Naci Kaya/İstanbul-MA
HDP’li belediyelere atanan kayyumları Şark Islahat Planı’nın devamı olarak yorumlayan Tarihçi ve yazar Mehmet Bayrak, “İktidar bu planın günümüzdeki taklitçisi ve uygulayıcısıdır. Görünen o ki; hükümet Şark Islahat Planı’na takılıp kalmış durumda. O yüzden kayyum politikalarında ısrar ediliyor” dedi.
HDP yönetiminde olan Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine 19 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı kararıyla kayyum atandı. Kayyum atamalarının 1925’te Kürtleri sürgün ve baskılarla tamamen asimile etmek için hayata geçirilen Şark Islahat Planı’nın devamı olduğunu dile getiren Tarihçi ve Yazar Mehmet Bayrak, “Bu tarz politikalar 1925’te Kürdistan’da örfi idare olarak devreye giriyor. Sonrasında 1927’den 1947 yılına kadar umumi müfettişlik, 1960’lı yıllardan sonra da sıkıyönetim ile beraber Olağanüstü Hal valilikleri devreye girdi. Şimdiki yıllarda da bu politikalar kayyum yöntemleri olarak karşımıza çıkıyor. Kayyum yönetimi çıkmaz yoldur. Bunu tarihsel gelişmeler bizlere gösterdi. Dönün bu yoldan” çağrısı yaptı.
‘İktidar taklitçi’
Kayyum atamalarını anlayabilmek için Şark Islahat Planı’nın iyi anlaşılması gerektiğini ifade eden Bayrak, hükümetin mevcut uygulamalarının bu politikanın devamı niteliğinde olduğunu vurguladı. Şark Islahat Planı’nın, 1921 Anayasası’nda ve Lozan Antlaşması’nda Kürtlere verilen birtakım hakları gasp eden gizli bir plan olduğuna dikkat çeken Bayrak, “Prof. Dr. Mesut Yeğen’in deyimiyle Şark Islahat Planı ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt Anayasası’dır. Bu belge Kürtlerin demokratik haklarını gasp eden 1925 yılında hazırlanmış ölümcül bir belgedir. Bu yüzden Kürt tarihini de iyi anlayabilmek için bu plan önem arz eden bir belgedir. İktidarı, Şark Islahat Planı’nın günümüzdeki mukallit ve musalifleri olarak değerlendirmek lazım. Ne demek istiyorum? Yani iktidar bu planın günümüzdeki taklitçisi ve uygulayıcısıdır. Görünen o ki hükümet Şark Islahat Planı’na takılıp kalmış durumda, o yüzden kayyum politikalarında ısrar ediliyor” dedi.
‘İsmet Paşa’ya muhtıra’
Kürtlerin haklarını gasp eden Şark Islahat Planı’nın öğrenildikten sonra dönemin Kürt Aydınlanma Hareketi tarafından bu belgenin uygulanmaması için girişimlerinin olduğunu kaydeden Bayrak, Kürt Aydınlanma Hareketi’nin bu anlamda Kürt kökenli İsmet Paşa’ya gönderdiği muhtıranın son derece önemli bir belge olduğunu hatırlattı. Bayrak, “Kürt aydınları muhtırada; ‘Kürtlüğün hayat ve bekasına suikast edilmemek şartıyla müthiş ve müfrit Cumhuriyet ve uygarlaşma tarafındayız. Ve tam anlamıyla sapkınlık ve efsane kaynağı olan istidadın ve zorbalığın aleyhtarıyız’ diyor. Bunu niye söylüyorlar? Çünkü 1925 hareketi Kürdistan Azadî Örgütü’nün örgütlediği ulusal hareket iken özellikle Türk resmi yönetimi bunu bir irtica, gericilik, infial ve kandırma hareketi olarak gördüğü, sunmaya çalıştığı için buna cevap olarak söyleniyor” diye belirtti.
‘Kin yuvasına dönecek’
Bayrak, Kürt Aydınlanma Hareketi’nin muhtıranın devamında şu ifadelere yer verdiğini hatırlattı: “Cumhuriyeti ve muhterem yöneticileri Türk ve Kürtlerin bir arada yaşamasını gerçekten istiyor ve Kürtlüğün kuvvet ve kudretinden yararlanmayı ve Kürtlükten çok Türklüğün varlığını sağlamlaştırmak ve en azından Kürt milletini kazanmayı hedefliyorsa tek çözüm yolu 21. yüzyıl uygarlığının ulus ve özgürlük prensiplerine saygı duymasıdır. Kürtlerin yaşam hakkını kabullenmek ve bu suretle Avrupalılara dost ve düşman karşı olduklarınızı ve siyasi yeterliliğinizi göstermektir. Aksi politikanın ret ve inkar politikası karşısında devam ettirilmesi noktasında ısrar edilirse Şarki Anadolu Kıtası büyük kin ve kırgınlık yuvasına dönecektir.”
Önce alkış sonra idam
Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’in 6 Mart 1923’te Meclis’te bir konuşma yaptığını ve konuşmasının ayakta alkışlandığını anımsatan Bayrak, Ziya Bey’in Meclis konuşmasının şu şekilde olduğunu ifade etti: “Kürt ve Türk teşriki mesai ederek yaşamazlarsa yani işbirliği yapmazlarsa ikisi için akıbet yoktur. Bu nedenle herhangi biri diğerine ihanet ederse ikisi için de gaflet yoktur.” Ziya Bey’i ayakta alkışlayan iradenin Kürt Aydınlanma Hareketi’ni gerekçe göstererek sonraki yıllarda idam ettiğini sözlerine ekleyen Bayrak, “Gerek Yusuf Ziya Bey ve gerekse de 1926’daki Kürt Aydınlanma Hareketi’nin İsmet Paşa’ya verdiği muhtıra mektubu dikkate alınmış olsaydı, sonraki acılı süreçlerin hiçbiri yaşanmaz ve Türkiye daha modern bir şekilde ilerlerdi. Bu nedenle Öcalan’ın çağrılarını bu bağlamda değerlendirmek lazım. Öcalan’ın ‘Kürtsüz Türk, Türksüz Kürt olmaz’ söylemi bu anlamda çok önemlidir. Yaşanan şeyler tarihin tekerrürü gibi” diye konuştu.
‘Kayyum olarak karşımızda’
Şark Islahat Planı’nı hazırlayan unsurlardan bir bölümü ayrı ayrı raporlar vererek komisyonların kurulduğunu dile getiren Bayrak, bu raporlardan birinin dönemin İçişleri Bakanı ve Balıkesir Mebusu Cemil Uyvadi’ye ait olduğunu kaydetti. Raporda, “Kürdistan, umumi valilik ve müstemleke (sömürge) usulü ile idare edilmelidir. Genel valilerde sömürge yöntemi ile idare edilmelidir” denildiğini aktaran Bayrak “Şimdiki yıllarda da bu politikalar kayyum yöntemleri olarak karşımıza çıkıyor” diye belirtti.
‘DP’nin izinde gidiyor’
Şark Islahat Planı’nın temelinde Türk’ü bir İslamlaştırma çerçevesinde hazırlandığını ifade eden Bayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çerçevede hazırlanan programa o kadar kendine inandırmışlar ki günümüzde bile bundan medet umuyorlar. AKP’nin ideolojik temelinde de bu anlayış hakim olduğu için tek tipleştirme politikalarında ısrar ediyor. AKP iktidarı sözde haklı söylemlerle ortaya çıktı. Demokrat Parti de aynı söylemlerle tarih sahnesine çıktı. Fakat kısa zaman sonra açık vermeye başladı. Hatta o dönemde halk ozanı Aşık Ali İzzet’in Demokrat Parti Destan’ı olarak dinlendirdiği bir deyişinde, ‘Demokrat Partiyi taze kız sandık. Sahte çıktı. Çirkin çıktı. Dul çıktı. Başım açık yüzüm pak dedi, kandık. Yüzü kara, başı kel çıktı’ deyişiyle tepkisini ortaya koyuyor. Demokrat Parti’nin yaptığını AKP de benzer bir politikayla yapıyor ama daha kötü yapıyor. Kendilerinin ekonomik çöküntüsünü, politik yanlışlarını ve dış politikada düştüğü bataklığı kamufle etmek için bu tarz politikalarda ısrar ediyor.”
‘Çıkmaz yoldur’
Kayyum yönetiminin çıkmaz yol olduğunu tarihsel gerçeklerin gösterdiğini yineleyen Bayrak, devamla, “Bunun çıkmaz yol olduğu defalarca görülmüştür. Keşke bundan ders alsalar. Kayyum yönetimi sözde sivil unsurlarla idare edilen aslında geçmiş yıllardaki yöntemlerin devamı olan bir tarzdır. Bu da bize şunu gösteriyor; tarihten ders alınmadığını ortaya çıkarıyor” dedi. Kürtleri ret ve inkar politikalarıyla Kürt sorunun çözülemeyeceğini bir kez daha hatırlatan Bayrak, “Tekrardan belirtiyorum, bu çıkmaz bir yoldur. Tez zamanda bu yoldan dönün” çağrısında bulundu.
Hükümete çağrı
Kürt Aydınlanma Hareketi’nin diplomatik ve yarı diplomatik çalışmalarını kapsayan 20 yazı dizisi yayınlandığını sözlerine ekleyen Bayrak, yazı dizisinin daha sonrasında “Kürtlere Vurulan Kelepçe: Şark Islahat Planı” olarak kitaplaştığını anımsattı. Kitap yayınlandığında mevcut hükümetin de bu kitaptan faydalandığını belirten Bayrak, şunları söyledi: “İktidarın olumlu adımlar atacağını beklerken, mevcut iktidar günümüzde Şark Islahat Planı’nın mukallidi olarak ortaya çıktı. Tekrar ifade etmek isterim ki bu yol çıkmaz yoldur, bu yoldan dönün.”
‘CHP tarihsel özeleştiri veriyor’
Kayyumlara karşı muhalefetin birleşmesini ve tepki göstermesini değerli gören Bayrak, şöyle konuştu: “Bütün parti, kurum ve kuruluşların kayyumlara karşı birleşmesi gerekir. Türkiye’nin düze çıkmasının tek yolu ortak bir mücadele ağının oluşmasından geçer. Bunun başka bir çözümü yok. Zaten bahsettiğimiz yanlış politikaların bir bölümü CHP’nin tek parti döneminde gerçekleşti. CHP’nin tarihsel bir özeleştiri ile yaklaşım sergileyip tutum aldığını görüyoruz. CHP kendini çağdaş yenilemelere açık hale getiren bu duruşunu devam ettirmelidir. Demokrasi cephesinin kararlı duruşu bizleri karanlıktan aydınlığa çıkaracaktır.”