Urartular dönemine ait olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Van Kalesi, bir yadan restore adı altında tarihi dokusu bozulurken diğer yandan yıkılma tehlikesi ile yüz yüze
Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan Van Kalesi, her yıl kente gelen binlerce kişinin ilgisini çekmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) “Geçici Dünya Miras Listesi’nde yer almasına rağmen kalenin birçok yeri “restore” adı altında eski dokusunu kaybederken, restore edilmeyen alanlar ise halen dönemin kültürüne ve tarihine ışık tutuyor.
Urartular döneminde yapıldı
Tuşba adıyla uzun süre Urartu devletinin başkentliğini yapan Van Kalesi, Urartu kralı Lutipri’nin oğlu Kral I. Sarduri tarafından M.Ö. 9’uncu yüzyılda yaptırılır. I. Sarduri, kendi döneminde çevredeki beylikleri ve kabileleri bir araya getirerek şimdiki Van olarak bilinen Tuşba kentini kurup başkent yapar. Urartuların inşa ettiği kalelerin en görkemlilerinden birisi olan Van Kalesi iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşur. İç kaledeki Urartu döneminden kalma en önemli yapılar Sardur (Madır) Burcu, sur duvarları, Urartu kralları Menua ve I. Argişti’ye ait mezarlar, su sarnıcına ulaşan Binbir Merdiven, Açıkhava Tapınağı (Analıkız) olarak bilinen iki ayrı tapınaktır. Üç asır boyunca Van’da hüküm süren Urartuların en büyük özelliği Madır Burcu yazıtından başlayarak, yaptıkları her şeyi gelecek nesillere aktaracak yazılı kaynaklar bırakmış olmalarıdır. Urartulardan kalan 500’e yakın yazılı kaynağa göre, göl ve dağlar onlar için son derece kutsaldır. Urartularda 79 tanrı ve tanrıça bulunuyor.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış
Kalenin önemli diğer bir yapısı da, I. Argişti’ye ait kaya mezarıdır. Kaya üzerinde Urartular’dan günümüze ulaşan en uzun yazıtı olan Horhor Yazıtları bulunur. Kalenin kuzeydoğu tarafında II. Sarduri döneminde yapılmış olan, iki anıtsal nişten oluşan ve bugün halk arasında Analıkız olarak adlandırılan iki açık hava tapınağı yer alır. Kale, Urartuların M.Ö. 7’nci yüzyılın başlarında yenilerek Toprakkale’ye taşınmaları üzerine Asurların eline geçer. 1915 yılına kadar sürekli işgal edildiği bilinen kale, Orta Çağ’da Selçuklu ve Karakoyunlular tarafından tahkim edilmiş, son şeklini ise Osmanlı döneminde alır. Genişliği 20 ile 120 metre arasında değişen kalenin uzunluğu bin 800 metre, yüksekliği ise 100 metredir.
Kelenin bazı bölümleri restore adı altında dokusu değiştirilirken restore edilmeyen bölümlerde yıkılma tehlikesi ile yüz yüze kalmış durumda
Bir garip düzenleme
Ancak restorasyon faciaları sadece Van Kalesi’yle sınır değil. Birçok tarihi yapı bu şekilde tarihsel ve eski dokusunu kaybediyor. 2000 yıllık tarihi bir geçmişe sahip olan Ocaklı Ada Kalesi’de onlardan biri. Cenevizlilerden kalma kalenin eski halinden eser yok şimdilerde. Bölgedeki yurttaşlarında tepkisini çeken bu “restorasyon” sonucu eylem bile düzenlenmişti.
Anamur Kalesi…
Anamur Mamure Kalesi’de restorasyondan nasibini almış tarihi yapılardan biri. Geçmişi 3. yüzyıla dayanan 39 kuleli tarihi kale 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası geçici listesine girmeyi başarınca “restore” edilmeye başlandı. Ancak orijinal dokusunu tamamen kaybetti.
Roma mozaikleri
Hatay’daki dünyanın ikinci büyük mozaik sergileme alanına sahip müzede, taşınma sırasında yaşananlar ise bir skandal. Müzedeki mozaiklerin büyük bir çoğunluğu yanlış restore edilince, eski hali ile yeni hali arasında çok ciddi farklar meydana geld
HABER MERKEZİ