Hafıza-i beşer nisyan ile malûldur’ denir. Yani insan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır. Yani insan unutur. Oysa unutmamak gerekir. Unutmak, hafıza yükümlüğünü yok etmek anlamına gelir. Toplumun derinlikli ve daha sağlıklı düşünmesini engellemek, yönetenlerin hesabına uymayan düşünceleri engellemek adına, geçmişe dair hatırda kalan kimi acılar da sanki yaşanmamış gibi yöneticiler tarafından, eldeki tüm imkân ve araçlar kullanılarak, toplum mühendisliği yapılarak unutturulmaya çalışılır. Bu konuda da genellikle amacına ulaşır siyasetçiler. Zalim de zulüm de bu sayede sürdürür hükümranlığını.
Unutma kavramı üzerine kafa yoran bilim, hatırlamanın, yaşananları akılda tutmanın insanlara çok cazip gelmediğini söyler. Ancak tarih hiçbir şeyi unutmaz, her şeyi hafızasında tutar. Voltaire’in deyişiyle, “Tarih, cinayetlerin ve felâketlerin bir tutanağıdır.” Yaşanan acıları unutmak eğiliminde olan insan, buna bir tepki olarak mı yazıyı icat etti? Bunun için mii ‘Yazı toplumların hafızasıdır’ dedi? Her ne sebeple olursa olsun, iyi etti… İyi ki tarih var, iyi ki tarihin hafızası var… Bütün bu yaşananları tarih hafızasına kaydediyor. Tarih bize dondurucu kışların ve bunaltan yazların hep sürüp gitmediğini, yerini bir gün mutlaka bahara bıraktığını öğretti. Bugünün boğucu sıcakları da bir gün bitecek… Biz yetişsek de bitecek, yetişmesek de. Kanın, canın, açlığın ve yoksulluğun üzerinden rant sağlayanlar da rüzgârın peşine takılmış bir yaprak gibi çekip gidecek. Çünkü tarihin hafızası öyle öğretti bize.
Yaşanan hiçbir şey unutulmayacak. İnsanlığa her gün ‘Bu kadarı da olmaz’ dedirtip daha beterini yaşatanlar, hayat gücümüzün sınırını zorlayanlar hafızalardan silinmeyecek. Bir gün hiçbir şey olmamış gibi davranamayacaklar. Bugün gölgelerin gücünden güç alanların yerine ışığın gücünden güç alanlar gelecek belki… Bahar yaklaştıkça gölgeler kısalacak… Güneş doğacaksa herkesin üzerine doğacak, bahar gelecekse herkese gelecek. Belki yeni zayıflıklar olacak ama eskiye oranla yeninin nesi varsa ortaya daha güzel konacak. İyi ki tarih var, hafıza var. İyi ki en zorlu zamanlarda hayata güç veren tarih örnekleri var. Orada geleceğe dair ipuçları bulabiliriz. Her şeye dair bir örnek bulabiliriz. En katmerli acıların bile nasıl sona erdiğini, en zifiri karanlığın dahi sabahın çakmak gözlerinde nasıl aydınlandığını görebiliriz orada. Olayları sağlıklı bir şekilde değerlendirmek ve kaydetmek için elimizde yeterince malzememiz var… İbret almak, varsa hatalarımızdan dönmek ve hayattan af dilemek için kısa da olsa bir zamanımız var… Çünkü akıl var, çünkü yürek var.
Bütün iyi günlerin şarkıları, gecenin ilk yıldızları şafağın ilk ışıkları var orada… Uykusuz geceler var, kitaplar, aşklar ve şiirler var. Gözlerdeki buğu, anlamdaki katmanlar var. Hayatın tüm mağdurları var orada ve müzmin yoksullukları, acıları, hüzünleri, sevdaları… Kokuşmuş aygıtların öncül ve ardılları var, korkunun ecele faydasızlıkları var orada. İyi ki tarih var. Bir ömrün tüm rüzgârları var orada ve yağmurları… Yüreğimizin kapakçıkları, beynimizin ince zarları var. Korkunun gözbebekleri var orada… Önyargılar, yargısız infazlar, inkâr ve imhalar var. Zalimin zulmeti ve sabıka kayıtlarının çetelesi tutuluyor orada. Çünkü tarih var, her şey kayda geçiyor orda. İnsanların hafızası unutsa da tarihin hafızası unutmayacak. Gerçek adalet kirli çamaşırları bir bir ortaya döküp gereğini yapacak. Yani yapanın yanına kâr kalmayacak.