Dünyada birçok ülkenin tarım ihracatlarını durdurduğu günümüzde, Türkiye’de üretim yapılamaz döneme giriliyor. Diğer yandan tarım işçilerinin durumu belirsizliğini koruyor
Yusuf Gürsucu
Küresel boyutta süren koronavirüs salgını nedeniyle dünyada birçok ülke tarım üretimlerini sürdürebilme adına tarım üretimlerini sürdürmek ve tarımsal ihracatları adımları atarken, Türkiye’de bu bağlamda atılan herhangi bir adım yok. Küresel boyutta ciddi bir gıda krizinin yaşanacağı öngörüsü artık genel bir kabul olmuş durumda. Türkiye’de üreticilerden birçok çözüm önerileri yapılıyor fakat iktidar bu önerilere gözü kulağı adeta kapalı olarak enerji, maden ve inşaat sermayesini koruyan ve destekleyen adımlar dışında ne halka ne de üreticilere yönelik bir destek açıklamasında bulunmuş değil.
Koronavirüs tazminatı ödenmeli
Antalya Tarım Konseyi’nin (ATAK) düzenlediği telekonferansta konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, “Bu dönem savunma sanayii, tarım sektörüdür. Antalya bu salgında bizim için çok önemli bir cephe, çok önemli bir cephanedir” sözleri, dile yerleşen savaş politikalarıyla tarım politikalarını parelelleştirmesi dikkat çekti. ATAK’ın hazırladığı Tarım Raporu’nda, 2020 desteklerinin avans olarak acilen ödenmesini, fide, tohum, ilaç, gübre gibi ihtiyaçların finansmanı devletçe karşılanmak üzere hızla tedarik edilmesi, pazarlanma şansı kalmayan kesme çiçek, süs bitkileri diğer tarım ürünleri için mücbir sebep kapsamında bir ‘Koronavirüs Tazminatı’ ödenmesi ve sektörün bankalar ve tarım kredi kooperatiflerine olan borcunun faizsiz ertelenmesi istenirken, 2019 yılı süt ve buzağı desteklemelerinin bir an önce ödenmesi gerektiği ortaya kondu. Bu taleplerin hepsi Pakdemirli tarafından not edilmekle yetinildi.
Tarım işçileri
Türkiye’nin birçok coğrafyasında mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Kürt yoksullarının önlemsiz olarak nakillerinin yapılması ve kalacak sıhhi alanların oluşturulmasıyla ilgili iktidarın herhangi bir hazırlığı görülmüyor. Kayıt dışı adeta kölelik şartlarında çalıştırılan mevsimlik tarım işçileri için barınma, beslenme ve sağlık koşullarını kapsayacak bir hazırlığın yapılmadığı koşullarda, zor şartlarda ekimi dikimi yapılan ürünler tarlada çürümeye terk edilmiş olacaktır. Tüm bu sorunları; Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş ile Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Hamit Kurt’la konuştuk. Yönelttiğimiz sorulara verdikleri yanıtlar ise yapılması gerekenleri özetliyor.
Hamit Kurt: Kıtlıkla karşı karşıya kalabiliriz
Bilindiği üzere dünyayı karabasan gibi sarmalayan koronavirüs (Kovid 19) salgını ile bütün dünya mücadele ediyor. Sendikamız KESK/TARIM ORKAM-SEN olarak koronavirüs (Kovit-19) salgınının yayılmasında dünya genelinde yürütülen politikaların bir sonucu olan başta savaşların, iklim krizi, ekolojik tahribat, çarpık kentleşme, yetersiz/sağlıksız gıda, bir bütün doğanın kirletilmesi ve aşırı endüstriyel tarımsal üretim gibi sorunların önemli etkisi olduğu ve dolayısıyla salgın/hastalıkların doğa, çevre ve toplumdan bağımsız düşünülemeyeceği görüşündedir.
Kıtlık kapıda
Bu politikalar böyle devam ederse ve tedbir alınmazsa bu salgınla kolay kolay baş edilmeyeceği gibi toplum olarak büyük acılar ve dramlar yaşayacağız. Bu dramlardan en önceliklerinin başında, tedbir alınmaması halinde önümüzdeki aylarda bir kıtlıkla karşı karşıya kalabiliriz. Önümüzdeki aylarda hatta yıllarda herhangi bir kıtlığın yaşanmaması için kısa vadede şu önlemler alınmalıdır;
1- Küçük aile işletmeleri ve tarımsal kooperatiflerin ülke tarımı açısından ne kadar önemli olduğunu koronavirüs pandemisi bize bir kez daha hatırlattı, ileride bütün tarımsal ve hayvansal ürünlerde bir kıtlık yaşanmaması için bu tür küçük aile işletmeleri ve tarımsal kooperatifler desteklenerek üretim kapasiteleri arttırılmalıdır.
2- Nisan ayı itibariyle başlayacak “Buzağı Desteklemesi” olmak üzere bütün destekleme başvuruları salgın tamamen bitene kadar ertelenmeli, çiftçi ve üreticilerimizin hasat yapılmış olsa dahi bütün hakları saklı kalmalı, 2019 yılı teşvik destekleri ödenmeli, 2020 yıllı içinde bir hak kaybının olmayacağı çiftçi ve üreticilerimize duyurulmalıdır.
3- Küçük ve orta ölçekli bütün çiftçi ve üreticilerinin bankalara olan borçları 2 yıl faizsiz olarak ertelenmelidir.
4- Fideleme dönemi olan bu dönemde küçük, orta ölçekli üreticiler ve kooperatiflere geri ödemesiz girdi desteği sağlanmalıdır.
5- Tarımsal üretimle direk bağı olan, daha önce KHK’lerle haksız olarak ihraç edildiğini düşündüğümüz daha sonra mahkemelerce beraat eden veya komisyonların yürüttüğü çalışmalarda haklarında herhangi bir suç unsuruna rastlanmayan bütün tarım ve orman emekçileri bir an önce işlerine iade edilmelidir.
6- Liyakat ve meslek gruplarını göz önüne alarak özellikle gıda denetim personeli yetersiz olan il ve ilçelere personel istihdamı sağlanmalıdır.
7- Bu alanda topluma hizmet sunan kamu emekçilerine sağlıklı çalışma koşulları yaratılmalı, gerekli koruyucu ekipmanlar sağlanmalıdır.
8- Mevsimlik tarım işçileri çocukları ile zor şartlar altında yaşıyorlar, traktörler ile işe gidip geliyorlar, 3 kişinin kalması gereken çadırda onlarca kişi kalıyorlar, canlı taşıması yasak olan traktöre onlarca işçi bindiriliyor. Bir an önce bu duruma müdahale edilmeli, mevsimlik tarım işçileri için asgari çalışma koşulları sağlanmalıdır.
9- Bu zor süreçte Tarım/Orman alanında faaliyet gösteren sendikalar, meslek odaları ve diğer sivil toplum örgütleri ile işbirliği içerisinde olunmalıdır.
10. Tarım ve Orman Bakanlığı çalışanlarından isteyen herkese ayrımsız virüs testi yapılmalıdır.
Hüseyin Demirtaş TZD Genel Başkanı: Tarım için acil pakete ihtiyaç var
Koronavirüs (Kovid-19) salgını dünyanın tüm ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisini de etkiledi. Salgının yayılmaya devam etmesi kısa dönemde etkisini kaybetmeyeceğini gösteriyor. Salgınla birlikte gıda tedarik zincirleri ve market raflarının boşalmaması adına yerli tarımın ve üretimin vazgeçilmez olduğu toplumun tüm kesimi tarafından kabul görmüştür. Bu çerçevede tüm ülkeler ekonomilerini desteklemek için önlem paketleri hazırladı. Türkiye’de bu amaçla 100 milyar liralık bir paket hazırlandı. Ancak ekonominin en önemli sektörlerinden biri olan tarım sektörünün ihtiyaçları bu pakette yer almadı.
Destek zamanı
Tarımın / kırsalın sıkıntılarını gidermeyi amaçlayan önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. Kriz dönemlerinde en önemli sorunlardan biri toplumun yeterli ve sağlıklı beslenmesini garanti altına almaktır. Gıda üretimi ve gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyan tarımın sorunlarının giderilmesi bu açıdan son derece önemlidir. Tarımsal üretimin arttırılmasının en önde gelen koşulu çiftçinin yaptığı üretimden para kazanabilmesi ve alım garantilerinin verilmesidir. Bunun koşulu da yeterli ve zamanında desteklenmelerle oluşur. Tarımla ilgili alınacak önlemlerde üretimi teşvik edecek ithalata bağımlılığı azaltacak önlemlerin alınması için ayrı bir pakete acilen ihtiyaç var.
Ekim ve dikim zamanı
Türkiye’de bölgelere göre değişiklik gösterse de ilkbahar mevsiminde çiftçinin tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında vd. alanlarda tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü bir mevsimdeyiz. Mevsimsel olarak sebze tohumlarının fide ve çeşitli fidanların nakli ile birlikte ekim ve dikim zamanındayız. Örtüaltı üretim, gübreleme, ilaçlama, çapalama ve erkenci çeşitlerde hasatı da dikkate aldığımızda çiftçinin tohumla toprağı buluşturma zamanındayız. Tarım işçileri sorunu Mevsimsel olarak ekim, dikim ve çapalamadan hasata kadar tarımsal faaliyetlerin önemli bölümü mevsimlik tarım işçileri tarafından yürütülmektedir. Özellikle Adana, Urfa ve Ege ile Karadeniz bölge illerinde topluca ve zor şartlarda gelerek çadılarda sağlıksız koşullarda çalıştırılan işçilerin sağlık sorunları, barınmaları, zorunlu ihtiyaçları, salgına karşı hijyenik malzemeler ve iller arası nakiller vb. sorunlar zaman kaybedilmeden çözülmelidir. Tüm bunların dışında tarım alanında kısa ve uzun vadede üretim planlamasıyla çiftçi odaklı kalıcı ve köklü bir tarım politikası oluşturulmalıdır.
Toplumsal dayanışma
TZD olarak kriz dönemllerinde en önemli faktörün toplumsal dayanışma olduğunu düşünüyoruz. Toplumsal dayanışmanın arttırılması için en gerekli unsur güçlüklerin paylaşılması, gelir düzeyleri arasındaki farklılıkların törpülenmesi, krizin getireceği yüklerin adaletli olarak paylaşılmasıdır. Tarım kesimi çalışanları olarak toplumca yürütülecek bu mücadelede üzerimize düşen görevleri üstlenmeye hazır olduğumuzu bu vesile ile bir kez daha tekrarlıyoruz.
TZD’den acil çözüm önerileri
1- Tarımsal girdilerden alınan KDV ve ÖTV başta olmak üzere vergiler kaldırılmalıdır.
2- Üreticinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları faizsiz biçimde en az 1 yıl ertelenmelidir. Ertelenen borçlar ise 3 yıl fazisiz olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
3- Çiftçinin enerji borçları tarımsal destekleme ödemlerinden mahsup edilme uygulaması kaldırılmalıdır.
4- Tarımın sürdürülebiliği açısından üretimle ilişkili borçları nedeniyle elektrik, su ve doğalgaz kesintileri yapılmamalıdır.
5-Üretici destekleri tarım yasasının ön gördüğü seviyeye çıkarılmalıdır.
6-2020 yılı tarımsal desteklemenin (22 milyar) yarısı avans olarak çiftçiye nakit olarak ödenmelidir.