Tarikat yurtları ve köylerinin masumiyetine inananlar Şili’de Pinochet’in himayesinde kurulan ‘Haysiyet Kolonisi’ne bir bakmalı. Çocuk tacizi, cunta polisinin işkence ve infaz mahzenleri, toplu mezarlar… Dosya çok kabarık!
Arif Mostarlı
“Geldiğim ilk geceyi hatırlıyorum. Bay Schäfer beni taciz etti. Henüz 12 yaşındaydım ama bütün gece onun yatağında kalmak zorundaydım.” Wolfgang Mueller, şimdi altmışlı yaşlarında. 16 yaşındayken tarikattan ilk kaçanlardan biriydi ama korku hiç peşini bırakmadı onun ve yıllarca sessiz kaldı.
Tarikat dediğimize bakmayın; Pinochet rejiminin ve bütün Latin Amerika’nın en kanlı işkencehanesinden söz ediyoruz: Colonia Dignidad. Çevirisi çok ironik: Haysiyet Kolonisi!
Tacizci bir vaiz
Paul Schäfer… Tarikat lideri, eski Nazi ve Pinochet’in yakın dostu…
1921’de yoksul bir ailede dünyaya geldi Schäfer. Zor bela okudu ve bu arada sağ gözünü kaybetti ve o günden beri cam bir göz kullandı. Hitler’in ordusundaydı ama sahra hastaneleri dışında öyle çok matah bir görevi de yoktu.
Savaş bitince kafayı Hür Evanjelik Kilisesi’ne taktı ama çocukları taciz ettiği ortaya çıkınca o macera kısa sürdü. Bir ara gezici vaizliğe merak sardı, sonra da o kendisi gibi kadın düşmanı ve kıyamet tellalı bir başka psikopat olan Branham’ın kuyruğuna takıldı. 1955’ten sonra ise kendi tarikatını yaygınlaştırıp bir çocuk evi ve yetimhane kurdu.
Şili cennetine kaçış
Ama yine aynı şey! Schäfer bir kez daha erkek çocuklarına cinsel tacizde bulundu ve bu kez hakkında tutuklama emri çıkarıldı. Müritleriyle birlikte bütün eski Nazilerin cenneti olan Şili’ye gitti. Ocak 1961’de, kendisinin ve 10 müridi için 4 bin 400 dönümlük bir çiftlik satın aldı ve Almanya’dakileri de oraya taşıdı. Adını Colonia Dignidad koyduğu çitliği bir tarikat köyü haline getirerek kapalı devre bir yaşam kurdu. Elektrikli teller, silahlı muhafızlar ve Alsas köpekleri tarafından korunan Koloni, bir tür devlet içi devlet haline gelmişti. Yüzlerce çocuk ailelerinden koparılarak Koloni’ye getiriliyor ve tabii ki Schäfer’ın tacizlerine uğruyor, itiraz edenler, kaçmaya çalışanlar, elektrik işkencesiyle cezalandırılıyordu. Ama Koloni, asıl Pinochet’in darbesinden sonra rejimin gözdesi oldu. Ölüm Meleği olarak bilinen Josef Mengele’nin de uğrak yerlerinden olan Koloni, cunta döneminin gizli işkence merkezlerinden biri haline geldi.
Mahzenlerdeki işkence
1990’larda Pinochet devrilince, Şilililer Koloni’de yaşadıklarını açıklamaya başladılar. Pinochet’nin Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (DINA) pişmanlık duyan ajanları, uçak pistinin Schäfer’e silah göndermek ve siyasi muhalifleri “sorgulama”ya getirmek için kullanıldığını söyledi. DINA, kaçırdığı insanların bazılarını koloniye getiriyor, yeraltındaki gizli mahzenlerde katlediyordu. O günlerden hayatta kalan bazı devrimciler, elektrik işkencesi sırasında Wagner müziğini sonuna kadar açan Schäfer’i hâlâ hatırlıyorlar. Bir belgeselde konuşan çiftliğin o zamanki çocuklarından Georg Laube, geceleri çığlıklardan uyuyamadığını anlatırken, bazı eski DINA ajanları, düzinelerce siyasi muhalifin Schäfer tarafından bizzat işkence edilerek ya da enselerinden vurularak öldürüldüğünü ve araziye gömüldüğünü itiraf ettiler. O günlerde bir devrimci tutsağı çitliğe götüren ajan Samuel Fuenzalida, “İlk başta bunun sıradan bir Şili askeri kışlası olduğunu düşündüm, çünkü Şili ordusunun üniformalarını, ağır silahları gördüm. Hepsi Almandı ama üzerlerinde Şili ordusu üniformaları vardı” diye anlatıyordu. Fuenzalida, ordunun “Almanlar işkence işinden anlar” diyerek konuşmayan devrimcileri Koloni’ye getirip Schäfer’e teslim ettiğini aktarıyor. Hatta MIR devrimci örgütünün lideri Loro Matias’ı bizzat kendisinin Schäfer’e verdiğini ve yarım saat sonra öldürüldüğünü belirtiyor.
Öte yandan çiftlik, aynı zamanda DINA tarafından kimyasal silah geliştirme merkezi olarak kullanılıyordu. Hatta 1974’te Pinochet, bizzat Schäfer’i ziyaret etmişti. Bu arada, Almanya CSU’dan bir delegasyon da çiftliği ziyaret etmiş ve Bavyera halk oyunları ile karşılanmıştı.
Devir değişince…
1990’da Pinochet devrildiğinde yeni hükümet çiftliğin fonunu kesti ama tecavüzler sürüyor, koloni varlığını devam ettiriyordu. Sonunda 26 çocuğun ifade vermesi üzerine tacizden hakkında tutuklama çıkarıldı ama Schäfer ortadan kayboldu. Gıyabında 33 yıl hapse mahkûm edilen Schäfer, kaybolduktan sekiz yıl sonra, Arjantin’in başkentindeki lüks bir sitede yakalandı ve Şili’ye iade edildi. Yeniden yargılandı ve 20 çocuğa taciz, 5 çocuğa da tecavüzden suçlu bulundu. Temmuz 2005’te polis, Koloni arazisinde gömülü silahları ve toplu mezarları buldu.
24 Nisan 2010’da Schäfer, kalp yetmezliği nedeniyle cezaevi hastanesinde 88 yaşında öldüğünde, Koloni mahzenlerinde katledilenlerin kemikleri hâlâ çıkarılmaya devam ediyordu.
***
Çocuk tacizi, cunta polisinin işkence ve infaz mahzenleri, toplu mezarlar… Dosya çok kabarık değil mi? Tarikat deyip geçmemek gerekiyor yani. Bu arada, daha fazlası için, Netflix’teki 6 bölümlük ‘Colonia Dignidad’ belgeselini öneririm. Kalbi dayanıklı olanlar için…