tarım-akıllı tarım, topraksız tarım uygulayalım diye küresel-yerel şirketler ve hükümet el ele vermiş, bazı “bilim insanları” da bu birlikteliğe yedeklenmiş vaziyette. Aslında bu yeni birlikteliğin uygulamak istediği yeni politikalar; çiftçileri köleleştirmenin yeni adı ve onun adım taşları. Bunu bir başka yazıda ele alacağım. Yalnız şu kadarını bilmekte yarar var. Tarımın dinamiklerini körelten, temelindeki taşları birlikte sökenler, şimdi yeni senaryolar hazırlamış – 3. Tarım ve Orman Şurası Sonuç Bildirgesi-TÜSİAD Tarım Raporu-2020-, durumda. Zemin arıyor, zaman etüdü yapıyorlar.