Hevsel Bahçeleri’nde çalışan kadınlar, günlük 90 lira kazanıyor. Kadınlar, “Bu emeğe, bu para az” diyerek, emeklerinin görünmesini istedi.
Türkiye’de işçiler artan enflasyonun altında yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyor. AKP’nin ekonomide başarısız politikaları ile döviz kurunun artışını takiben artan hayat pahalılığı yurttaşlara nefes aldıramaz duruma getirmiş halde. Krizin yansımasını en çok hisseden kesim ise şüphesiz işçiler. İşte bu şartlar altında 1 Mayıs’a hazırlanan işçiler emeklerinin görünür olmasını istiyor.
Kadın işçilerin durumu ise cinsiyetçi politikalar ve buna bağlı maaş sistemi nedeniyle daha kötü bir durumda. Diyarbakır’da güvencesiz çalışan tarım işçisi kadınlar yaşadıkları zorlukları MA’dan Eylem Akdağ’a anlattı;
10 saate 90 lira
Marul tarlasında 10 saatlik çalışmanın karşılığında sadece 90 lira kazanan 21 yaşındaki Esma Albay, sabah saat 07.00’da geldiği tarlada akşam saat 17.00’a kadar çapa yaptığını belirtti. Ekonomik nedenlerden dolayı lise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Albay, 6 kardeş olduklarını ve krizden kaynaklı geçim şartlarının zorlaştığına değindi.
‘Marul 45 lira biz 100 lira bile almıyoruz’
Önceleri pamuk tarlasında çalıştığını aktaran Albay, 3-4 yıldır marul tarlasında çalıştığını kaydetti. “Kendimi bildim bileli sürekli tarla işlerini yapıyorum” diyen Albay, çalışma koşullarını ise şöyle anlattı: “Çapa işinden şimdi aldığımız ücret 90 lira. Saat 07.00’de tarlada olmamız gerekiyor. 09.30’da kısa bir süre mola veriyoruz, 10.00’da tekrar iş başı yapıyoruz. Saat 12.00’de 15 dakika mola veriyoruz. Sonra tekrar çalışıyor ve 13.00’da tekrar oturuyoruz. 16.00’da tekrar 5 dakika mola veriyoruz, 17.00’da paydos oluyor. Karşılığında ise 90 lira alıyoruz. İstanbul’da marulun satış fiyatı 45 lira olmuş ama biz tarlada 100 liraya bile çalışmıyoruz. Bu hak mıdır?” diye sordu.
Hakkımız verilmiyor
Ekonomik sıkıntılardan dolayı lise sonda okulu bırakıp tarla işlerinde çalışmaya başlayan 20 yaşındaki Berfin Özsönmez de, 9 kişilik ailenin tek çalışanı olduğunu belirtti. Özsönmez, “Kendimi bildim bileli tarla işi yapıyorum. Üç yıldır bu marul işine girdik. Elbette güzel bir iş değil fakat insan mecbur kaldığından dolayı yapmak zorunda kalıyor. Ekonomik kriz hepimizi etkiliyor ve hepimiz çalışma zorundayız. Fakat hakkımızı vermiyorlar. 90 lira için 10 saatten fazla çalışıyoruz. Havalar çok sıcak ve marul işi pamuk işi gibi değil çapasına daha çok önem vermen gerek yani zorlanıyoruz. Bu tarlayı öğlene kadar bitiyoruz, iş bitene kadar 2-3 tarla bitirmiş oluyoruz. İtiraz etmemiz sonucu ücretin bayramdan sonra 100 lira olacağı söylenildi. Fakat mola saatlerimizden alıyorlar öyle olunca da yine hakkımız hiçbir şekilde verilmemiş oluyor” dedi.
150 liradan aşağı olmamalı
Emeklerinin karşılığının 150 TL olması gerektiğine dikkat çeken Özsönmez, “Gerçekleri söylemek gerekirse bu işin gerçek ücreti 150 liradan aşağı olmamalı. Aldığımız bu para hiçbir şeye yetmiyor. Bir tişörtü bile 90 liradan aşağı bulamazsın. Emek sömürüsünden başka bir şey değil bu. Sigortasız çalıştırılıyoruz ve burada bize bir şey olsa kimse sorgulamaz bile. Yani sigortanın devletten gelmesi gerek. Güvenceli çalışmak istiyoruz çünkü burada emeğimiz sömürülüyor. Asgari ücretle çalışmamız lazımdı fakat onu bile yapmıyorlar” diye belirtti.
İzinsiz çalışma
Hem tarlada çalışıp hem de üniversiteye hazırlanan 20 yaşındaki Berivan Oktay ise, çalışma koşullarından şikayet etti. Haftanın 7 günü izinsiz bir şekilde tarlada çalıştığını aktaran Oktay, şöyle dedi: “Her gün buraya gelip çalışıyorum. Mesai, sabah saat 07.00’da başlıyor ve saat 17.00’da bitiyor. Çalışma saatlerimiz bu kadar zorken aldığımız günlük ücret 90 lira ve verilen para bu zamanda hiçbir şeye yetmiyor. Bu paraya bir üst bile bulamazsın. Ona rağmen parayı hiçbir şekilde yükseltmiyorlar. Başka işlerde çalışsak yine aynı şekilde emeğimiz sömürülecek. Mecbur burada çalışmayı seçiyoruz bizde.”
Kadınların yalnızca tarladaki işte değil aynı zamanda ev işlerinde de çalıştığına ve günün bu şekilde bittiğine değinen Oktay, “Eve gidene kadar saat 18.00 oluyor. Evde de ev işleriyle uğraşıyoruz yani öyle eve gidip oturuyoruz desek yalan olur. Bu yorgunlukla evdeki işleri de yapınca ders çalışmak için geriye sadece bir saat kalıyor. İnsan bir saatte ne öğrenebilir ki? Çalışmaya vaktim kalmıyor. O günün yorgunluğuyla zaten direk uyuya kalıyorum ve sabah tekrar iş başı yani hayatımız bundan ibaret” dedi.
Emeğin görünürlüğü
Zam taleplerinin karşılığında mola saatlerinin kesilmesi durumuna tepki gösteren Oktay, şöyle devam etti: Çalışma ücretin en azından 160-170 olması lazım. Çünkü biz emek veriyoruz ve sırtımız kırılıyor resmen.
Sabahları o soğuk hava bize vuruyor ve hastalanıyoruz. Ya da diyelim düşsek ayağımıza çapa çarpsa kim bunun hesabını verebilecek? Bakıyorsun senin sosyal güvencen yok ki, kim seni hastaneye götürecek, kefil olacak mecbur sen yapacaksın. Çünkü giden sen olacaksın onlar değil. Hadi sigorta yapmıyorsunuz barı yevmiyeyi yükselttin. 100 lira ile hiç kimse geçinemez. Ailemiz elimize bakıyor. Aldığımız üç kuruş para ile hem evi geçindireceğiz hem kendi eksiklerimizi tamamlayacağız hem de okuyacağız öyle basit değil işte. O 100 lira ile ne kitap alabilirsin ne defter alabilirsin. Mecbur olmazsak kimse 100 lira için buraya gelip bu rezilliği çekmez. Emeğimizin görünür olması ve yevmiyemizin yükseltilmesini istiyoruz. Belki ben kazanır buradan çıkarım fakat geriye diğer arkadaşlarım kalıyor en azından onlara bir şey yapsınlar.”